39: Love İs Losing Game

1.3K 85 266
                                    

Dedim ki biraz daha bölüm biriktirip öyle atayım en fazla 3 gün bekleyebildim. 

pü bana akjajfaffhfs

**

"Sen böyle her şeyi soracak mısın?"

Sorduğum soruya karşılık söylediği şey yüzünden ağzım açık kalırken omuz silkti. Ona ciddi bir soru sormuştum, verdiği cevap ise ciddilikten tamamen uzaktı. Halbuki soruyu sorana kadar gayet ciddi ve düşünceli görünüyordu. Birden bu kadar değişmesi bile sorduğum sorunun ne kadar önemli olduğunu anlamamı sağlamıştı.

Derin bir nefes aldıktan sonra, "Neden bir erkeğin hamile kalıp kalamayacağını araştırdın?" diyerek yüzüne yaklaştım. "Neden çift dövmelerine bakıyorsun?" derken tek kaşımı kaldırdım. "Neden tık tık şakalarının komik olmadığını anlamak istemiyorsun?" diye sorduğumda ise sinirden yüzü kızarmıştı. Sorularımı art arda dizdikten sonra kollarımı birleştirdim. "Bak bebeğim, her şeyi sormamışım."

Gözleri şaşkınlıkla irileşirken, "Az önce bana bebeğim mi dedin?" diye sormasıyla sırıttım ve ona kendi cümlesiyle cevap vermeye karar verdim. "Sen böyle her şeyi soracak mısın?"

Dişlerini birbirine geçirdiğini görünce gözlerimi kısarak keyifli bir şekilde önüme baktım. Hala bahsettiği kişinin kim olduğunu öğrenemediğimi hatırlamamla ise yüzümdeki ifade silinmişti. Pekala, o kim ise öğrenmek istiyordum ve bunun için elimden gelen her şeyi yapmaya hazırdım.

Kafamı yanıma çevirdim. "Bana onun kim olduğunu söyle."

"Sen böyle-"

"Soru sormadım." diyerek sözünü kesmemle dehşete düşmüş bir ifadeyle bana bakmıştı.

"Bu..." derken gözlerime baktı. "Derin bir konu."

"Sesin kadar derin mi?"

Sorum karşısında sesini düzene sokmaya çalışırken sırıtarak onu izledim.

Dişlerinin arasından, "Siktiğimin D.o'su." diyerek tısladı.

Jonginin söylediği şey ile Chenin sesi tüm hücrede yankılanmıştı.

"Ben burada sırf romantik bir yakınlaşmaya tanık olmak için uyumuş numarası yapıyorum siz ise iki inatçı gibi sert bir şekilde tartışıyorsunuz. Öpüşün barışın yeter artık!"

Jongin ile kaşlarımızı çatarak birbirimize bakarken Chenin bağırışı yüzünden diğerleri de uyanmıştı.

Chanyeol, omzunda yatan Baekhyundan habersiz bir şekilde "Islak hissediyorum." diyerek uyandı.

Bunu duymamızla hepimiz neye uğradığımızı şaşırmıştık, hatta bu sinirli bir şekilde bize bakan Chenin bile dikkatini dağıtmıştı. Luhan ve Xiuminin uykulu gözlerle ne olduğunu anlamaya çalışırken Sehunun yüz ifadesi her şeyi anladığını yeterince belli ediyordu.

Kendine gelir gelmez bakışlarımızı umursamadan kafasını omzuna doğru çeviren Chanyeol, Baekhyunun salyaları yüzünden ıslanan omzuna bakarken yüzünü buruşturdu. "Böyle vaziyetin içine sokayım."

Chanyeolün söylediği şeyi duymamla gülmemek içim elimle ağzımı kapattım. Kendimi zor tutarken Chanyeolün hayata karşı nefret dolu ifadesine bakmamaya çalıştım çünkü eğer bakarsam kahkaha atabilirdim. Jongin sırıtarak yüzünü başka yöne çevirirken Chen kollarını birleştirmiş bir şekilde somurtarak bir bizim tarafımıza bir de Baek ve Chanyeolün tarafına bakıyordu.

Chanyeol, Baekhyunun kafasını omzundan çekmeye çalıştıkça Baek kafasını tekrar Chanyeolün omzuna koyuyordu. Eğer polisler telefonumu almamış olsaydı bu tarihi anı kesinlikle videoya çekerdim. Baek bu halini gördüğünde utancından evden bile çıkamazdı. Gerçi şu an evi geçtim, yaşadığımız yerde bile değildik. Bambaşka bir şehirdeydik. Şehri de geçtim, bir de o şehrin bir karakolundaki hücrelerden birinde parmaklıklar arasında kalmıştık.

Say My Name/ KaiSooHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin