10 ay sonra
"Yankı artık eve gidebilir miyiz? Daha hazırlanmadım ben." Elindeki milkshake bardağını salladığında gözlerimi devirerek arkama yaslandım. "Arabada da içersin."
"Arabada yoldan başka bir şeyle mi ilgileneyim? Olmaz!" Bir kere daha gözlerimi devirdim. Neden ya neden? Neden bunula uğraşıyordum?
"Ben sana içiririm hadi!" Kaşlarını kaldırarak bana baktı. "Ya gidelim, sonra seni bekletirim görürsün!" Başını sallayarak ayağa kalktı ve elimi tutarak beni de kaldırdı. Bizim kalkmamızla bizimle oturmayı kabul etmeyerek ilerideki masaya oturan Elif de kalktı. Neden bizimle geldiği hakkında da hiçbir fikrim yoktu ama olsun.
Yürüyen merdivenlerle alışveriş merkezinin otoparkına indik. Arabaya bindiğimizde Yankı elindeki bardağı bana verdi ve arabayı çalıştırdı. Bir yandan kendimkini içerken diğer yandan arada onun bardağını uzatarak içmesini sağlıyordum. Bu seviyeye ne zaman gelmiştik hiçbir fikrim yoktu.
"Deniz." Emniyet kemerinin el verdiği ölçüde Elif'e döndüm. "Hande evin boş olduğunu, onlarda hazırlanabileceğimizi söylüyor." Başımı sallayarak Yankı'ya döndüm.
"O zaman siz elbiselerinizi aldıktan sonra bırakayım."
***
"Deniz maşayı boynuma çarpıyorsun!" diyerek ileri atılan Ezgi'ye gözlerimi devirerek baktım. Maşanın boynuna değmesi imkansızdı çünkü boynunda iki kat havlu vardı. "Ya dikkat etsene bir!"
"Ezgi, bana güvenmiyorsan boynundaki havlulara güven ya! Yanmayacaksın dedim sana!" Oflayarak arkasına yaslandı işime devam etmem için.
"Deniz çabuk ol da senin makyajını yapayım." Hande'ye başımı salladıktan sonra son kalan tutamları da hallettim. "Ezgi kalk Deniz'in makyajını yapayım."
"İlk önce üzerimi giyinseydim?" Elindeki kırmızı elbiseyi elime tutuşturdu ve beni ittirdi. Banyoya giderek üzerimdekilerden kurtuldum ve elbisemi giyindim. Kızların yanına döndüğümde Hande beni oturttu ve makyaj yapmaya başladı. "Çok da bir şey yapma, azıcık renk versen yeter."
Ve yarım saatin sonunda tüm çabalarımız sonuç vermiş, hepimiz hazırdık. Bugün mezuniyet balosu vardı. Kep atma törenini okulun konferans salonunda yapmıştık ama baloyu ayrı olarak yapmak isteyince okul bizi kırmamış ve okulun bahçesinde güzel bir şeyler hazırlamıştı.
Yatağa oturarak telefonumu açtım ve mesajlara girdim. Yankı'ya haber vereceğimi söylemiştim. Yoksa gelecek ve kapıda boş boş bekleyecekti.
Deniz: Ben hazırım.
Yankı: Geliyorum.
"Gürkan gelmiş, ben çıkıyorum." Ezgi hepimize el salladı ve ayakkabılarını alarak çıktı. Onun ardından Yağız gelmiş ve Elif'i almıştı. Hande en son evden çıkarak kapıyı kilitleyeceği için Melih'in yavaş gelmesini istemişti.
Biz Handeyle oturmuş saçma muhabbetlere girmişken evin kapısı çaldı. Birlikte odadan çıkıp kapıya ilerledik. Hande delikten baktıktan sonra kapıyı açtı. Yankı gelmişti.
"Sen bekle, ben ayakkabılarımı alıp geliyorum." Hızla Hande'nin odasına dönüp eşyalarımı aldım ve kapıya geldim. "Hande, Melih'in gelmesini beklememizi ister misin?"
"Fena olmaz aslında." Gülümseyerek başımı salladım. Elimdekileri kapının kenarına indirdim. "Yankı, sen de içeri girsene. Kapıda kalma." Ayakkabılarını çıkarttı ve içeri girdi. Hande içeri ilerlerken ben kapıyı kapattım. O sırada Yankı bana arkadan sarıldı. Çenesini omzuma yaslayarak kapının yanındaki aynaya çevirdi bizi.