"Deniz, kapıyı açar mısın?" Bacaklarımı kendime çekerek sırtımı kapıya yasladım. On dakikadır tuvaletteydim ve yaklaşık altı dakika önce Yankı kapıya dayanmıştı. "Güzelim, hadi. Utandırmayacağım seni. Uzaktan uzaktan konuşuruz."
"Yankı gider misin? Utançtan ölmek istiyorum." Kapının arkasında güldüğünü duyduğumda kapıyı açıp onu izlemek istedim. Ama kendimi frenledim. Eğer kapıyı açarsam daha kaçacak yerim kalmazdı.
"Utançtan ölmeyi boş ver, biz bir konuşalım. Sonra ne yapıyorsan devam edersin." dedi. Hiç ses vermedim. "Kapıyı aç, hadi." Derin bir nefes aldım. Ben ne yapıyordum sahiden? Neden bu kadar kaçıyordum?
Ayağa kalktım ve kilidi açtım. Kilidin tık sesinden hemen sonra benim kapıyı açmamı beklemeden o açtı. Göz göze geldiğimizde hiç beklemeden ona sarıldım. O da karşılık verdi. Sessizce orada dikilmeye başladık.
"Sen neden o kadar kaçtın ki?" diye sordu gülerek. Omuz silktim. "Gerçekten merak ediyorum sebebini." Geri çekilerek gözlerine baktım.
"Keşke ben de bilsem." dedim gülerek. Bir süre yüzüme baktıktan sonra tekrar beni kendine çekti.
"Seni seviyorum." diye mırıldandı. Kollarımı daha da sıkılaştırdım.
"Seni seviyorum ve bu sefer kaçmayacağım."
***
Sonunda üwlfüdpgüşfgp bugün attığım dördüncü bölümle size veda ediyorum. Sanırım bundan sonraki bölümü final yapacağım çünkü daha fazla yazarsam saçmalayacak gibi hissediyorum. Final bölümü yarın gelecek daha yazacak güç kalmadı bende. Ben gidip uyuyacağım. İyi geceler hepinize.