~~~
"Tanrım, Taeyong ne dediğinin farkında mısın? Kaçırmamız gerektiğini söyledin, tamam. Ama zarar vermek?" Duyduğum kısık, kalın sesle gözlerimi aralamıştım. Bahar güneşi pencereden geçip tenimi ısıtırken, böyle güzel bir güne uyanmayı istememiştim. Oflayarak yorganı kafamın üstüne kadar çektim ve gözlerimi kapattım. Kaçamayacağımı pek ala çoktan kabullenmiştim. Tuvalete giderken bile kolumdan tutarak yürütüyorlardı. Ancak burada oturup beyaz atlı prensi bekleyemezdim.
"Sana inanamıyorum." Kapının açılma sesini işittiğimde dudağımı dişledim. Adım sesleri yaklaşırken, yüz ifademi durgunlaştırmış, uyuyor numarası yapmaya başlamıştım. Düzenli alıp verdiğim nefesler, göz kapaklarımla verdiğim titreme savaşına eşlik ediyordu. Üzerimdeki yorgan çekilip, yüzümü açığa çıkarırken, işime oldukça odaklanmıştım.
Kıkırdama sesi, içimi ürpertirken gelenin kim olduğunu biliyordum. "Uyumadığını biliyorum miniğim." Bıkkınlıkla gözlerimi araladığımda, kırmızı saçlının sırıtışıyla karşılaşmıştım. Cidden... Bugün gördüğüm ilk yüz bu olmak zorunda mıydı? İç çekerek yatakta doğrulmuştum. Doğrulmamla birlikte o da yatağa oturduğunda, derim karıncalanmış, gergin hissetmeye başlamıştım. Taeyong'un hastalıklı bir yüzü vardı.
Normale göre daha açık tuttuğu çekik gözlerinde en ufağından bile iyi bir duyguya rastlayamamıştım. Bir Lalisa olmasam da, mimik ve göz okumada iyiydim. Ve gördüklerim, hırs ve öfkeyle bürünmüş gözlerdi. Bu gözlerin bana merhamet gösterebileceğini hiç düşünmüyordum.
Korktuğum gözleri, bedenimde uzunca gezinirken, ne kadar ileri gidebileceğini düşündüm. Ne kadar zarar verebilirdi? Bir iç çekerek yüzüne sahte, üzgün bir ifade yerleştirmişti. "Senin gibi masum birinin, Taehyung'un yanında olması... O senin için fazla kirli güzelim, o sana fazla gelir." Biraz daha böyle imalar yaparsa burada psikolojik işkenceye maruz kaldığımı düşünecektim. Dediği şeylere bir anlam yüklememe kararı almıştım. Tam şu anda da bu kararın doğruluğundan emin olmuştum. Yüzündeki üzgün ifade yerini sırıtışını bile tercih edebileceğim düz ifadesine bırakmıştı.
"En acısız olandan başlamalıyız değil mi? Biraz yemekten uzak kalsan nasıl olur mesela?" Bu çocuk rahatsız olmalıydı. Psikolojik sorunları kesinlikle vardı ve tedaviye ihtiyacı olduğunu düşünüyordum. Ne demişti? Bir imza. Bir imza ne kadar önemli olabilirdi ki? Ayrıca neden Taehyung'dan alması gerekiyordu? Yine birbiri ardını kovalayan soru işaretlerim ortaya çıktığında, daha fazla sessiz kalamayacağımı biliyordum. Sadece hangi sorudan başlayacağımı seçmem gerekiyordu.
"Bu imza neden bu kadar önemli?" Evet, beni en ilgilendirmeyen yerden sormuş olabilirdim. Ancak bu konunun, benimle ilgili bir kısmı var mıydı ki? Taeyong biraz daha bana yaklaştığında, bu hareketlerinden ölümüne rahatsız olsam da bir şey yapamıyor oluşum sinirimi bozuyordu. Savunmasızdım. Saçlarımı kulağımın arkasına sıkıştırırken yüzümü inceliyordu. Amacı neydi? Gerçekten, ne yapmaya çalışıyordu ki?