Unutma beni

14 2 1
                                    

"Umut!" Diye seslendim.
Ses gelmiyordu.
Tekrar Umut diye bağırdım.
"Damla." Burak'ın sesi.
"Umut mutfak dolaba girdi çıkmıyor. Telefonu Umuta veriyorum."
"Umut? Cici annem." Gözyaşlarıma hakim olamadım.
"Kuzum, hani bana söz vermiştin birdaha dolaba gitmeyecektin."
"Sende beni aramadın. Hiç gelmedin." Ağladığını duymasamda hissediyordum.
"Sen çıkarsan ben gelicem söz."
"Gerçekten mi?"
"Gerçekten."

Burak kısa bı şekilde bana olan bitenleri anlattı. Pazartesi geliyordu.
Duygularım hala karışık.
Umutun geleceğene sevinmiş olsamda, onu üzgün olmasıni istemiyordum.

Pazar sabah.
Çok mutlu bir gün.
Börek. Krep. Poğaça. Kek.
Bildiğim her çeşit yaptım.
Sabahın 7e kadar. Sonra herkezi aradım. Annemi. Babamı. Su. Erdem. Atakan. Herkezi kahvaltıya çağırdım. Bu mutlu haberi daha fazla içimde tutamadım.
Herkez bı merakla geldi.
Sofrada sürprizi açıkladım.
"Umut dönüyor."
Herkez bana bakıyordu.
Herşey çok sessizdi.
"Umut geri dönüyor."
Herkez sevinmişti.
Annem ve babam bile beni mutlu gördükleri için sevinmişti.

Aynı anda Amerika da pazar sabahı herşey sessiz.
Kimse konuşmuyor.
"Yarın Türkiye dönüyoruz. Damla'nın yanına. Umarım ozaman seni bu kadar üzgün görmem dayıcığım."
"Hep orda mi kalıcağız?"
"Evet, aynı eskisi gibi. Benimde kalmamı istiyor musun?"
"Tabikide sen benim dayimsin. Senide çok seviyorum. Ama cici annemi çok özledim. Hem annem ve babam beni buradan göremiyor. Burası çok uzak. Annem çiçekleri seviyor. Annemin çiçeğini sulamadım."
Burak akan gözyaşı hemen sildi ve kupaya kahve doldurdu.
"En çok hangi çiçekleri seviyor annen?" Diye merak etti Burak.
"Unutma beni çiçeği. Babam hep onu alırdı. Annem onu çok severdi."
"Ozaman yarın ilk önce annene gidelim olur mu?"
"Tamam." Umut sımsıkı dayısına sarıldı.

"Anne ben Türkiye dönüyorum. Gerçi bu seni çok ilgilendiren bir konu olduğunu düşünüyorum."
"Baban sürekli seni soruyor. Gitmeden gel ama onu getirme."
"Babamdan daha fazla nasıl saklamayı düşünüyorsun?"
"Benim dediğimi yap. Yarın gel. Onu getirme. Iş için gideceğini söylersin."
"Iyiki sana benzemiyorum." Kapatı telefonu.

Burak Umutu Gizeme bıraktık dan sonra eve gitti.
Annesi ve babası salonda oturuyordu.
"Oğlum nerelerdesin?"
"Işim vardı baba."
"Çalışıyor. Şimdi iş için Türkiye'ye gidecek." Diyerek annesi lafa girdi.
Burak annesine baktı sert bı şekilde.
"Evet baba iş için gidicem. Hayırlı iş için. Döndüğümde herşeyi anlatırım." Diyerek annesine baktı tekrar uzun uzun.
"Çok oldu Türkiye gitmiyeli. Bakarsın bizde annenle sana sürpriz yaparız, değil mi hayatım. Ama şuan işler çok yoğun daha yeni geldim İtalya'dan. Haftaya Japonya'da toplantı var."
Akşam yemeğinden sonra Burak ailesine vedalaştı ve Umutu ile eve döndü.
Evde bavulari hazırladılar ve dinlenmek için hemen uyudular.

Pazartesi sabah ben Umutun geleceği için hoşgeldin partisi hazırlamaya karar verdim.
Tüm evi süsledim.
Mutfakta Umutun tüm sevdiği yiyecekleri hazırladım.
Pastayi hazırladım.
Geriye ben kaldım.
Umut beni böyle görmemeli.
Son zamanlarda kendimi saldım.
Bugunden sonra artık damla geri dönüyor.
Saçlarımı maşa çektim. Beyaz kısa danteli elbisemi gıydim. Bende hazirdim.
Daha 4  saat var.

Burak ve Umut uçaktan indikten sonra ilk bizim eski mahalleye gittiler. Adresi ben dün ona atmıştım.
Taxiyi "unutma beni çiçekleri" ile doldurdular.
Burak ablasını hiç tanimadi. Ama baş ucuna geldiğinde çok üzüldü. Toprağa okşarken çiçekleri ekiyordu.
"Çok güzel oldu değil mi dayı?"
"Evet dayıcığım." Gözünden akan gözyaşı hemen sildi.

"Nerde kaldılar? Diye sordu annem.
"Gelirler şimdi anne. Mezarlığa uğradılar. Ben balkonda bekliyorum." Derken zil çaldı. Kapıya koştum.
"Umut!" Sımsıkı sarıldım. Umut da bana sarıldı.
"Cici anne, seni çok özledim."
Burak bizi izliyordu.
Üzgündü.
"Sana hediyem var." Bana bı saksı unutma beni çiçeği getirdi.
"Dayım ile birlikte aldık."
Teşekkür ederken Burak Umutun hediyesi olduğunu belirtti.
"Hediyede senin payın olmasa da teşekkür ederim." Diye bozuk attım.
Bugünü kimse bozamadı.
Burak bile değil. Umut döndü daha ne isterim.

Akşama kadar hep birlikte güzel vakit geçirdik. Burak ayağı kalktı.
"Biz gidelim artık geç oldu."
"Nereye?!" Hesap sorar gibi ayağı sıçradım.
"Otele. Ev tutana kadar idare ederiz. Aniden olunca böyle oldu."
"Ahhh yok yok. Burda kalın." Ben bile söylediklerime şaşırdım.
"Yani burda derken. Ben yukarda annemlerde kalırım. Siz burda kalın Umutla. Hem eski düzeni hala duruyor. O da sevinir."
Burak bana baktı.

Benim odayı hazırladım.
"Burda yazabilirsin. Ben bı kaç eşya aldım şimdilik. Havlu koydum banyoya. Kendi evin gibi davran. Birşey olursa, çekinme ben üst katta yım." Gülümsedim.
"Sağol Damla."

UmutHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin