.2.

14K 395 19
                                    

Biz geldiğimizde her şeycikler hazırdı. Ete saldırma aşamasının ortasına bam diye atlamıştık.

"Oh valla" diye söylenirken Sado ekmeğe uzanmaya çalışıyordu. İnatla yanımdaki ekmeği ona uzatmıyor, gülüyordum.

Sado, bizim ona seslenme şeklimizi yansıtan bir kelimeydi. Asıl adı Sadrettin'di ve biz hiçbir zaman tam olarak ismini söylemiyorduk.

Size biraz ondan bahsetmek istiyorum. Gizli zenginlerdendi, çok ünlü sitelere sızabiliyor ve bu sayede çok fazla para kazanabiliyordu. Aslında Sado, hayatına bilgisayarı ve teknolojiyle yön veriyordu. Aşk hayatı ise, işte o çok karışıktı!

Hakan ise yanımda oturuyordu. Ekmeği ikiye bölüp yarısını Sado'ya uzattı. Sinirli bakış atsam da bu onu güldürmekten başka bir işe yaramadı.

Hakan, tıpkı Sado gibi kuzenimdi. Fakat, Sado'dan çok farklıydı. Daha ciddi ve asabiydi. Yerine göre ise en anlayışlı olanımız oydu. En güvenilirimiz diyemezdim çünkü hepsine çok fazla güvenebiliyordum.

Hakan, babasıyla asla anlaşamadığı için babam sayesinde ayrı eve çıkmıştı. Bu ayrı ev, Fatih ve Gökhan abiye babalarından kalmıştı ama Hakan yaşıyordu. Size Fatih ve Hakan'ın herkesten daha yakın olduğunu söyleyebilirdim.

Aşk hayatı ise zamanında çok güzeldi. Melek adında bir sevgilisi vardı Hakan'ın. İki sene önce vefat etmişti ve Hakan başka bir kıza yanlışlıkla bile bakmıyordu. Bunu Melek'e haksızlık olarak görüyordu.

Onun kalbine ve sevgisine ömür boyu hayran kalacaktım.

İyice doyduktan sonra arkama sakladığım ekmek poşetini ortaya koydum. Hepsi söylenirken, ben bundan keyif alıyordum.

"Bu kız niye böyle oldu oğlum?" diye sorarken Emre, poşeti bir çırpıda yırttı.

Emre'den bahsederken güldüğümü söylemeliyim. Cıvıl cıvıl bir karaktere sahipti. Emre'yi anlamız için size az bir zaman ve birkaç sayfa verebilirim. Böylelikle onu siz de çok iyi tanımış olacaksınız.

"Hayvan ya, aç kalmamız hoşuna gidiyor."

"Abisini mi kıskanıyor nedir? Söyleyeceğim amcama valla. Al şu kızı yedi bitirdi bizi diyeceğim."

"Babam yer sizi" dedim gülerek. "Amcanızı tanımıyor musunuz siz?"

Hepsi bir anda bakıştılar. Aynı anda 'kız haklı' bakışlarını yolladılar birbirlerine. Sonra da hiçbir şey olmamış gibi et yemeye devam ettiler.

Etrafıma baktım. "Ya ben yemeye dalmışım Fatü nerede?"

"Aha" dedi Emre ağzının doluluğunu umursamayarak. Gösterdiği yere baktım. Deniz kenarındaki kayalardan birine oturmuş, sırtı bize doğru bakıyordu. Denizi seyrederken hissettiklerini düşündüm.

Ayağa kalkıp fırladım. Kayalara basarak yürüme konusunda iyi olmadığımı bildiğinden geldiğimi anladığı gibi yardım etti bana. Elimden tutarak yanına oturmamı sağladı.

"Canı mı sıkkın benim danamın?" diye sorarak alttan bir bakış attım yukarıya yüzüne doğru.

Hafifçe tebessüm edip bir sigara yaktı. "Yok ya" dedi net bir şekilde. "Öyle bi yalnız kalmak istedim."

"Gitmemi istersen" dedim gülerek. "İyice yapışabilirim yanına."

Tebessüm ederek kaküllerimi karıştırdı. "Senin yerin zaten benim yanım" dedi tereddütsüz.

"Evet" dedim başımı omzuna koyarken. "Burası benim yerim. Kıçımı kırıp oturayım ne gitmesi dimi?"

Onaylarcasına başını sallayarak sigarasından derin bir nefes çekti.

Kıtlama ŞekeriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin