10: I Didn't Know That It Was You

2.2K 193 15
                                    

Affallamış yüz ifadesiyle bir Yoo Na'ya bir de Kai'nin çetesine bakıyordum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Affallamış yüz ifadesiyle bir Yoo Na'ya bir de Kai'nin çetesine bakıyordum. Hadi ama! Yoo Na  burada olması gereken son kişiydi. Ne yani şimdide, beni tehdit mi edeceklerdi? 'Yoksa kız ölür?' gibi bir olay yaşamayı hiç istemezdim.

Kafamı yana çevirdiğimde cama dönük olduğu için yüzünü göremediğim Kai'yi gördükten sonra gözlerimi Yoo Na'ya diktim. Saçları açıktı ama fazla dağılmıştı, gerçi genel olarak bakınca da gerçekten dağılmış görünüyordu. Aklıma gelen düşünceler daha da gerilememe sebep oldu ve ayağa kalkıp Sehunun üzeri yürüdüm.

"Ona ne yaptınız?!"

Sehun, elini göğsüme koyarak beni durdurdu ve, "Hey sakin ol, eğer merak ediyorsan ona dokunmadık bile D.o" dedi ve sırıtarak devam etti, "Ama zaten siz birlikteyken bir başkası dokundu."

Dediği şeyle yüzüm şaşkın bir ifadeye bürünürken, oda Chanyeol ve Xuiminin kahkahalarıyla yankılanmıştı. Baekhyun ve diğerlerinin arkamdan hızla geçip, Sehun ve yanındakilere saldırmaya başlamasını umursamadım. Şuan sadece ifadesiz bir şekilde Yoo Na'ya bakıyordum. O ise kafasını iki yana sallayıp ağlarken, Sehunun elinden sıyırdığı kolunu tutuyordu. Şuanda, olası gereken Kyungsoo o çeteyi dövmekten beter etmeliydi ama sevdiğim tek kızında bana ihanet etmiş olması beni parçalamıştı ve o parçamdan eser yoktu.

Onlara inanmak istemiyordum. Yoo Na böyle bir şeye izin vermiş olamazdı değil mi? Duvarlar artık üstüme gelmeye başlarken kendimi bu kasvetli malikâneden atmak için kapıya yöneldim. Baekhyun ve diğerleri halinden memnun olmalılardı. Ne de olsa uzun zamandır o piçleri dövmek için yanıp tutuşuyorlardı. Kapının önüne gelince elimi kapının koluna koymamla kolumu sıkan elin beni duvara yaslamasıyla irkildim.

"Şşt, sessiz ol"

Eliyle ağzımı kapaması yüzünden sadece kafamı iki yana sallayabildim. Beni kapının iki tarafında olan odalardan birine sürüklerken ağzım artık açık olmasına rağmen odada bağırıp çağırmak için susuyordum.

Odaya girer girmez o kapıyı kilitlerken ellerimi belimin iki yanına koymuş bir şekilde bana dönmesini bekliyordum. Sonunda kapıyı kilitleyip bana dönünce koyulaşmış irislerle karşılaşmayı hiç tahmin etmiyordum. Tutulmuş olan dilimi konuşmak için zorladım ve "Ne yaptığını sanıyorsun?" dedim sesimi hafif yükselterek.

Bana doğru yürürken kollarımdan tutup beni duvara yapıştırarak, "Hiçbir yere gitmiyorsun" dedi. O kadar ciddi bir yüz ifadesi vardı ki tüm tüylerimin ürpermesine ve bir şeyleri hatırlamama neden olmuştu.

1 ay önce (flashback)

"Nereye gittiğini sanıyorsun davetsiz misafir?"

Kafamı yana çevirmemle yüzümde gezinen koyu siyah gözlerle karşılaşmam bir olmuştu. Bu O'ydu, soğuk olan, umursamaz olan. Çetenin başı. Planım suya düşmüştü ama bozuntuya vermemeye çalışarak, "Sence?" diye bir cevap verdim.

Sesler yükselirken, bana alaycı bir ifadeyle baktı ve kolumu kendine dahada yaklaştırıp, "Birileri korkak çıktı anlaşılan" dedi. Bunu demesiyle bizi izleyenler kendinden geçmişcesine sesler çıkardı.

Neydi bu şimdi? Oyun mu oynuyoruz?

Yüzümü ona dahada yaklaştırdım ve, "Birileri başkasının arkasına sığınıyor anlaşılan" dedim. Kendimi tebrik etmeliydim ama önce bana yerinden çıkarırcasına bakan gözlerin sahibine zafer sırıtışı mı göstermeliydim, hah. Bu kadar kolay olacağını hiç tahmin etmemiştim.

