Veda çok zordu. Çok ağladı. Ben kendimi tutmaya çalıştığım için daha çok kötü olmuştum.
Odası bomboş. Soğuk. Geride kalan tek anılar vardı.Umutum gitti.
Yaşama umutum da gitti.
Sonunda kaldım yine tek başıma.
Amerika'ya gitmeden hergün görüşmüştük. Umutu mutlu görüyordum. Belki de gerçektende en doğrusu bu.
Önemli olan Umut.
Onu düşündüğüm için bu yola girmiştim.Umut ile Burak gitmişti.
Neyse ki annem ile babam memleketten dönmüştü. Beni hiç yanlız bırakmadılar.
Umutun yerini hiç birşey dolduramasa da bı şekilde birşeye tutunmaya çalışıyordum.Umut gittiğinden beri bı haber anlamamıştım. Kaç kere bıraktığı numarayi aradım ama kimse açmadı. Herhangi Adres de yoktu elimde.
Onu cok özlüyorum.Bı kaç kere yetimhaneye gittim adrese almak için ama kimse yardımcı olmadı.
Avukat 30 yaşımi doldurunca yeniden dava edebileceğimi söyledi. Ama yurt dışında olduğu için işler daha zor olduğunu belirti.Okullar açılmıştı. Kendimi işe vermeye karar verdim.
Bir gün yine işten çıkarken sevgi ile karşılaştım.
Kafamı çevirdim.
"Damla, dur! Lütfen konuşalım mı?"
"Seni kırmak istemiyorum Sevgi. Seni görmek istemiyorum."
"Lütfen bı izin ver."
"Daha önce neredeydin..."
"Ben duygularıma yenildim. Atakanı çok seviyorum. Biliyorum bu yanlış ama duygularımı tutamadım."
"Bana daha önce keşke birşey söyleseydin. Dürüstlüğün için senden nefret etmezdim. Seni birdaha asla görmek istemiyorum."
"Damla lütfen öyle deme. Atakanın hala aklı sende. Ona bı kapı açık birakmasaydın biz mutlu olabilirdik."
"Başkasının sevdiğine göz dikerek mutlu olamazsın. Ben sana bunca yıl nasıl güvenmişim... Yazık!"Atakan ile ben tekrar arkadaş olmuştuk. Bana hâlâ boş olmasa da dengeyi kurabiliyorduk.
"Sevgi den haberin var mı?" Diye sordum.
"Hergün arıyordu. Numarami değiştirdim. O da ayrı Problem. Şimdi annemi arıyor."Atakan beni en zor günümde terk etmiş olsa da. En acı günümde yanımdaydı.
"Kız Damla, yoksa Atakan ile aşk mı tazeliyorsunuz."
Atakan arabaya bindikten sonra bana yürüyordu Su.
"Yok be kızım, biz tek arkadaşız."
"Atakanın gözler öyle demiyor ama."
"Elindeki kutu ne?"
"Sana hediye. Aç bak."
Kutuyu açtığımda içinde pembe bı patik vardı.
"Hıııı, kız mi?!" Elimde patik ile sağ sola zıplıyordum.
"Evet, Masal geliyor."
"Masal. Çok güzel isim."
Gözlerim dolmuştu. Hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım.
"Ne oldu kız?"
"Ben oğlumu özledim. Hiç birşey yapamıyorum. Herşey onu bana hatırlatıyor.
Mutlu mu değil mi bilmiyorum.
Hasta mı değil mi bilmiyorum.
O da beni özlüyor mu onu bile bilmiyorum.
Yoksa beni çoktan unuttu mu?"Arada sinirlerim boşalıyordu. O yüzden psikolojik yardım alıyordum.
Bana Umutu geri getirmese de, hayatıma devam etmeye yardım oluyordu."Kızım memlekette Fatma nine vardı ya komşu. Hatırlıyor musun?"
Soruyordu annem, ben sofrada yemekleri didiklerken.
"Onun torunu buraya atanmış. O da öğretmen. Belki görüşmek istersin. Eskiden memlekete gidince oynardin."
"Ben eski ben değilim." Diye fısıldadım.
"Ne dedin kızım?"
"Yok birşey."
"Yarın yemeğe gelicek. Bir kaç gün bizde kalicak. Sende gel yarın. Hem kafan dağılır."
"Başka zaman benim işim var." Kalktım sofradan.Bu geçe Umutun yatağinda yattım.
Nevresimleri hala değiştirmemiş tim.
Gidişi hiç gözümün önünden gitmiyor.
Giderken hiç birşey demedi.
Neşeli Umut gitmişti. Yetimhaneden aldığım Umut gelmişti.
Başını eğilmiş yere bakıyordu.
"Beni ziyarete geleceksin cici anne değil mi?" Diye sorduğunda "tabiki" dedim. Ama sözümde duramadim.
Burak yüzünden. Ama sonu böyle olmayacak. Ben tekrar savaşıçağım.