Dondurmacıya geldiğimde o bir masada oturmuş etrafı inceliyordu. Kenarda durdum ve telefonumu çıkarttım cebimden. İnstagrama girerek ona mesaj attım.
seatired: Geldim.
Masada duran telefonunu anında eline aldı ve mesajı okuduktan sonra başını kaldırarak kapıya yakın yerleri inceledi. Durduğum yerden bir adım ileri çıktım. Göz göze geldik. Ayağa kalktığında ben de yanına doğru ilerlemeye başladım.
"Selam." diye mırıldandım. Gülümsedi ve başını salladı. Masaya oturduk. Boş boş birbirimize bakmaya başladık. "Mesaj atarken çok rahattın, şimdi ne oldu?"
"Şaşkınım sadece." dediğinde güldüm. "Yarın bulacaktın, bu hız ne?" Omuz silktim. "Hadi ama! Sadece ikinci adımla beni bu kadar hızlı bulman çok zor."
"İşin içerisine bir miktar hile karıştırmış olabilirim." Anlat dercesine baktı. "Kızlardan yardım aldım. Ne kadar şanslıysam Ezgi'nin eski sevgilisi sizin sınıftaymış, hatta arkadaşınmış." Güldü.
"İyi ki benim arkadaşımmış." Gülümsedim. O sırada garson kız geldi ve önümüze iki kase bıraktı. Önümdeki kase tamamen çikolata ve kara dutlu dondurmayla doluydu. "Senin hakkında bir şeyler bildiğimi söylemiştim." Bakışlarımı dondurmadan çekerek ona baktım.
"Sanırım ben de senin hakkında bir şeyler öğrenebilirim artık?" Muzipçe baktı. "Ne?"
"Benim hakkımda bir şeyler öğrenmek istemenden birlikte takılacağımızı mı çıkartmalıyım?" Başımı salladım. "Gönder gelsin o zaman."
"Yankı ismini mi kullanmalıyım yoksa Emre'yi mi?"
***
Yankı'yı koymuyorum. Bir sonraki bölümde fotoğraf atacaklar beraber :))))