"Oğuz, ben çıkıyorum." diye seslendim. Oğuz odasından çıkarak yanıma geldi. Üzerini giyinmiş saçlarını yapmıştı. "Sen nereye?" Ayakkabılarını aldı ve dışarı çıktı.
"Eve geldiğimizde konuşuruz." dedi ve hızla merdivenlerden inmeye başladı. Arkasından bir süre baktıktan sonra anahtarı alıp kapıyı kilitledim. Çantama attım ve merdivenleri inmeye başladım.
Apartmandan çıktığımda Yankı beni bekliyordu. Geldiğimi gördüğünde oturduğu yerden kalktı ve yanıma gelip sarıldı. İtiraz edecek gibi olsam da kendimi tuttum ve karşılık verdim.
"Döversin diye düşünmüştüm." dedi geri çekilirken. Gülerek başımı iki yana salladım. Tamam, kızıyordum falan ama alışmıştım. Bunu her ne kadar ona söylemesem de fark ettiğini düşünüyordum. "Gidelim mi?" Başımı salladım. Yürümeye başladık.
Yaklaşık yarım saat yürüdükten sonra bir lunaparka geldik. Ben etrafı incelerken bilet almak için küçük kulübeye ilerledi. Kenara çekilerek onu bekledim.
"İlk neye binmek istersin?" Etrafımı inceledim. Hız treni, dönme dolap, balerin, salıncak... "Hepsine bineriz, sakin." diye dalga geçti. Omuz silkerek son bir kez göz gezdirdim.
"Balerine binelim." dediğimde elimi tuttu ve beni kalabalığın içerisine sürükledi. "Sen çok alıştın şu el tutma işine." dediğimde arkasını dönerek güldü.
"İlerinin provası." Gözlerimi devirdim. O ise beni umursamadan sıraya girdi ve beni de dibine çekti.
"Beni bir salsana ya!" diyerek geri çekilmeye çalıştım. Omzumdaki kolunu daha sıkı sardı. "Bıraksana ya, çok sıcak!" Hiçbir şey demediğinde başımı ona çevirdim. O da bana döndüğünde fazla yakın olduk. Kısa bir süre gözlerine bakakaldım.
"Şu an seni öpmeyi o kadar çok istiyorum ki."
***
İyi bir yazar olarak bu bölümü burada bitireceğim ıfşdofşdpfğdo Bundan sonra yazabilirsem bir-iki tane daha atacağım. Bir de şu anda içimde dolaşan vicdan azabını engellemek için test çözeceğim. Kendinizie iyi bakın.