.23.

3.9K 113 2
                                    

İzel Varol
Uyumadan hemen önce midemdeki her şeyi dışarıya saldığım için miydi bu iğrenç baş ağrısı ve mide bulantısı bilemiyordum. Hissettiğim tek şey uykusuzluğuma rağmen uyuyamayacak olmamdı.

Kaşınan koluma doğru uzandığım anda kulağımda onun sesini duydum ve anında ayağa fırladım.

Sivrisinek!

Mafyanın olay yerini basması gibi usulca ve ustaca, lambaya uzanacağım sırada durdum.

1.5 sene önce
Biz deli dolu bir ekip olarak, uykumuzu da ağırlaştırmıştık. Bu yüzden yanımızdan fil geçse duymayacak olan tam olarak bizim tayfaydı. Yine de her şeyin olduğu gibi bizim de bir siyah çizgimiz vardı. Elbette sivrisinek!

Güzel uykumdan saçma bir dürtüklenme yüzünden uyanmak üzereydimki Sado'nun sesi doldu kulağıma.

"Odada sivri var amına koyayım. Sikti her yanımı, kalk seni de yoklamıştır şerefsiz.."

Aniden açılan gözlerimle birlikte ayağa fırladım. Hakan yatması gereken yerde öylece oturuyordu. Emre mışıl mışıl uyuyordu, en kötüsü de bunu onu görmediğim halde horlama sesinden anlıyordum. Sado'ya bakacağım sırada yattığımız odanın ışığı açıldı.

"Nerede lan bulalım şunu" diyen Hakan da sinirle ayaklandı.

Perdeye doğru yürüdüm yavaşça. Salladım ama hiçbir hareketlenme olmadı.

Kısılan gözlerle odada fır dönüyorduk hepimiz. Ve o an aramızda olmayan Fatih'i farkettim.

"Fatih nerede?"

Odanın kapısı açıldığında Sado kapıya koşarak içeriye giren Fatih'i yere iteleyerek kapıyı kapattı.

"Hay ben sana..!"

"Napıyorsun abicim, sivri arıyoruz şurada. Çıkarsa evdekileri de rahat bırakmayacak."

Uykusuzluğun bende kafa yaptığını bilen Hakan kollarımdan tuttu beni yavaşça. "İyi misin?"

"Odada yirmi dört tane geyik var. Tam yirmi dört" dediğimde sesim kısık kısık çıkıyordu.

Hakan yüzüme doğru su damlatınca Emre'ye baktım. Ve kolundaki sineğe...

O an elime bir şey alıp vurmak aklıma gelmediği için son derece üzgündüm. Hakan'ı, arkasında duran Emre'nin üstüne doğru hızla attım. Ve emindim! Kesinlikle ölmüştü.

"Ananı sikiyim!" diyerek bağıran Emre'nin yataktan fırlayışıyla beraber attığı çığlığın ardından odaya babam girdi.

Uğultuya aldırmadan Hakan'ın doğrulduğu yerde sineğin ölüsünü bulup elime aldım. Konuşmaya başladığım an evdeki herkes susup bana baktı.

"Geyik değildi herhalde. Şey. Sanırım ben az önce Emre'nin kolundaki sineğin ölümüne sebep olmak için Hakan'ı fırlatmış olabilirim..."

Utançla arkamı döndüm.

"Bu sefer kabul ediyorum anne. Yatırın beni Bakırköy'e.."

Odada patlayan kahkahaya eşlik etmem zamanımı almamıştı bile.

Şimdiki Zaman (1.5 sene sonra)
Dolan gözlerime hak vererek çöktüm duvarın dibine. Ne güzel günlerim vardı benim. Her kavgaya girdiğim ama kolumun dahi çizilmediği o günlerim... Hakan, Fatih, Sado, Emre... onlar hakkımda ne düşünüyorlardı şuan? Evlenmiştim. Ne arıyordum onları, ne soruyordum, ne de görüşüyordum. Her şey kopmuştu.

Yatağa doğru baktım. Ve o an farkettim karşımda konuşan adamı.

"İzel.. İzel sana diyorum, iyi misin?"

Kıtlama ŞekeriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin