I lσvє чσu

3K 232 138
                                    

Sıkıntıyla hırkamın ipleriyle oynamaya devam ederken dersi anlatmaya devam eden öğretmen hiç umrumda değildi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Sıkıntıyla hırkamın ipleriyle oynamaya devam ederken dersi anlatmaya devam eden öğretmen hiç umrumda değildi. Jungkook'un boş sırasına bir kez daha bakıp derin bir nefes aldım. Ne olmuştu? Neden gelmemişti? Sabahtan beri sürekli arıyordum. Aramalarımın yüzü geçtiğine emindim ancak bir tanesine bile geri dönüş almamıştım.

Oflayarak kollarımı masanın üstünde birleştirip başımı da üstlerine yerleştirdim. Bazılarının Jungkook'un boş sırasına ve benim bu hâllerime bakarak fısıldaştıklarını duyuyordum. Gerçekten, insanlar kendi  hayatlarıyla bu kadar ilgilenseydi ya. İç dünyalarındaki boşluğu kendileri için yararlı şeylerle doldurmak yerine hayatsız gibi davranmaları, onları karaktersiz ve boş görmekten kendimi alamamama neden oluyordu.

Gözlerimi devirerek başımı kaldırdım ve bu sefer de elimi çenemin altına yerleştirerek ne olmuş olabileceğiyle ilgili tahminlerime devam ettim. Ucu bucağı olmayan tahminlerim Jungkook ve arkadaşlarının birer seri katil olabileceğine kadar uzandığında başımı iki yana sallayarak kendime gelmeye çalıştım. Kendimi farklı şeylere odaklamak adına derse dikkatimi vermeye uğraşmaya başladım. Ne kadar başarılı oldum bilmiyorum ama, en azından artık seri katil olduklarını düşünmüyordum. Tamam biraz tehlikeli görünüyor olabilirlerdi ama hayır, seri katil değillerdi.

Düşüncelerimin komikliğini fark ettiğimde seslice gülmüştüm. Tüm sınıf bir anda bana döndüğünde -ki zaten dikkatleri üzerimdeydi-, gülüşümü duymayan İngilizce öğretmeni konuşmaya devam ediyordu. Utanarak sıramın üstünde küçük bir top hâline gelmek istermiş gibi kayarken, insanlar şizofrenmişim gibi olan bakışlarını tekrar öğretmende veya arkadaşlarında toplamışlardı. Çıkışta Taehyung'u beklemek için sabredemeyeceğimi fark ettiğim anda telefonumu çıkardım ve dün arayan Taehyung'un numarasına mesaj yazmaya başladım.

"Kim Jennie. O telefonu buraya getir." Parmaklarım klavyenin üstünde öylece hareketsiz kaldığında, disipline verilmemek için içten içe yalvarmaya başladım. Son sınıfta tertemiz sicilime bir disiplin suçu eklensin istemiyordum. "Özür dilerim Bay Cheong. Acil bir durumdu anneme yazıyordum." Sanırım yalan uydurmada profesyonel bir hâl almaya başlamıştım. Belki bu başkaları için basit bir yalandı ama bunu saniyesinde söylemek ben ve vicdanım için pek rahat bir şey değildi.

Bay Cheong'un tek kaşı havaya kalkmıştı. "Ne olursa olsun, o telefonun bu derste açılmayacağını bilmiyor musun sen?" dediğinde derin bir nefes aldım. Biliyordum. Sadece bunu hatırlamak için fazla dalgındım. Cevap vermek yerine suçluluk duygusuyla parmaklarımla oynamaya başlamıştım. "Telefonu getir." dediğinde telefonumu kapattım ve sıramdan kalkıp Bay Cheong'un uzattığı eline telefonumu bıraktım. Ters bir hareket yapıp ceza almak istemediğimden dediklerine uyuyordum. "Çıkışta gelip benden alırsın." dedi. Başımı 'tamam' anlamında salladım ve sınıftakilerin odak noktası olma eşliğinde yerime geçtim.

                                   *

Zil çaldığında hızla ayaklanarak sınıftan çıktım. Taehyung yüksek ihtimal okula gelmemişti ama yine de bulma umuduyla sınıfına gidiyordum. Son sınıfların sessiz koridorunda yankılanan topuklu botlarımın sesi kulaklarımı doldururken, koridorun sonunda kalan sınıfın kapısını açmıştım. Önce başımı içeri uzattığımda en arkada test çözen bir kızdan başka kimseyi görememiştim. Beni fark etmeyen kıza kendimi fark ettirmek için hafifçe öksürdüm. Kağıdı parçalamak ister gibi yaptığı işlemi durduğunda bıkkın bir suratla kafasını kaldırdı. Kısa siyah saçları düz bir şekilde omuzlarına dökülüyordu. Minik yüzüne tezat olan büyük gözlüğü onu şirin göstermişti. Küçük bir burnu ve şekilli dudakları vardı. Neden bu kadar incelediğimi anlamasamda gözüme çok güzel gözükmüştü. "Ne oldu?" diyene kadar. Yüzündeki ifade öyle sinir bozucu bir hal almıştı ki o anda arkamı dönüp gitmek istemiştim. Ancak cevabını almam gereken soru daha önemliydi. Daha ne kadar kaba olabileceğini düşünürken yanıtladım. "Sınıfın kalanı nerede gelmedi mi?" diye sorduğumda gözlerini devirdi.

Revenge ⚘ taennieHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin