seatired: Kaçırıldım (:
438 beğenme, 273 yorum
mertinizm: Beni görmen için daha ne yapmam gerekiyor -- kızı!
deringoktepe: Oha! Sevgili mi bunlar?
searapyorgun: Kızım o kim? Kolu niye omzunda?
seatired: @serapyorgun arkadaşım anne.
ezgggiussslu: Deniz, grup!
xsedaxan: Sevgili misiniz @yemre.bozok
yemre.bozok: @xsedaxan :)
Ağaca yaslanmış yorumları okurken önümde oturan Yankı telefonu elimden çekti. Başımı kaldırarak ne yaptığına baktığımda birilerini engellediğini fark ettim.
"Ya ne yapıyorsun?" Uzanıp telefonu alacağım sırada ayağa kalktı ve işine devam etti. "Yankı, versene şunu!" Ben de ardından ayağa kalktığımda benden uzaklaşmaya başladı.
Bir süre kovaladıktan sonra alamayacağımı fark ederek ağacın altına geri oturdum. Engelenenler bölümünü açtığımda elbet kimi engellediğini görecektim. İstediğimi listeden çıkartırdım.
Bir süre benden uzakta telefonla uğraştı. Sonra işi bitmiş olacak ki geri geldi ve telefonu uzattı. Elinden alıp yanıma indirdim. Yanında yapacak kadar salak değildim.
"Bence artık bana instagram şifreni vermelisin." Kucağımdaki ellerimle oynamayı bırakarak ona döndüm. Kendi çapında tatlı bakmaya çalışıyordu. Aslında başarıyordu da.
"Hayır." Her ne kadar tatlı gözükse de tav olamazdım. Ona şifreyi vermem hesabın bir anda kaybolması ile sonuçlanabilirdi. "Böyle iyiyim." Surat astı.
Bir süre sessizce manzarayı izledik. Şu anda Tekirdağ'ın dağ yolunun üzerindeki Uçmakdere Piknik Alanı'ndaydık. İlk başta gelmek istemediğim için Oğuzla konuşmuş ve onu ikna etmişti. Herkesle birlikte gelmiştik ama sonra onlar yamaç paraşütü yapmak istediklerini söyleyerek gitmişlerdi. Ben yükseklik korkumdan dolayı gitmemiştim. Yankı ise benimle kalmak için gitmemişti.
"Sıkıldım." diye mırıldandım. Bakışlarını manzaradan çekerek bana çevirdi. "Yapacak bir şeyler yok mu?" Bilmem dercesine dudak büktü. İlerideki masada kızların getirdiği piknik sepeti duruyordu. Kimse olmadığı için onu orada bırakıp buraya gelmiştik. "Kızlar bir şeyler getirmiş midir?"
"Kızlar değil de Koray getirmiş olabilir." Ayağa kalktı ve elini uzattı. Elinden destek alarak ben de ayağa kalktım. Elimi çekmek istediğimde bırakmadı ve yürümeye devam etti.
"Yankı, elimi alabilir miyim?" Başını iki yana salladı ve güldü. "Hava 40 derece, eriyeceğim ve sen elimi tutuyorsun."
"Sen üzerindeki şala anlat o 40 dereceyi." dedi. Gözlerimi devirdim. Hava 40 derece olabilirdi ama kesinlikle burada değildi. Nasıl oluyordu bilmiyorum ama aynı ile bağlı olmasına rağmen evin olduğu yerde sıcaktan nefes alamıyorken burada çok fazla rüzgar esiyordu.
Masaya geldiğimizde elimi serbest bıraktı ve Koray'ın çantasını kurcalamaya başladı. Ben de terleyen elimi üzerime sürerek kurutmaya çalıştım. Neden bu kadar terlemişti?
"Hiçbir şey yok." dedi çantayı kapatırken. Omuz silktim ve masaya oturdum. Yapacak hiçbir şey yoktu. Diğerleri gideli bir saat olmuş olmasına rağmen yoktu. Ne zaman gelecekleri de muammaydı. "Gel gölgeye geçelim." Kalkıp geldiğimiz yere geri döndük.
"Ben demiştim gelmeyelim diye." Omuz silkti. Bu sefer karşıma oturmak yerine yanıma oturdu. Kolunu omzuma atıp beni kendine çekti. "Yankı, biz sevgili değiliz farkındasın değil mi?" Başını salladı. "Öyle davransana o zaman!"
"Sevgili olmamız için önce beni sevmen gerek ve ben o zamana kadar senden uzak mı duracağım?" Başımı salladım. "Olmaz!" dedi ve inat yaparcasına daha da kendine çekti.
"Bana bak çocuk, annemi salarım başına!" Güldü. "Sonra gelir yorumlarını işgal eder." Geri çekildi ve ciddi miyim diye yüzüme baktı. Kendimi tutamadım ve gülmeye başladım. "Keşke tehdit edecek başka bir şey olsaydı." Tam bir şey diyeceği sırada Eslem'in arabası alana girdi. Yankı'dan uzaklaşarak ayağa kalktım.
Arabayı masanın yakınlarına park ettiler ve sırayla indiler arabadan. Yanlarına vardığımda Oğuz beni yanına çekti ve kolunu omzuma attı. Yankı'ya ters ters baktı. Yankıyla buluştuğum gün eve döndüğümde Oğuz'a söylemiştim. Diğerleri biliyor muydu bilmediğim için ise onların yanında Emre diye sesleniyordum.
"Ne yaptınız bizsiz?" diye sordu. Omuz silktim ve masaya oturdum. O da yanıma oturdu.
"Oturduk öyle. Sıkıldık falan." Bir kere daha ters bir bakış attıktan sonra bana geri döndü. "Siz ne yaptınız? Fotoğraf falan çektiniz mi?" Güldü ve cebinden telefonunu çıkarttı. Fotoğrafları açtı.
Bir süre inceledikten sonra kızlar sofrayı kurmaya başlayınca ben de yardım için kalktım. Oğuz Koray'ın yanına gitti ve mangalı yakmasına yardımcı oldu.
Eslem ve Merve salata hazırlamak için boş olan masalardan birine geçmişti. Yaren fotoğraf çekmek için yanımızdan çoktan ayrılmıştı. Seda ise elime bir örtü tutuşturdu ve Koray'a pişireceği şeyleri götürmeye başladı.
Elimdeki örtüyü masaya sermek için çabalarken Yankı bana gülmekle yetindi. Ona sinirli bir bakış attıktan sonra örtünün bana yakın olan kısmını serdim ve üzerine sepetten çıkarttığım tabakları koydum. Diğer ucundan tutup onu da masanın diğer ucuna götürdüm. Koyacak bir şey bulamadığımda Yankı'ya döndüm.
"Tutsana şurayı iki dakika." Kaşlarını kaldırdı ve başını iki yana salladı. "Yankı, tutsana şurayı!" Bir anda sessizlik oldu ve kızlar bana doğru döndü. Ben daha demin ne demiştim?
***
Küfretmek isteyip küfredemeyen Mert benim ruh eşim ofidpfdofşdofş
Bölüm de bir miktar geç kaldı çünkü dün eve girmedim bugün de anca girdim. Bölümü yazdığıma göre gidip ders çalışabilirim :'(