İzel Varol
Yolculuk boyunca toplam iki saat uyumuştum. Geri kalanı ise mola verdiğimiz ve deli gibi şarkı söylediğim zamanlardı.
Uzun süren yolculuğun ardından giriş yapmış olduğumuz yeşilliğe hayranlıkla bakarken camımı açıp derin bir nefes aldım ve konuştum.
"Burası çok güzel!"
Kanar gülümsedi. "Sen de öylesin."
"Ya, burası... inanamıyorum" derken arabayı yanaştı. Anında arabadan indiğimde önümdeki manzaraya baktım uzunca. Burası yeşillik içerisindeydi. Hemen önümdeki ırmak ise anlatılamayacak kadar kusursuzdu. Kanar'ın telefonunu elime alınca anladı fotoğraf çekeceğimi. O hafif bir tebessüm yerleştirirken dudaklarına ben kocaman sırıtıp kafamı Kanar'ın koluna yaslayarak poz verdim.
Telefonu ona geri uzattığımda hiç yüzüne dahi bakmadan ırmağın yanındaki küçük köprüye koştum.
Yanıma geldiğinde elimden sıkıca tuttu. "Burası evet çok güzel ama güzel olduğu kadar da küçük bir yer. O yüzden sözüm olsun yarın karış karış gezdireceğim sana buraları."
Hevesle başımı salladığımda öptü yanaklarımdan. "Geciktiriyoruz ama fena olacak..."
Fısıltıyla söyledikleri kalbimin havalanmasına neden olduğu için ondan uzaklaşıp etrafı gösterdim.
"Nerede gideceğimiz ev?"
Kanar, suratındaki gülümsemeyi anında silip arkamı gösterdi. Ben de aynı hızla kafamı arkamdaki eve çevirdim.
Ev küçüktü fakat etrafı kadar muhteşemdi. Renginin sarı olmasından başlayabilirdim anlatmaya. Kapısında masa sandalyesi ve mangalı dahi vardı.
"Annen burada mı yaşıyor?" diye sordum. Kanar, evin kapısına hızla yürüyüp zile basınca sorum havada kalmış oldu. Ben de peşinden gittim.
Kapıyı açan kadın öylesine güzel ve genç gözüküyordu ki, Kanar annesi olduğunu söylemese asla tahmin edemeyeceğim bir durumdu.
Kadının dolan gözleriyle beraber elleri titremeye başladı. Kanar umursamadan eve girdiğinde orada öylece kaldım.
Kocamın anne dahi demediği, suratına bakmadığı bu kadına sarılıp öpmeli miydim? Tabiiki yapmalıydım değil mi? Sonuçta kocamın annesinin annem olması gerekiyordu.
Ne yapacağımı bilemez hareketlerle kadına doğru eğildiğimde hafifçe kollarını iki yanına doğru açtı.
"İzel, buraya gel hemen!"
Kadın, Kanar'ın bağırışıyla birlikte hemen açtığı kollarını daraltınca koşar adım içeri girip yanına oturdum.
Annesinin bizi duyuyor oluşuna aldırmadan bana doğru döndü. "O kadına sakın sarılma. Konuşmana dahi gerek yok. Ne istediğini söyle, birkaç saniye içerisinde gerçekleşir zaten. Melek kesildi çünkü..."
"Kanar" dedim koluna vurup. Onun acımasızlığı karşısında gözlerim dolmuştu. Bu o muydu? Evet oydu. O aslında şuan tam da ilk tanıdığım zamanlardaki gibiydi. "Lütfen..."
Dolan gözlerimi farkedip annesine doğru bakmadan konuştu. "Keşke sana azıcık güvenseydim..." dedikten hemen sonra derin bir nefes alıp devam etti. "Her neyse, inan asla gelmezdim. Tek olsaydım her şeyi kolayca hallederdim ama İzel'i güvende tutmam gerekiyor."
Kadınla göz göze geldiğimizde Kanar sözlerine devam ediyordu. "O, benim karım. Sakın onunla konuşmaya çalışma. Beynini yıkamana izin vermem."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kıtlama Şekeri
RomanceEmre, Hakan, Fatih, Sado ve İzel.. Hakan çok sinirli olduğu için ona bulaşmaya cesaret edemeyen Emre, usulca Sado'nun yanına yaklaşırken onu uyarmak yerine sessizce gülmeyi tercih ediyordum. Sado birden ensesine yediği darbeyle afallarken Emre'nin a...