Adres beni özel hastaneye getirdi.
İçeri girdim ve bana verilen oda nummara girdim. İçerde bı yaşlı adam yatıyordu. Makinelere bağlı. Yanında takım elbiseli genç çocuk oturuyordu."Gel yanıma otur." Der gibi ellini yanındaki sandalyeye gösterdi.
Yavaşça yanına yaklaştım ve oturdum. Takım elbiseli genç çocuk çekmecede kalem ve küçük bir not defteri çıkardı ve yaşlı adama uzattı.
Yaşlı adam yazmaya başladı."Ben Melekin babasiyim."
O an şok oldum.
"Benim fazla ömrüm kalmadı artık. Görüyorsun boğazımda boru var. Gırtlak kanseriyim. Yanlışlarımın bedelini yaşıyorum.Meleğin Annesi hamile olduğunu söylediğinde ben evli çocuklu ve kariyerimin en önemli noktasındadım. O yüzden aldırması için para verdim. Fakat aldırmamış.
Daha sonradan öğrendiğimde, yakından olamasa da uzaktan babalık yapmaya çalıştım. Ona bı kaç noktalarda yardım ettim. Rahat bı hayat yaşamasını sağladım. Meleğin kocasını işe aldırdım. İyi para kazanıyordu hiç üniversite okumadığı halde. Melegin çalıştığı kuaförü öğrendim. Satin aldim ve bı şekilde onun olmasını sağladım.Birgün eşim öğrendi. Çocuklar sordu Yakupun neden yüksek maaş aldığını. Anlatmak zorunda kaldım. Hiç tepki vermemeleri beni şaşırttı. İş yemeği düzenledim orda Meleğe babası olduğumu söylemek istedim. Firmada malzeme ile ilgili sorun çıkınca yemeğe katılamadım.
Sonradan kazayı duydum.
Ama o kaza değildi. Karım ve çocuklarım yaptı. Miras meselesi." Adamın gözleri doldu.
"Herkez cezasını çeksin. Bende çekiyorum. Torunumu bı kere olsun yakından görmek istiyorum."Ayağı kalktım. "Ailen cezasını çekecek. Sana neden güveniyim?"
Bana bı kağıt uzattı ve dudakların kenariyla gülümsedi.
"Kaçacak yerim yok kızım."
Gözlerimi ufaltarak ona kızgın bı şekilde baktım ve birşey demeden arkamı dönüp çıktım.Hastaneden çıktığımda herşeyin daha iyi farkına varmaya başladım. Melegin dükkanı sattığım parayı hesaba yatırırken çok büyük miktarda para vardı. Umut reşit olana kadar o paraya kimsenin dokunamadığını söylemişlerdi. Umutun hayatı Garanti altında olduğu için sevinmiştim. Ama okadar parayı nasıl biriktirdiklerine şaşırmıştım.
Burak aradı. Evin kapısında beklediklerini söyledi. Umutu gördüğümde çok sevindim.
"Aciktin mi canım? Sana soslu makarna yapiyim mi?"
"Eveeeet!" Eller yukarda sevindi.
Umut televizyon bakarken ben makarna suyu koydum. Bı yandan sosu hazırlamak için domates çıkardım buzdolabından.
"Sen nereye gittin? Atakan ile mi buluştun yine?"
Cevaplamamak için soruya soruyla cevap verdim. "Sen bana nezaman güveneceksin?"
Konuyu uzatmadan bitti. Benim işime gelmişti.Yemekden sonra Burak sofrayı toplarken ben Umutu yatırdım.
Ona "dedemin hediyesi" diye bı masal anlattım.
"Benim dedem neden yok cici anne?"
Ona söyleyemezdim. Umutu korumam lazım. Hayatında bı kişinin daha kaybetmesi onu daha çok etkileyecekti.
"Benimde dedem yok kuzum. Ama sen Yusuf amcana dede diyebilirsin."
Güldü "tamam."Umut uyuğunda bende salona gittim. Burak mutfağı toparlamış koltukda uyumuş. Koltuğun diyer köşesine ayaklarımı uzattım ve Burak'ın omuzuna yattım.
Yarın karakolda herşeyi anlatcağım.
Sabah Burak'a da herşeyi söyleyeceğim.Sabah kalktığımda yanımda Burak yatıyordu. Koltuğun bı köşesinde o bı köşesinde ben.
"Günaydın güzellik."
"Günaydın aşkım."
Bı süre birbirimize baktık ve sadece o anı yaşadık.Umutu okula bıraktıktan sonra karakola gittik. Giderken Burak'a herşeyi anlattım. Bana çok kızdı Meleğin babasına tek başıma gittiğim için. Karakolda herşeyi anlattıktan sonra suçlulari tutukladılar ve mahkeme davası açıldı.
Suçlular cezasını çekmeli.Burak Meleğin babasını görmek istediği için onu hastaneye götürdüm.
Umutu getirmediğimiz için yaşlı adamın üzüldüğünü fark ettim. Ama Umut bana emanet, torunu olsa da ona güvenmiyorum.
Midem bulandı başım dönmeye başladı yine. Oturdum.
"Damla, iyimisin?"
"İyim."
"Lütfen gel yarın seni hastanede kontrol edeyim. Bu çok sık olmaya başladı." Endişelendi Burak.
"Normal merak etme. Benim üzüntüm hep baş ağrısı yapar. Stres hep mideye vuruyor. Üniverste sinavlarindan biliyorum." Onu rahatlatmak için omuzunu okşadım.Hastaneden çıktığımızda dede ile ilgili düşüncelerimizi paylaştık. Umuta dedesinden anlatıp anlatmamak. Hangisi daha doğru olacağından.
İkimizde aynı fikirdeydik.