Yükselen sesler arasında, kolumu çekmeye yeltenmemle,  kendimi koridorda sürüklenirken buldum. Adını bilmediğim çete başının egosu çok hassastı anlaşılan.

"Herkes burayı terketsin," dedi ve hakimiyet fazlasıyla üzerindeyken devam etti, "Hemen!" Son uyarısıyla da zaten boşalan koridorlarda çete ve ben dışında kimse kalmamıştı.

"Ne bu şimdi? Güç gösterisi falan mı?" dedim, alaycı bir ifadeye bürünerek. Bugün fazla mı cesaretliydim ne?

Beni duvara ittirdi. Arkasında duran çetesinin üyelerine işaret vermesiyle, kaslı olan kolumu, sarı saçlı olan diğer kolumu tuttu ve keskin bakışları olan ise kestane saçlı çete başının arkasında, gözlerini bana dikti. Psikolojik baskı demek... Tamam, işe yaramıştı bu. Kendimi eriyen bir buz kütlesi gibi hissediyordum.

"Nasıl anlarsan anla, dövmeli çocuk. Sadece şunu bilmeni istiyorum, gelir gelmez ortalığı karıştırdın ve çetemi geçtim bana karşı geldin... Bundan sonra ensendeyim, başına bela aldın, benden kurtuluşun yok."

Çetesindekilere yine işaret verdikten sonra arkasını dönüp yürümeye başladı, kollarımı sıkan ellerden kurtulduğumda kafamı duvara yasladım. Gizemli çete başı yürürken durdu ve bana dönüp bir şey hatırlamış gibi baktı, "Ha bu arada" dedi. "Hiçbir yere gitmiyorsun."

Flashback sonu

Kaşlarımı çatmaya çalışarak ona baktım ve, "Nedenmiş o?" dedim, cevabı için merakla yanıp tutuşurken.

"Çünkü" dedi. "Çünkü sana söylemem gereken bir şey var.." Hala ona anlamsız bakışlar atarken yüzündeki yumuşamayı silerek "D.o. " diye sözünü tamamladı.

Acı bir ifadeyle memnun olmuş gibi kafamı salladıktan sonra, "Dinliyorum" derken durakladım ve devam ettim. "Kai.."

Omuz silkti ve bana arkasını dönüp kilere benzeyen hafif aydınlatılmış odada bulunan tek cama doğru yürüdü. Ve evet; bu aydınlığa(!) rağmen bacaklarını inceliyordum.

Bacakları o kadar güzel ve düzgündü ki o bana doğru dönmüş, sırıtırken bile gözlerim hala bacaklarındaydı. Tanrı şahit; sırıtma sesini duymasaydım hala o bacakları inceliyor olurdum.

Gözlerimi ağır hareketlerle yukarı kaldırırken tüm vücudunu inceleme fırsatıda bulmuştum. Özenerek yaratılmış olduğu gerçeği, tatlı bir rüzgar eşliğinde yüzüme vurdu çünkü bir gerçek daha vardı; O özenerek yaratılan vücut, o gece üzerimdeydi..

Kafamı iki yana sallayarak düşüncelerimi beynimden uzaklaştırmaya çalıştım. Ne saçmalıyordum ben? Kai gibi birinin üzerimde olması hiçte tatlı değildi(!) Benim bunları düşünmem ise ayrı bir aptallıktı.

Kendi kendime kafamı sallayıp ona bakarken sesiyle irkildim.

"Artık bana bakmayı kesecek misin? Kafa yaptı anlaşılan."

Sırıtmasına karşılık omuz silkerek, "Gözüm dalmış sadece" dedim inandırıcı olmayı umarken.

Alaycı ifadesiyle, sinir vücudumu yavaş yavaş ele geçirmeden, "Hala dinliyorum" dedim beklenti içindeyken.

Yüzündeki alaycı ifade yerini tekrar ciddiliğe verirken, "Duyacağın yada öğreneceğin şeyler olacak..." dedi, duraksadı ve devam etti. "Ben... O kişinin sen olduğunu bilmiyordum."

Hiçbir şey anlamıyordum, yine. Bu kadar gizemli olmasından nefret ediyordum.

Ağzımı açmamla sözümü kesip devam etti. "Buradan gitmeni istiyorum ama elbet öğreneceksin o yüzden sadece... Dediklerimi unutma." deyip odadan hızla çıktı. Lanet olsun. Yine aynı şeyi yapıyordu. Bunu yapması sinirlerimi bozuyordu.

Ne olursa olsun dediği şey her ne ise öğrenecektim ve bu lanet malikâneden de kesinlikle gitmeyecektim.

*****

Hepiniz öpüldünüz ;)(; arka yanakçıklardan. :*

Say My Name/ KaiSooHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin