İzel Varol
Vücudumun sızısına uyandığım için yüzümü buruşturdum. Gelinlik son derece rahatsızdı, üstelik onunla uyumuştum da. Bir an önce bir şey bulmam gerekiyordu giymek için ama burası da son derece ıssız bir yerdi.Odadan yavaşça çıktım çıplak ayaklarımla. Kanar, koltukta uyumuş olmalıydı. Çünkü, kemeri koltuktaydı ve ceketi koltuğun minderine sarılıydı.
Evi dolaşıp onu göremeyince bağırdım. "Kanar!"
Kapıda duyduğum gürültülü seslere doğru koştum hızlıca ve panikle.Kahkaha dolu iğrenç seslerin eşliğinde iki tane arka arkaya giden siyah araba gördüm. Ve hemen ardından yerdeki Kanar'ı.
Ellerim ağzımı bulduğu an, büyük bir çığlık koptu boğazımdan. Deli gibi ağlamaya başladım Kanar'a eğilip. Deli gibi bağırıyor, dokunamıyordum ona.
"Ağlamayı, bağırmayı kes! Sadece sıyırdı" diye bağırdığında bağı çözülen dizlerimle beraber önüne düştüm dizlerimin üstüne. "Kalk İzel, bak çok hızlı hareket etmen gerekiyor. Arabada, bagajdaki kırmızı kutuyu getir. Hızlı ol İzel!"
Gelinliğimin kolunu tamamen yırtıp yumuşak tarafını Kanar'ın yaralanan koluna doğru uzattım. Bana bırakmadan kendisi bastırdı.
"Kanamam var İzel, hadi!"
İnanılmaz hızlı hareketlerle cebinden arabanın anahtarını alıp arabaya koştum. Kutuyu alıp ona koştuğumda yüzünü buruşturmuştu.
"Çok yanıyor mu canın?.." diye sorarken deli gibi ağlıyordum.
"Ağlama, acımıyor canım. Hadi aç kutuyu. Hazır dikiş ipi, ilk önce o kahverengi kutuyu beze döküp sür yaraya..."
"Ne?!" diye bağırdım son gücümle. "Ben dikiş mikiş..."
"İzel" dedi Kanar yorgun sesiyle.
"Yapamam!" diye bağırıp kahküllerimi çekiştirdim öfkeyle. "Yapamam, yapamam..."
"Yapacaksın! Kan kaybediyorum, durumum kötüleşecek, hadi İzel, benim karım bunu yapabilir."
"Yapamam" derken başımı sağa sola sallıyor deli gibi de ağlıyordum.
"Canım yanıyor İzel" dediğinde derin bir nefes aldım hıçkırıklarımın arasından. Kumaşı yarasından çekti ve ben de o dediği sıvıyı yarasına sürdüm. Öyle berbattı ki, kusmamak için zor tutuyordum kendimi.
Nasıl bağırmıyordu acıdan?!
Ellerim titriyordu. "Hiç yapmadım lanet olsun!" diye bağırdım. Dikiş ipini aldığım elimi tutup yarasının üstüne götürdü. İlk dikişi kendi elleriyle yarasına attıktan sonra elini elimden çekti.
"Bu şekilde yapacaksın" dediğinde sesi fısıltı halinde çıkmıştı. Canı çok yanıyordu!
Dediği şekilde yaptım. Ellerim titreye titreye, ağlaya ağlaya...
En sonunda ipi eliyle bağlar gibi yapıp sonrasında da kesti. Kumaşı tekrar yarasına bastırdı hafifçe.
"Uyutma beni" dedi sakince.
"Kanar" dedim hıçkırıklarımın arasından. "Nolur doktora gidelim, lütfen, n'olur?..."
"Olmaz, ağlama" dedi bakışlarını bana indirip.
Ellerimle yüzüne dokundum yavaşça. "Ne olursun gidelim, yaran mahvolur..."
"Ağlama İzel, ağlama yapma şunu."
"Yardım çağıralım Kanar!" diye bağırdım. "Ne halde olduğunun farkında mısın?!"
"On yedi yaşımdayken, kendime dikiş atmak zorunda kalmıştım. İnan, bu hafif geliyor şuan..." derken yüzünü buruşturup tekrar yarasına baktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kıtlama Şekeri
RomanceEmre, Hakan, Fatih, Sado ve İzel.. Hakan çok sinirli olduğu için ona bulaşmaya cesaret edemeyen Emre, usulca Sado'nun yanına yaklaşırken onu uyarmak yerine sessizce gülmeyi tercih ediyordum. Sado birden ensesine yediği darbeyle afallarken Emre'nin a...