.27.

3K 87 2
                                    

Caddenin ortasında gür sesiyle bağırıyordu adamın biri. Kanar'dan büyük olduğu belliydi.

Yanındaki kadın sessiz olması gerektiğini söyleyen birkaç cümle kurmaya başlayınca adam elini hızlıca kadının yüzüne geçirdi.

Ben daha olayı idrak edemeden yanımdan ayrılan Kanar'ı aradı gözlerim.

Adama seslendi.

"Kardeş hayırdır?"

"Sanane lan" diyerek etraftaki kalabalığa döndü. "Sizene oğlum, siktirin gidin işinize.."

Kanar adamın üzerine doğru yürümeden önce son gücümle koluna yapıştım ama benim son gücüm onun en hafif gücü bile değildi. Anında elimden sıyrılan koluyla beraber adama öncelikle bir kafa attı. Adam kafasını tutarak Kanar'ın bacağına tekme geçirdiğinde ağzımdan istemsizce bir çığlık koptu.

Ses tellerimi yırtarcasına bağırıyor, gücümün yettiğince de Kanarı çekmeye çalışıyordum kendime doğru ama başarılı olamıyordum.

Kalabalığın arasından birkaç kişi Kanar'ı tutarak birkaç santim yerinden oynattılar. Adam Kanar'dan kurtulmanın fırsatıyla birkaç adım geriledi.

Yanındaki adamlardan sinirini çıkartmasın diye anında karşısına geçtim ve "lütfen bırakın onu" dedim.

Adamlar tereddütle bana bakarken Kanar'ın göğsüne yapıştım adeta.

Adam hala bağırıyordu. "Seni ilgilendirir mi şerefsiz!"

Bedenimi zorlanmadan iterken "Kanar lütfen, yalvarırım gidelim.." dedim.

Bakışları önce bana kaydı. Olay yerine daha yeni gelen polislere aldırmadan konuştu.

"Öncelikle şu herifi alın. Sonra da kadının şikayetçi olacağını göz önünde bulundurarak temiz bir dava açtırın. Atın şu herifi içeri. Kadına el kaldıracak kadar şeref yoksunu olupta benim şerefime laf edebilecek hiç kimse yok, olamaz da."

Adam akıllanmamış gibi ayağa kalkıp baş parmağını sallayınca Kanar konuştu.

"Elini indirmezsen kopartacağım!"

Adam hiç düşünmeden elini indirirken ben de Kanar'ı çekmeye çalışıyordum.

Hiçbir şey olmamış gibi beni kolunun altına aldığında yürümeye başlamıştık.

Sessizliğe son veren o oldu.

"İzel, ne yapsaydım Allah aşkına?"

"Kızmadım ki" diyerek kafamı kaldırdığımda göz göze geldik.

"Ne yani, hiçbir şey demeyecek misin?"

"Demeyeceğim."

"Az önce olay çıkarttım İzel. Hemde tatildeyiz.."

"Sen gerekeni yaptın. Yani yaptın sayılır. Orada duyarsızca izleyen adamlardan biri olmanı da istemezdim ki. Sadece öfkene yenik düştüğün için abarttın. Ama bunun için de kızmadım.. Aksine teşekkür ederim."

Anlamsızca yüzüme baktığında yanağına bir öpücük kondurdum.

"Bu kadar iyi bir adam olduğun için."

Kanar, ifadesini bozmayıp yürümeye devam edince, ben de sessizliği tercih ederek öylece yürüdüm.

"Takip ediliyorduk" dedim bir anda. Çatık kaşlarıyla anında durdu.

"Ne?"

"Takip ediliyordum daha doğrusu. Ama artık edilmiyorum. Sanırım şu hallettiğiniz olaydan sonra sorun çözüldü."

"İzel" dedi Kanar sert sesiyle. "Nasıl yani en başından anlat?"

"Biri vardı işte. Mesaj atıp duruyordu. Gerçi şu mesajlı olayı ilk yaşayışım değildi ama..."

"Kafayı yiyeceğim. İzel! Ne diyorsun doğru düzgün rn başından anlat."

