40: 28 Days Without Back To You

1.2K 96 306
                                    

Medyadaki adam gibi ağlaya ağlaya yazdım şu satırları 

hadi okuyun da belanızı bulun bakalım

***

1. Gün

Ses kayıtları son bulduğu esnada telefonun elimden kayıp ıslak zemine düştüğünü hissediyor, bedenime çöken ağırlık ile kendimi dizlerimin üstünde bulurken öylece boşluğa bakıyorum. Hıçkıra hıçkıra ağlamak istiyorum. Dizlerim ıslak zemine değerken gözyaşlarıma onun tenine değen sulara akması için yalvarıyorum. Ağlayarak küçülecek olan acım içime atarak büyüyor. Kalbime battığını hissettiğim iğneyi çıkarmaya çalışamayacak kadar güçsüzleşiyorum. Kafam karışık, düşüncelerim bulanık bir hale giriyor. Söylediği her kelime beynimde kendini tekrar ediyor.

O yoktu. Gitmişti. Dudaklarıma, gözlerime, tişörtüme ve dövmelerime bakarak iki hayalet olduğumuzu anlatan sesi... Güneş gibi içimi ısıtan gülüşü... Kahverengi saçları... Derin koyu gözleri... Hiçbir yerde yoktu.

Tam şu an burada olsa ve küvetten çıkıp banyo kapısını çalarak odaya girmeye çalışsa ona dışarı çıkarken kapı çalınmaz diyerek sitem bile etmem. Üzerime atlayıp bana yumruk atarken eski defterleri açsa ona hiçbir şey demem. Tık tık şakaları yapsa komik olmamasına rağmen gülerim. Bana kendisine aşık olmak gibi bir aptallık yapmamamı söylese beni bırakmaması için ona aptal olduğumu bile söylemem.

Aptallık etmiştim. Bilseydim, eğer bilseydim onu durdurabilirdim. Onu durdurmak için her şeyi yapardım. Onu durdurmalıydım.

Uyumuştum. Rüyamda Ricky'i gördükten sonra bana söylediği şeylerin etkisiyle duygularımı sayıklayarak dile getirmiştim ve o beni duymuştu. Uyumamalıydım.

Uyanmıştım. Ayaklarıma kadar gelen suyun banyo kapısından sızdığını anlayınca kapıyı kırmamla onu küvette gördükten sonra suda yüzen kahverengi saçları ve pembe çiçekleri fark ettiğimde gerçek olduğuna inanamamıştım. Rüyada olduğumu düşünmüştüm. Ricky ile ilgili gördüğüm rüyanın devamı sanmıştım. Uyumamalıydım.

Gözlerimi onun yanımda olmadığı bir dünyaya açmıştım.

Bana uzaklara gittiğini söylemişti. Sadece bunu söylemişti. Ne kadar uzağa gittiğini bilmiyorum. Yaşayıp yaşamadığını bile bilmiyorum. Ben onun yaşayıp yaşamadığını bile bilmezken benden kendisini unutmamı ve sanki hayatıma hiç girmemiş gibi yaşamamı istemişti. Beni böyle bir belirsizlikle baş başa bırakırken nasıl yaşamamı isteyebilir?

Kim Jongin hayatıma girmekle kalmayıp hayatımın merkezi olmuştu.

Hayatımın merkezindeki bir insanı unutamam. Benden bunu isteyemez. Onsuz bir hayatta sağlığıma dikkat edemem. Güçlü kalamam. Bu kadar kolay olamaz. Bir insanı kendine alıştırdıktan sonra çekip gitmek bu kadar basit olmamalı. Benim için bu kadar basit değil. Vedaları sevmediğimi bilmiyor mu? Ricky beni terk ettiğinde ne hissettiğimi bilmiyor mu? Ricky... Mektubunda Jonginin beni üzeceğini yazmıştı ve ben böyle bir şeyin asla olmayacağını düşünmüştüm. Haklıydım. Böyle bir şey asla olmadı. Jongin beni üzmedi, içten içe parçalara ayırdı.

Ses kayıtlarını gönderen numarayı art arda ararken telesekreterin sesi kulaklarımı tırmalıyor. Telefonu yatağa fırlatıp ellerimi saçlarımdan geçirirken aklım bu yaşadıklarımı kabul edemiyor. Hayatım nasıl 5 ses kaydıyla altüst olabilir? Her şey iyi giderken nasıl bir anda en dibe vurabilir? Ruhum cansız bir bedende sıkışıp kalmış gibi hissediyorum. Nefes almak hiç bu kadar zor olmamıştı.

Gittiğine inanmak istemiyorum. Bana aptal olduğumu söylemek için geri dönecek, değil mi? Geri dönmeli. Şimdiden kokusunu özlediğimi hissediyorum. Geri dönse iyi olur.

Say My Name/ KaiSooHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin