Bu bölümü hayatıma renk katan, güzeller güzeli Gökkuşağı'ma ithaf ediyorum...
Hilal'den
Son günlerde beynim o kadar karışık ki... Düşünmem gereken çok fazla şey var ama ben hiçbirini düşünecek gücü bulamıyorum kendimde. Ve bu karmaşadan o kadar sıkıldım ki, o kadar yoruldum ki... Belki de canımı sıkan bazı doğrular, iradem dışında gerçekleşmiş ve benim hazır olmadığım doğrular... Zamana ihtiyacım olduğunu hissettiren doğrular...
Şimdiyse belki de biraz olsun stres atmak için boks torbasını almıştım karşıma. Hınçla vurdum birkaç kere. Salonda birkaç görevli dışında kimse yoktu zaten. Art arda savurdum yumruklarımı. Ama bunu yaparken yine durmadı beynim. Yine aynı kişiyi düşünmeye devam etti. Sonra yeniden sinirlendim kendime, yumruğumu hazırladım. Boks torbasına indirecekken biri tuttu bileğimden. Arkamdaki kişinin tanıdık parfüm kokusu ciğerlerimi doldurdu.
"Asıl dövmek istediğinin o olmadığını biliyoruz. Gerçek istediğin kişiye savur yumruklarını, daha çok rahatlatır."
Bileklerimi kurtardım ve arkama döndüm. Boran'ın gözlerine baktım.
"Gel, istediğin kadar savur yumruklarını." dedi. Başımla kabul ettiğimi gösterdim.
Ringte karşı karşıyaydık şimdi. Bir yumruk savurdum, kenara çekildi. Bacağına bir hamle yapmaya çalıştığımdaysa hızlı bir hamleyle bundan kurtuldu ve benim bir kolumu arkama doğru kıvırarak belimi kavradı. Hızlı bir hareketle bundan da kurtulduğumda iddialı olduğumu anlamış bir şekilde gülümsedi. Şu gülümseyişine dahi sinir olmuştum.
Hızlı bir hamle yaptı ve buna karşı bir hamle yaptığımda yere serildi. Sonra beklemediğim bir hamleyle beni de düşürdü kendi üstüne doğru. Hemen kendimi dengeledim ve tam kalkacağım sırada bu sefer beni yana ittiğinde artık o üstteydi.
"Sinirin seni o kadar yıpratıyor ki... Aslında bu sinir de değil, sadece kabul edememişlik. Bunu çok iyi bildiğin için sinirleniyorsun belki de... Ama bazı şeyler için geç kalmana neden olabilir. Ve eğer geç kalırsan karşındaki senden ümidini kesmiş olabilir. Minik bir tavsiye." diyerek kalktı. Ben de onun dediği karşısında bir anlığına sadece ona baktıktan sonra bana uzattığı elini redderek olduğum yerden kalktım.
...
Eve geldiğimde duş alıp hazırlandıktan sonra babama son bir kez bakıp evden çıktım. Bugün Resûl ve Zeynep için minik bir eğlence düzenlemiştik. İkinci bir düğün istemedikleri için biz de aramızda biraz eğlenelim diye düşünmüştük.
Zeyneplerin evine geldiğimde Resûl hazırlanmış ve Zeynep'i bekliyordu. Gülümseyerek Eslem'e baktığımda onda farklı bir şey sezdim. Mimiklerimle ne olduğunu sordum. Göz devirmesiyse beni iyice meraklandırmıştı.
Sonra Zeynep odadan çıktı ve hepimiz ona odaklanmıştık. Üzerinde saten, beyaz, uzun bir elbise vardı. V yaka ve ince askılıydı. Belinde zarif bir taş detay vardı. Gerçekten çok zarif görünüyordu. Resûl'le ikisine baktım. Zeynep'in mutlu olması beni o kadar mutlu ediyordu ki... Senelerce onu bir gün böyle görmenin hayalini kurmuştum. Çünkü o bunu çok hak ediyordu. O insanları çok güzel seviyordu...
Hep birlikte evden çıkıp bir eğlence mekanına gelmiştik. Mekanın sahibi Engin'in bir tanıdığıydı, bu yüzden bugünlük sadece biz vardık. Geceye hareketli müziklerle başladık ve oldukça eğlenmiştim. Sonra Zeynep ve Resûl için dans müziği çaldı. Talha sahneye çıkıp mikrofonu alarak eğlenceli bir ifadeyle bağırdı.
"Tüm çiftleri sahneye alalım lütfen! Yeni ama eski gelin hanım ve damat bey, buyrun! Lütfen!" demesiyle hepimiz güldük. Sonra Resûl Zeynep'i sahneye çıkarttı ve hepimiz bir alkış koparttık. Onların birbirine güzel güzel bakışlarını izlerken aklıma Boran'ın dedikleri gelmişti yine. Günün başından beri bunu düşünüyordum zaten ama şimdi burada düşünmemeliydim bunları.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SOLUK
Novela JuvenilSavaşa maruz kalan çocukları korumak için canını dişine takarak çalışan insanlar... Antropoloji bölümü yüksek lisansı için makale yazarken tam da bu insanların arasına düşen bir kız... Ve soluk soluğa bırakan bir aşk hikayesi... Sadece aşkın değil;...