42: Captain And His Two Ships

1.8K 82 227
                                    

AYylar sonra gelen bölüm ile MerBa...

***

"Ah!" dedim, inleyerek. "Biraz yavaş ol."

"Yavaş olmayı sevmem."

Her parmağı yüzüklerle kaplı elini bedenimde gezdirirken arkama geçip üzerime çıktı ve daha önce beni koltuğa attığı gibi sert bir şekilde kendini içime doğru itti. İkimiz de nefes nefese kalırken anılarımızın canlanmasıyla birbirimize dönüp gülmeye başladık. Kahkahalarımı dudaklarıyla bölüp dişlerimi öpmeye başladı. Dilimi öptüğü yerlerde gezdirmemle dudakları bu sefer de dilimle buluştu. Ağzı bir anda ağzımın her yerine ulaşırken tenlerimiz birbirine değdikçe karnımın içinde sıcak bir şey hissediyordum. Gözlerim durmadan seğiriyor, nefesim titriyordu. Yara ve mürekkep izleriyle kaplı vücudunun her yerini aynı anda öpmek istiyordum. Ne eksik ne fazla. Bir yandan dudaklarını öperken diğer yandan ellerini, gözlerini ve saçlarını öpemediğim için kendime kızıyordum. O sanki ne kadar sahip olursanız olun size yetmeyecek bir şey gibiydi. Kimisi için para, kimisi için sağlık, kimisi için de aşk. Benim için ise ne kadar sahip olursam olayım bana yetmeyecek şey Kim Jonginin ta kendisiydi. Onunla konuşmaya, ona bakmaya, onu öpmeye doyamıyordum.

Bir anda duraksayıp dudaklarımızı ayırmamla neye uğradığını şaşırmıştı. Kaşlarını çatarak bana bakarken onu itmemle gözleri irileşmişti. Beni tekrar öpmeye çalışınca kafamı çevirmemle kollarımdan tutmasıyla ona sert bir şekilde vururken, "O kadar zamanı boşa harcadık!" diye sitem ettim. "Neden bana bir işaret vermedin?"

Şaşkın ifadesi kahkahalara dönüşürken, "Verdim!" deyince aynı anda "Neden vermedin?!" diye sormamla tekrar "Verdim!" diyerek gülmesine karşılık olarak, "Ne zaman?" diyerek kaşlarımı çattım.

"Sana anlaşma sunduğum zamanı hatırlıyor musun? Adımı inleyerek söylemeni istemiştim." Kahkahalarıyla sözü yarıda kesilince kollarımı önümde birleştirip gülmesinin bitmesini bekledim. "Daha önce hiç işkence yapmak istediğim birine bunu söylememiştim." diye ekledi ve tekrar güldü. "Anlamalıydın!"

"Ben sanmıştım ki-"

"Ne sandığını biliyorum." diyerek sözümü kesti. "Sana işkence yapacağımı sanıyordun, değil mi?" Güldükten sonra avuç içlerimden öptü. "Ben de öyle düşünmüştüm."

Onu hayranlıkla izlerken birden kaşlarımı çattım. "Başka ne zaman işaret verdin?"

"O akşam Baekhyunun evinde yapılan partide bir kızı öpmüştün."

"Ah, hayır." Ellerimle yüzümü kapattım.  "Lütfen devam etme."

"Evet, devam edeceğim." dedi ve ellerimi yüzümden ayırırken devam etti. "Senden sonra aynı kızı benim de öpmemden anlamalıydın!" Gülerken gözlerime bakarak beni utandırmaya çalışıyordu. "Çünkü o an tek istediğim seni öpmekti. Bunu herkesin ortasında yapamayacağımı bildiğim için dolaylı yoldan yapmak istedim. Kızı öperken aklımdan ne geçtiğini söylememi ister misin?"

"Hayır, hayır." Kafamı hızlıca sallamamla yüzümü ellerinin arasına aldı ve dudaklarıma doğru fısıldadı. "Senin dudaklarını hayal ettim, Soo."

Son kelimesini duymamla boynundan tutarak kendime yaklaştırdım ve dudaklarını öpmeye başladım. Öpücüklerimizin arasından, "O gece." diyerek titrek bir nefes aldı. "Seninle karanlık bir yolda yan yana yürüdük, seni barların arasında öptüm ve sana adımı inleyerek söylettim." Dudaklarımızı ayırdı ve yüzüme baktı. "Her şey bittiğinde, anlaşmayı kazandığımda sana bir şey söyledim. Hatırlıyor musun?"

"Sana o gece ile ilgili hiçbir şey hatırlamadığımı uzun zaman önce söylemiştim." diyerek yalan söylememle, "Tanga giydiğini hatırlamıyor musun yani?" demesiyle gözlerim irileşirken, "Tanga falan giymemiştim! Altımda boxer vardı!" diye bağırmamla kahkaha attı. "Gerçekten hiçbir şey hatırlamıyormuşsun."

Say My Name/ KaiSooHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin