(Multimedya : Yeni karakter)
Aklım karışık bir şekilde arabayı kuruma sürdüm. Evet... Belki o gece Zeynep'in gördüklerinden sonra tepki göstermesi doğaldı. Ama o durumu yaşamış biri olarak benim tanımadığım bir adamla günlerdir kurduğu irtibat...
Ki o adam buraya Zeynep için mi gelmişti cidden? Ne oluyorlardı ki onlar? Zeynep bana neden o adamdan bahsetmemişti...
Kalbimde bir sıvı vardı... Büyük bir sızı. Üç hafta öncesinden bugüne doğru gittikçe artan bir sızı... Şu an sanki kaburgalarım kırılmıştı ve kalbim de onların arasından dışarıya fırlamak istiyordu... Oysa kırık kemikler arasından nasıl geçebilirdi ki? Ne kadar acısız çıkabilirdi? Ne kadar yarasız? Sıkışıp kalmıştı orada. Beklenmedik bir şekilde gözümün uçurumunda düşmeye hazırlanan bir damla oluştu. Onu yok ettim... Düşmemeliydi... Bunun için düşmemeliydi... Düşerse daha da unutulmaz olurdu bu an.
Sonunda kuruma geldiğimde hızla toplantı odasına yöneldim. Orada olacaklarını düşünüyordum. Öyleydi.
Duvarın yanına bir minder üstünde oturmuş, üstü yırtık pırtık ve kirler içindeki kıza baktım. Saçlarının rengi topraklardan görünmüyordu dahi.Girmemle gözlerini bana yöneltti. Gözündeki korku açıktı, ama cesareti de dikliğinden ve bakışlarından belliydi. Bu korku sanki içgüdüseldi yalnızca... Alışmışlık vardı bakışlarında.
Ama bunun yakalanma telaşı mı yoksa gerçek bir korku mu olduğunu nereden bilebilirdik? Ya da tamamen rol yapıp yapmadığını...
Uğur yanına çömelmiş ve artık sabrı taşmış gibi bir şeyler öğrenmeye çalışıyordu. Kızsa anlamıyor gibiydi. Beni görünce hemen ayağa kalktı Uğur.
"Kaç saattir uğraşıyoruz biz bunun başında?" diye sordu arkasındakilere.
Engin bir şeyler arıyor gibiydi, bir yol... Deniz'in yüzündeki hafif acıma duygusu kendini belli ediyordu.
"Ne öğrendiniz şimdiye kadar?"
"Hiçbir şey denilebilir!" diye patladı Uğur.
Engin'se daha net bir cevap verdi.
"İsmini kendisi dahi bilmiyor... Tek bir bilgi... Takma ad olarak kullandıklarını düşündüğümüz 'Night' var... Ve dakikalardır bir şeyler anlatıyor, yardım istemeye çalışıyor gibi ama neyden korktuğunu bilmiyoruz... Önlemler alındı ama ne dediğini öğrenmemiz gerek."
Uyuşmuş beynimde ufak bir ışık yandığında hemen oradan çıkmak için kapıya geri yöneldim.
"Nereye?"
Engin'i cevapladım.
"Ali buraya gelse iyi olacak... Ne kadar onun bunu yapmasını istemek bencillik de olsa... Daha fazla kişiye zarar gelebilir."
Ali kurumda büyüyen, şimdi lise çağlarında bir çocuktu. Kızın aksanına bakılırsa Ali onun ne dediğini anlayabilirdi belki de...
"Biz bunu daha önce niye düşünemedik? Kızı kendi kendimize anlamaya çalışmak zaman kaybıydı. Hemen arayalım onu."
Hızla çıktım ve hızlı adımlarla odama vardım ve telefonu çevirdim.
Zeynep'ten
Tırnaklarım kemirilmekten incelmeye başladığında bir işe yaramadığını ancak fark edebildim.
Aynı bir sağa bir sola dönmemin işe yaramadığını bir saat sonra fark etmem gibi...Yatağımda oturmuş can sıkıntısıyla oflayıp puflayıpduruyordum. Televizyon zapladım, koskoca bir meyve tabağı hazırladım, odamdaki camları sildim, milyonlarca kez kızları aramayı düşünüp bıraktım...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SOLUK
Teen FictionSavaşa maruz kalan çocukları korumak için canını dişine takarak çalışan insanlar... Antropoloji bölümü yüksek lisansı için makale yazarken tam da bu insanların arasına düşen bir kız... Ve soluk soluğa bırakan bir aşk hikayesi... Sadece aşkın değil;...