33: A Little Party Never Killed Nobody

2.2K 106 126
                                    

*SElam canım iyi okumalar ;)))*

Koridorda küçük adımlarla ilerledikten sonra ses çıkarmadan odamın kapısını açtım. Açık camdan gözüken ay ışığının aydınlattığı oda rahatsız edici derecede soğuktu. Tüylerim diken diken olurken kendimi yatağa attım. Bedenimi yorganın içine hapsetmeden önce komodinin üstündeki el fenerimi aldım. Yorganın içine girince cebime sıkıştırdığım kağıt parçasını göz hizama getirdim. El fenerini açtığımda karşılaştığım manzara karşısında şok olmuştum.

Bu, Ricky'nin yazdığı mektubun diğer parçasıydı.

O almıştı.

Jongin.

Ama neden? Kağıtta ne yazıyordu ki?

Hızla kafamı yorgandan çıkarıp, mektubun bende olan parçasını çekmeceden çıkardım. İki parçayı alt alta koydum ve yatakta bağdaş kurduktan sonra el fenerini birleşen kağıt parçalarına doğru tuttum.

İşte, parçalar birleşmişti. Devamını okuyamadığım cümleden başlayarak yazanları okumaya başladım.

"Senin düşman olarak gördüğün Jongin, senden gerçekten de nefret ediyor. Bunu gözlerinde gördüm. Sana öyle bir nefret duyuyor ki; nefretinin başka bir şeye dönüştüğünün farkında bile değil. Biliyor musun, evlat? O çocuğa acıyorum. Kaybolmuş. Ne istediğini bilmiyor. O çocuk daha kendini bile tanımıyor. Ve sırf bu yüzden çok canı yanacak. Aslında canı yanan tek kişi o olmayacak. Çünkü senin canını yaktığı için canı yanacak.

İki kişi birbirine bağlanınca ne derler? Oğlumu üzme.

Benim Jongin'e son dediğim şey neydi, biliyor musun? Oğlumu çok üzme.

Evet, Jongin seni üzecek. Ve ben, bunu bilmeme rağmen o çocuğu seviyorum. Neden mi? Jongin seni üzmek istemiyor ki.

Doğru tahmin. Bunu da gözlerinde gördüm. Her senin canını yandığın da  onun daha çok canı yanıyordu ve ben bunu çok net gördüm. Sende göreceksin...

Son olarak, ofisimdeki masamda bulunan iki çekmece arasından sol taraftakinin yedek anahtarını çıkarıp sana vermiştim, hatırlıyor musun? İşte şimdi o anahtarı kullanma vaktin geldi. Ne yapacağını biliyorsun.

Hep oğlum olarak kalacaksın, Seni seviyorum evlat..

Ricky.."

•••

Gördüğüm tek şey aydınlık ışıkları. Gözlerimi zorlayarak açınca bunun güneş yüzünden olduğunu anladım. Elimi kısılmış gözlerime götürdüm ve ovalamaya başladım. Kirpiklerimdeki ıslaklık yüzünden görüşüm bulanıklaşmıştı. Daha iyi görebilene kadar ovduktan sonra etrafıma bakmamla yastığımın yanındaki kağıt parçaları dikkatimi çekti.

Mektup.

Görüntü, anında beynime sinyaller gönderdi. Dün gece okuduklarımı kelime kelime hatırlamaya başlarken boğazımda bir yumru oluşmasını engelleyemiyordum.

Ricky, beni tekrar parçalara ayırmayı başarmıştı. Onun zaman ayırıp yazdığı şeyleri okuduğumu düşününce tüylerim diken diken oluyordu. Ve yazdıkları... Tanrım.

Hatırlamamla sinirin parmak uçlarımdan başlayarak tüm vücudumu ele geçirdiğini hissettim.

Benden nefret ediyormuş. Sahiden nefret ediyormuş. Ciddi anlamda nefret-Hah!

İsterse ölümüne nefret edebilirdi. Ben hep daha çok nefret eden olacaktım.

Hatta içinde büyüttüğü o pisliği yüzünden ben de ona acıyorum. Ki bu yüzden onu sikip attım. -mecazi anlamda-.

Say My Name/ KaiSooHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin