Zeynep'ten
Hâlâ inanamadığım için ellerim ağzımdaydı. Sonunda ağlamayı bırakmıştım ama gözümün uçurumunda bir damla yaş yine yerini almıştı. Resûl gülerek bakıyordu gözlerimin içine.
"Hastanelere son zamanlarda hep aynı korkuyla girip fazla mutlu çıkıyorum. Ve bu mutlulukların hepsinde iyi ki sen varsın..." diyerek yanağımı okşadığında hafifçe dönerek yanağımdaki elini ellerim içine alarak öptüm. Ama o an bir anda aklıma gelen soruyla doktora dönmem bir oldu.
"Bir dakika. Şimdi, ben daha yeni ölümcül bir hastalık atlattım. Bu... Bu bebeği herhangi bir şekilde etkiler mi?"
Doktorun düşünceli görünmesiyle içimi bir korku sarmıştı ki Resûl'ün elini elimde hissettim. Güven vermek ister gibi baktı bana ama ben telaşlıydım.
"Hastalığınız konusunda bilgi edinmem gerekir bunun için. Kesin konuşamam. Doktorunuz..?"
"Şu an Türkiye'de değil ama hemen arayayım mı?"
"Tabii... Siz arayın bir, ama benim bir hastamla ilgilenmem gerek. Siz doktorunuzla konuştuktan sonra isterseniz bana yeniden dönüş yapın."
"Tamam." diyerek başımı salladım ve telaşla Resûl'e baktıktan sonra içimdeki korku beni daha çok kemirmeye başladı. Elim içgüdüsel bir şekilde karnıma giderken korkuyla baktım miniğimize. Ki her ne kadar bana güven vermek istese de Resûl'ün de oldukça korktuğunun farkındaydım. Hemen Yunus'u aradım. Birkaç çalıştan sonra açtı.
+Alo Zeynep?
-Alo Yunus!
Sesimin biraz titrek çıktığının farkındaydım. Ben... Ben çocuklar konusunda çok hassastım.
+Zeynep, bir sıkıntı mı var?
-Ya aslında bilmiyorum. Şimdi ben sana tek seferde durumu anlatacağım.
Duraklayarak elimin altındaki karnıma baktım.
+Dinliyorum.
-Yunus şimdi şöyle ki... Ben, hamileymişim. Yani hamileyim.
+Ne? Yani Zeynep çok sevindim tabii ama bebeğe çok özen göstermeniz gerek bu dönemde. Yani çok riskli, doktorunuza bu durumu anlattınız mı?
Gözümdeki yaşlar titremeye başlarken Resûl'e baktım ve konuşmamızı anlamış olacak ki yüzünde acı bir hüzün ifadesi oluşmuştu.
-Ben de bu yüzden aramıştım işte seni, derken boğazımda bir hıçkırık için kapının açıldığını hissetmiştim.
-Biz de şüphelendik bebeğe bir şey olmasından. Yani... Bebeğe bir şey mi olacak Yunus?
Ve minik bir hıçkırıkla gözümden yaşın akması bir oldu.
+Zeynep, bak bu durumda senin psikolojin çok önemli. Doktorunla ben konuşayım, sana ve bebeğine zaten gerekli özeni o gösterecektir. Ama tabii size de düşen şeyler olacaktır bu durumda. Ama sen kendini sakın üzmüyorsun, tamam mı? Sakın...
-Tamam Yunus...
Bunu dediğimde gözlerimdeki yaşları silerek güçlü durmaya çalıştım. Bebeğim benim üzüldüğümü hissederdi değil mi? O üzülürse ben...
Gözüm yeniden dolarken hemen kendimi toparlayarak Yunus'a döndüm.
-Teşekkür ederim. Biz birazdan doktorla ararız seni.
+Tamam. Üzme bak kendini.
-Tamam...
Telefonu kapattığımda Resûl yanıma oturdu hemen ve ellerimi tutarak gözlerimin içine baktı korkuyla.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SOLUK
Teen FictionSavaşa maruz kalan çocukları korumak için canını dişine takarak çalışan insanlar... Antropoloji bölümü yüksek lisansı için makale yazarken tam da bu insanların arasına düşen bir kız... Ve soluk soluğa bırakan bir aşk hikayesi... Sadece aşkın değil;...