Çaprazımızda duran çay bahçesine doğru hızlıca yürüdüm. Adımlarını sert ve hızlı atarak beni takip etti. Keşke söylemeseydim..

Bir masaya oturduğumda portakal suyu isteyip Kanar'a baktım.

"Sakin bir şekilde dinlemezsen ve aşırı tepki verirsen anında uçağa atlar eve giderim."

"Tehdit edilmekten nefret ederim."

"Mecburum."

"Anlat!"

"Bak. Seninle görüşmeye başladığımızda etrafımda birinin bizi takip ettiğini farketmiştim. Mesaj olayı da şöyle. Mesela ablama ev alındığı zaman yorulduğum için babamdan arabanın anahtarını almış, arabaya oturmuştum. Telefonuma mesaj gelmişti. İşte ablanın evi tam istediğin gibi ama Kanar'la eviniz öyle güzel olmayacak. Ama merak etme seni kurtaracağım gibisinden..."

"Sonra?"

"Sonra etrafıma bakıyordum ama kimseyi göremiyordum. Bir kere sarıldığımızda seninle, bizim evin önünde, çalılıkların arasında hareketlilik farketmiştim. Sonra eve çıkmıştım sen gitmiştin. Yine mesaj gelmişti."

"Ee, sende elin adamıyla mesajlaşıyor muydun? Çıldıracağım!"

"Saçmalama!" diyerek bende bağırdım bu sefer. "Her seferinde engelliyordum ama yeni numara alıyordu."

"İzel, bu şimdi mi söylenir?!"

"Ama.."

"Ya sana zarar verseydi. Amına koyayım böyle işin, beni değil seni takip ediyormuş. Nasıl farketmem.."

"Ama geçti gitti bak. Artık yok."

"İzel" dediğinde sesi yorgun çıkmıştı. Elleriyle yüzünü kapattı bir süre. Açtığında ise gözleri kırmızı ve doluydu.

"Özür dilerim."

"Bak" dedi sakin olmaya çalıştığı her halinden belliydi. "Kızmayacağım" dedikten hemen sonra etrafına bakarak kendini ikna etmek istercesine tekrarladı. "Kızmayacağım."

Hiçbir şey demedim. O ise devam etti.

"Bundan sonra, en ufak şeyi.. ama en ufak şeyi bana söyleyeceksin."

Öylece yüzüne baktığım için sordu.

"Tamam mı?!"

"Tamam" derken bende sinirlenmiştim. Evet haklıydı ama bende haklıydım. Delilik yapmasından korkmam gayet normaldi. Beni anlamak zorundaydı.

"Gidelim, uyuyacağım" diyerek ayaklandım. Dönüp ona bakmadan yürümeye başladım.

Öfkeli nefes seslerini arkamda duysam da aldırmadan yürüdüm. Otel odasına kadar çıtımızı çıkarmadık. Odaya girer girmez ise kendimi yatağa attım. Sinirli nefes seslerini duyuyordum. Yanıma yattı ama bana arkasını döndü.

Küs mü olacaktık böyle? Dayanamazdım ki.

"Kanar" dedim kısık sesle. Cevap dahi vermedi.

"Sarılabilir miyim?" soruma da cevap vermedi. Üzüntüyle sırtına bakmaya devam ediyordum.

Pes ederek hareketlendim. "Sadece sarılmak istemiştim.."

Arkamı dönecekken güçlü kolları belimi kavradı ve beni kendine o kadar çok yaklaştırdı ki, kocaman yatakta sıkışmıştım.

Umursamadan kafamı göğsüne koyup dizlerimi de iyice karnıma çektim. O da bacaklarını gevşetip elini karnıma koyarak beni iyice sarmaladı.

"Beni bu korkuyla yaşatma.." sesi ilk defa böylesine güçsüz ve yorgun çıkmıştı.

"Özür dilerim" dediğimde eli alnımı buldu. Hafifçe saçlarımı okşadığında fısıldadım.

"Seni çok seviyorum."

Hızlıca inip kalkan göğsü, bende seni seviyorum demesinden bin kat daha iyiydi. Tebessüm ettim. Böyle bir adama sahip olduğum için dakikalarca tebessüm ettim.

Kıtlama ŞekeriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin