"Oğuz!" İçeriye seslenirken merdivenlerden elimdeki valizi indirmeye çalışıyordum. O da valizini çekerek merdivenin altına geldi. "Sen dün kiminle buluştun?"
"Şimdi mi düşünüyorsun bunu?" dedi gülerek. Omuz silktim. Dün akşam eve geldiğimizde konuşacaktık fakat çok yorgun olduğunu söyleyerek odasına kaçmıştı. Ben de zorlamamıştım. "Yarenle." dedikten sonra odasına geri döndü.
"Ne?" Valizi merdivenin son basamağına bıraktım ve hızla peşine takıldım. "Yaren mi? Hani şu geçen pikniğe gittiğimiz, Yankı'nın arkadaşı olan." Başını salladı ve yatağın üzerindeki tişörtünü aldı. "Ne yaptınız?"
"Ben sana Yankıyla ne yaptığını soruyor muyum?" dedi. Omuz silkerek yatağa oturdum. "Oturduk, konuştuk öyle." Bir an duraksadı ve bana döndü. "Ne konuştuğumuzu anlatmayacağım, sorma."
"Aman be! Seninle konuşulmuyor." Yataktan kalktım. Kapıya doğru ilerlerken kolumdan yakalayıp durdurdu. "Ne var?" Sinirli gözükmeye çalışarak ona döndüm fakat kendimi tutamadım ve güldüm.
"Trip atıyor musun diye kontrol etmek istedim." Sırıtarak kolumu bıraktı. "Hazırsan çıkalım." Başımı salladım. Odadan çıktık ve evi son kez kontrol ettik.
***
Yarım saat içerisinde otogara gelmiştik. Otobüs yirmi dakika içerisinde kalkacaktı. Bir yere oturduk ve beklemeye başladık. Telefonumu çıkarttığımda mesaj geldiğini gördüm.
Yankı: Neredesin?
Deniz: Otogarda.
Yankı: Neresinde?
Deniz: İçeri gir, anında görürsün.
Başka mesaj atmayacağını fark ettiğimde telefonu kapattım ve etrafımı incelemeye başladım. Tam o sırada Yankı, Yaren, Merve ve Koray içeri girdi. Oğuz'u dürterek dikkatini çektim ve ayağını kalktım.
"Veda etmeden nereye gidiyorsunuz?" diye sordu Merve bana sarılırken. Aynı şekilde ona karşılık verdim. "Altı günlük arkadaş olmamız hiçbir şeyi değiştirmez." Gülümsedim.
"Sabah erken saatte olduğu için söylemedik." dediğimde bana sert olmasını umduğunu düşündüğüm bir bakış attı fakat hiç de sert değildi.
"Erken kalkınca ölmüyoruz." Koray'a gülümsedim. Elini uzattığında umursamadan sarıldım. O da bozuntuya vermeden sarıldı. "Görüşürüz."
"Görüşürüz." Geri çekildi ve Oğuz'a yöneldi. Yaren üzerime atlar gibi sarıldığında geriye doğru sendeledim. "Sakin." dedim gülerek.
"Sana çok alışmıştım." dedi. Sesi titrek çıkıyordu. Geri çekildiğinde gözlerinin de dolu olduğunu fark ettim. "Neden bu kadar çabuk gidiyorsun ki?" Şaşkınlıkla ona baktım. Birazdan ağlayacak gibiydi.
"Yaren, iyi misin?" Gözlerini sildi ve başını salladı. "Gören de birkaç saat sonra öleceğim zannedecek. Eve gidiyorum alt tarafı. Telefonla görüşürüz."
"Ne ölmesi?" Sesi iyice çatallaştığında kaşlarımı çattım. Bu duygusallık fazla değil miydi ya? "Konuşacağız sürekli. Bana cevap yazmazsan evine gelir boğarım seni." Ellerimi kaldırarak bir adım geri çekildim.
"Tamam abla." Diğerleri gülerken Yaren bir kere daha sarıldı ve geri çekilerek Oğuz'a ilerledi. Sırıtarak ikisine bakarken belimde hissettiğim elle yanıma döndüm.
"Biraz örnek al Yaren'i. İki günde ne hâle geldiler." Yankı'ya gülerek Oğuz ve Yaren'e döndüm. Yaren, Oğuz'a sarıldı. Oğuz eğilip kulağına bir şeyler fısıldadı ve geri çekilip birbirilerine baktılar. "Ben bir aydan fazla süredir seninle konuşuyorum bir kere sarılmadın bana." Sitem eder gibi fısıldadı. "Ha unutmuşum bir an, dün teşekkür öpücüğü vermiştin."
"Hatırlatma şunu." diye mırıldandım. Bana döndüğünü hissettiğimde göz ucuyla baktım. "Seninle vedalaşmayacağım, birkaç güne dibimde bitersin sen." Birkaç adım ondan uzaklaştım.
"Şuraya gelsene bir sen." diyerek elimi yakaladı ve diğerlerinden uzak bir köşeye götürdü. Elimi bıraktığı gibi kollarını belime doladı ve beni kendine çekti. Kollarımı ona sarmadığımı fark ettiğinde bir elini çekerek kollarımı kaldırdı ve omzundan sarkıttı. "Seninle gelmemek için kendimi zor tutuyorum."
"Yarın seni görürsem döverim." Güldü. Kollarının el verdiği ölçüde geri çekilerek yüzüne baktım. "Bana bak gelirsen trip yer, geldiğine pişman olursun."
"Bir şartla gelmem." Kaşlarımı kaldırarak söylemesini bekledim. "Küçük bir öpücük." Yüzündeki sırıtışa gözlerimi devirerek baktım. Bir şeyden faydalanmasa olmuyor sanki. "Yoksa yarın gelir kapında yatarım."
"Kapıda yattığınla kalırsın." diye mırıldandım fakat bu dediğime ben bile inanmamıştım. Vicdanım en fazla bir saat izin verirdi bana. "Gelmeyeceksin."
"Deniz, otobüs kalkacak birazdan, hadi!" Oğuz'un sesini duyduğumda başımı oraya çevirdim. Bizi çok rahat görebileceği bir yerde olmadığımızı fark ettiğimde rahatladım. "Ben valizleri götürüyorum, gelirsin." dedi ve gitti.
"Hadi." diye mırıldandı Yankı. Ona geri döndüğümde gözlerini gözlerime sabitledi. Gözlerimi kapattım ve derin bir nefes aldım. Gözlerimi açtığımda dudaklarıma bakıyordu. Yavaş yavaş yaklaştım ve dudaklarımı onun dudaklarına bastırdım. Anında geri çekilerek kollarından sıyrıldım ve hızlı adımlarla çıkışa ilerledim. "Sana da görüşürüz!"
***
Şunu yazana kadar canım çıktı pfispdüspdis ama oldu sonunda. Yarın bölüm atamayacağım çünkü vişne toplamaya gidiyorum. Ondan sonra pestilim çıkacağı ve orada internet olmadığı için atamam ama bu gece yazabilirsem bir tane daha atarım.