Resûl'den
Dünki kız istemeden sonra tekrar bu evlilik konusunda çok büyük bir hata yaptığımı düşündüm. Hem Zeynep'i zor durumda bırakmıştım hem de kendim de ne yapacağımızı bilmiyordum. Ama artık iş bu seviyeye varmışken geri dönemezdim. Ve mutlaka Ahmet Bey'le konuşmam gerekiyordu. Zeynep konusunda bana güvenmesi gerekiyordu. Yoksa işler uzayacaktı ve her şey daha kötü olacaktı.
Ahmet Bey'i aradım. O da benimle konuşmak istediğini söyleyince anlaştık. Onun teknede konuşmayı teklif etmesiyle kabul ettim ve tekneyle açılmaya başladık. Atıştırmalıklar getirmişti ama benim bir şeyler yemek gibi bir niyetim yoktu. Hemen konuşmak istiyordum. En sonunda konuşmayı o başlattı.
"Oğlum; sen de biliyorsun ki, evlilik hiç küçüğe alınacak bir şey değil. Ve takdir edersin ki ben bir kız babasıyım ve evlatlarımın mutluluğu benim için çok önemli. Bu konuda hiçbir şeyi aceleye getiremezdim. Ama senin de ne kadar ehemmiyetli bir işin olduğunu biliyorum. Bu yüzden çok da uzatmadan bugün seninle konuşup bir karar vermem gerektiğini düşündüm. İnşallah bugün en hayırlı ve en doğru kararı vermemde bana yardımcı olursun. Benim istediğim tek şey sizlerin mutluluğu..."
"Ahmet Bey, ben sizinle çok açık konuşmak istiyorum. Ben... Ben kızınızı gerçekten çok seviyorum. Ve Zeynep'in üzülmemesi için elimden geleni ardıma koymayacağım. Belki çok klasik cümleler bunlar... Ama eğer ben kızınızın birlikteliğimiz boyunca bir an dahi üzüleceğini düşünsem asla böyle bir işe kalkışmazdım."
Bir süre durakladıktan sonra konuşmama devam ettim.
"Ahmet Bey; belki biliyorsunuzdur, ben kızınızı yıllardır tanıyorum. Nasıl böyle olduğunu bilmiyorum ama kızınızın ne zaman ne hissedeceği konusunda şu ana kadar hiç şüphem olmadı. Her zaman da hislerimde yanılmadığımı gördüm. Bunun nedeninin şu olduğuna inanıyorum ki: Bizim kalplerimiz bir. Ve istiyorum ki geri kalan ömrümüz de bir olsun. Beni anlayışla karşılayacağınızı umuyorum..."
Ahmet Bey bu konuşmanın sonucunda anlaşılan ikna olmuştu ve büyük bir sevinçle uzattığı eli öptüm.
Sonunda olmuştu. Elime yüzüme bulaştırmadan halletmiştim bu işi. Zeynep'in yüzünü yere eğdirmemiştim...
Zeynep'ten
Babam arayıp hazırlanmamı söylediğinde anlam verememiştim. Eve geldiğindeyse yanında Resûl'ü görünce çok şaşırdım. Babamın sabah erkenden evden çıkmasının nedeninin Resûl olabileceğini aklımın ucundan dahi geçirmemiştim.
Babamsa şu an işlerimizin en kısa zamanda hallolmasını istediği için nikah tarihi almamızın ve davetiyeleri seçmemizin uygun olacağını söylüyordu. Yarın akşam da Resûl ailesiyle tekrar gelip beni isteyecekti. Babam nasıl bu kadar hızlı ikna olmuştu ki?
...
Dört gün sonra düğünümüz var. Şaka gibi... Evliliğimin böyle olacağı aklımın ucundan dahi geçmezdi. Evleneceğim kişinin Resûl olacağıysa sadece lisede şakası yapılan bir şeydi benim için. O benim arkadaşımdı. Şimdiyse... Eşim olacak. Ne kadar garip...
Ben bunları düşünürken Resûl annesini aramış, eve birlikte geleceğimizi söylemişti. Benim neden haberim yoktu ki bundan? Sonuçta oyundan da olsa kaynana ve kayınpederimin yanına gidiyordum. Bu yüzden telefonu kapattığı anda direk bunu dile getirdim.
"Ben neden sizin eve akşam yemeğine geleceğimi annenle birlikte öğrendim?" dedim.
"E baban dedi. Onun beni tanımak istediği gibi, annemlerin de seni tanımasının iyi olacağını düşünmüş. Sonuçta yeni gelinsin..." dedi gülerek.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SOLUK
Teen FictionSavaşa maruz kalan çocukları korumak için canını dişine takarak çalışan insanlar... Antropoloji bölümü yüksek lisansı için makale yazarken tam da bu insanların arasına düşen bir kız... Ve soluk soluğa bırakan bir aşk hikayesi... Sadece aşkın değil;...