Mektup

18 2 0
                                    

Melek ile Yakup vefat edeli 2 gün olmuştu. Meleğin evine gittim Umuta bı kaç eşya almak için. Ev okadar boş ve sessizdi.
Melek eve geldiğinde oyuncakları bir araya toparlamaya çalışırken genelde Yakup televizyonun kumandasini atardı. O ara umut yine mutfak dolaplarin içine saklanırdı annesinin onu bulmasını beklerdi. Onları oturup saatlerce izliyebilirdim. Simdi, heryer soğuk ve boş. Oda oda gezerken eskilere dalmıştım.

Burda çok vakit geçirdiğimi fark etmiştim. Melek aceleyle çıktığı her halden belli. Yatağın üzerinde bı sürü kıyafet vardı. Hangisini giyeceğine  karar verememişti. Elbiseleri dolaba yerleştirirken bı kutu buldum.
Pembe bı kutu. Üzerinde melekler vardı. Aldım kutuyu Yatağa oturdum ve yavaşça açtım. Içinde umutun yaptığı resimler vardı. Hepsinin üzerinde tarih ve saat yazıyordu. Gözlerimden düşen damla bı zarfı islattı.
Zarfı aldım içini açtım. Bir mektup. Meleğin el yazısı.

Damla canım,
Bu mektup eline geçer mi hiç bilmiyorum. Sen Umuta baktıktan sonra bu mektupu yazmaya karar verdim. Yazmanın nedeni Umut. Sen işe başladıktan sonra bı çok gece Umut seni sayikladi. Hiç konusmuyorken "Cici Anne" diyip kapıyı gösteriyordu.
Bana birşey olursa o da bizim gibi yetim büyüsün istemiyorum.
Bize birşey olursa Umuta annelik yapabilirmisin?
Bu çok büyük bir sorumluluk farkındayım, senden böyle birsey istemeye hakkım yok ama bazen aklıma gelince benim yaşadıklarım aklıma geliyor. Çaresizim. Sen Umutun ışığı olur musun?

Ellerim titriyor, boğazım düğümlenmişti. Ağlamamamak için kendimi zor tuttuyordum. Nafile.
Daha Umuta Annen Baban yok öldü bile diyemezken bunu nasıl kaldıracağım?
Toparlandim kalktım Umutun odasına doğru yürürken kapısındaki el baskısı gözüme çarptı. Kendi ellimi koydum üzerine.
Benden Umuta anne olur mu?
Doldurdum çantaya Umutun bı kaç eşyasını, bı kaç oyuncağını.
Kendimi toparladikdan sonra elinde çanta ve kutu ile eve gittim.

Umut kapıda beni bekliyordu.
"Cici Anneee!" Diye üzerime atladı.
Ağlamamak için zor tuttum kendimi. Güçlü olmam lazımdı.
"Kızım nerede kaldın, hiç birşey yemedi bu çocuk gel sen bi ilgilen." Diye söyleniyordu annem.
"Umut gel yemeğini yiyelim bak seni bı yere götüreceğim." Dedim elimde tabakla. Hemen koştu.

"Anne biz çıkıyoruz." Diye seslendim. "Nereye kızım?"
"Umuta herşeyi anlatcağım."
"Yazık çocuğa, annesi ve babasıyla aynı kaderi yaşayacak. Yetim kaldı o da."
Arabaya bindik, daha nereye gidicem bilmezden Umut bana döndü.
"Anne baba gidiyoruz."
Cevap veremedim.

Benim her zaman düşündüğüm bı koyu vardı oraya geldik. Arabayı durdurdum. Umut kemerini çözdü etrafa bakıyordu. "Anne, Baba?!" Diyerek cama yüzünü yapıştırdı.
Çıktım arabadan umuta elimi uzattım. Ona doğru eğildim. Nasıl başlayacağımi bilemedim. Bı küçük çocuğa annen baban yok birdaha gelemiyecek nasıl anlatılır!
" Umut, benimle her gece yatmak ister misin? Seninle oyunlar oynarız, okula ben seni götürürüm, okuldan ben seni alirim. Ne dersin?"
"Anne?!" Dedi biraz daha sessiz.
" Bazen insanlar istemese de gitmek zorunda kalıyor. Yanımızda olmasalar da hep bizi izliyorlar. Bak denize, denizin diğer tarafında bizi izliyorlar. Bak gökyüzüne orda bizi seyrediyorlar. Elini koy kalbine orda bizi izliyorlar. Ama bizi sevmekten hiç vazgeçmiyorlar."
O an bana sımsıkı sarıldı.
Küçük kalbi nasıl attığını  hissedebiliyordum.

UmutHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin