yeni hayat

14 2 0
                                    

8 ay sonra...

Mahkeme den Umutun koruyucu ailesi olarak çıktım.
Derin bir nefes aldım. Sonunda başarmıştım. Çok emek verdim ama başardım.

Tabi bu arada çok şey olmuştu.
Atakan evlenmişti, Sevgi ile benim ilk okul arkadaşımla.
Babam ile annem ile hergün bı tartışma yaşıyordum.
Mahalleye girince insanlar kafalarını sokup fisil fisil konuşuyorlardı.
Bu zor süreçte tabi Umutu hiç yanlız birakmiyordum. Sık sık ziyaret ediyordum.

Mahkemeden sonra eve geldim.
Eve geldiğimde iki tane valiz duruyordu kapının önünde.
Babam sırtını dönmüş salonda oturuyordu.
"Söyle ona sorun çıkarmadan defolsun gitsin! Benim kızım yok artik!"
Annemin sesi çıkmıyordu. Öylece sessiz ağlıyordu. Elinde bı mendil vardı. Uzattı bana doğru. Avucumu açtı koydu ve sırtını bana döndü.
O an içim parçalandı. Yüreğimden birşey koptu. Beni güçlü tutan ailemin hayatta olup iyi olmalarıydı. En azından yaşıyorlardı. Umutun ailesi yoktu, onun aileye şuan daha çok ihtiyacı vardı. Hem belki annem babam bir gün beni anlarlar diye ümit ederek gözlerimde yaşlarla evi terk ettim.

Annemler istemediğini bildiğim için önceden bı ev tutmuştum. Umutun hangi ortamda büyüdüğünü görmeye geldikleri için oda hazırlamıştım. Evi tamamen kurmuştum. Belki ailem fikrini değistirir diye dolapları mutfak eşyaları doldurmamıştım.
Yarın ilk isim çanak çömlek almak olacaktı.
Cüzdanımı açtım. Içinde 20 TL kalmıştı. Daha ay sonuna 1 buçuk hafta vardı.
"Bununla tencere alsam yemeklik birşey yok ki. Napicam ben?" Diyerek derin bı nefes aldım.

Eşyalarımı Garderopa yerleştirirken elime annemin verdiği mendil geçti. Aldım elime. Anne kokusu vardı.
Açtım içinden 4 tane bilezik çıktı.
Gözümden bı damla yaş düştü.
Anne yüreği, kıyamadı bana.
O gece mendile sarılarak güç aldım uyudum.

Bugün büyük gün!
Umut eve geliyor sonunda.
Onu almaya gittiğimde koşarak bana atladı. Mutluluğu yüzünden adeta okunuyordu. Işte ozaman anladım herşeye rağmen , Tüm kayıplara rağmen değdi.

"Acıktın mi canım? Bak bir sürü yemek yaptım. Hangisini canın istiyorsa yiyebilirsin. Istersen bugün dışarda da birşeyler söyleyebiliriz."

O gün çok eğlenceli geçti yedik içtik. Banyoda köpük banyosu yaptırdım. Sonra arabalarla oto parkçılık oynadık. Yastık savaşı yaptık çok yorulduk.
Aksam tost ve ayranla televizyon karşısına geçtik çizgi film izledik.
Dizlerimde saçlarını okşarken uykuya daldı. Yavaşça yatağına taşıdım. Farkında değildim ama bende çok yorulmuştum. Bende kendimi yatağa attım.

Ertesi gün normal hayat başlamıştı.
Basit bir salı günü. Erkenden kalkmıştım kahvaltı hazırlamak için. İlk Umutu okula birakiyordum sonra oradan ben okula gidiyordum.
Okul çıkışında Umutla çok güzel vakit geciriyorduk.
Hava güzel olursa pikniğe gidip bütün gün kırlarda yatıp gökyüzünü izleyebiliyorduk. Bisiklet sürerdik. Doğa yürüyüşleri yapardık. Akşamları birlikte yemek yapar birlikte yerdik. Herşeyi birlikte yapardık.

Biz birbirimize yetsekde bazen bizde başka insan ariyorduk. Ama kimsemiz yoktu. Mahalleye girince genelde kadınlar kafalarını birbirine sokuyordu. Fısıl fısıl konuşuyorlardı.
Bakışlarından belliydi ne düşündükleri.
Bir kere kullak misafiri olmuştum.
Biri demişti ki "duydum nişanlısı bunu bırakmış, başka adamdan hamile olunca aileside atmış. Şimdi gelmiş bizim mahalleyi kirletiyorlar."
Onlara gerçeği anlatsam ne fayda kurmuşlar bı hikâye anlatıp duruyorlar çok da umursamiyorum.
Yine bı klasik akşam, biz umutla satranç oynuyorduk.

Kapı çaldı.
Açtım karşımda genç, başı kapalı, çiçekli elbise giyen bir bayan duruyordu. Elinde bı tabak kek vardı.
"Iyi akşamlar, ben Su yeni taşındık bu mahalleye. Duydum ki burda küçük bı prens yaşıyormuş ona çikolatalı kek getirdim." Diyerek gülümsedi.
Umut oturduğu yerinden aniden kalkmıştı.
"Buyur gel." Diyerek içeri davet ettim.
Su salonda otururken etrafı inceliyordu.

Salonda bı L koltuk vardi. Üzerinde rengarenk yastıklar. Yerlerde genelde kimse gelmediği için benide pek rahatsız etmediği için sıra halinde arabalar, tren vs dizilmişti. Duvarları sıkıldığımız bı günde umutla sulu boyayla boyanmıştık. El baskıları, gökkuşağı, bulut, yıldız, güneş, çiçek, ve arabalardan oluşuyordu. Küçük bı TV ünitesinde benim ve Umutun ailesinden fotoğraflar duruyordu. Bide küçük ama kalabalık bı kitaplık vardı. Hikâyeleri çok severdi Umut.
Onun dışında salonda birşey yoktu.

Tepside çay ile kekle salona gelmiştim.
"Ne güzel salonunuz var. Insanın içi açılıyor resmen." Dedi Su.
"Öyle bizde çok seviyoruz."
Bı süre sustuktan sonra "Ben yeni evlendim, ailem doğuda, eşimin işinden dolayı istanbulla geldik."
"Hoşgeldin, memnun musun buralardan?
"İstanbul kalabalık, çok kocaman" diyerek başını eğdi.
"Sen bayağı küçük evlenmişsin sanırım"
"Evet 18 yaşıma yeni bastım. Ailem öyle uygun gördü."
"Hayırlısı, birşey de yardım gerekirse çekinme bana gelebilirsin."
"Sağol." Diyerek saate baktı. Bı aceleyle kalkti. "Benim gitmem lazım eşim gelecek şimdi işten. Ona yemek felan hazırlamam lazım. Banada gelin olur mu." Diyerek Umuta eğil di.
Umut ağızinda kek ile kafasını salladı.

UmutHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin