"Ne demek dönme dolaba binmeyeceğim?" Omuz silkerek oturduğum yere iyice yayıldım. "Biz klişe yaşayamayacak mıyız?" Başımı iki yana salladım. "Hadi biniyoruz, kalk."
"Yüksekten korktuğumu biliyorsun, zorlama." Oflayarak karşıma oturdu. "Başka bir şeylere binelim ama dönme dolap olmaz."
"Kamikaze daha yükseğe çıkıyor ama ona biniyorsun." diye homurdandı. Yani, doğruydu ama kamikazede ne kadar yüksekte olduğumu fark etmiyordum. Dönme dolap yavaş dönüyordu ve insanlar binerken yavaş yavaş yükselip duruyordu.
"Aynı şey değil." dedim. "Çok klişe yaşamak istiyorsan çarpışan arabalara binelim." Bu sefer o başını iki yana salladı. "Salıncak? Balerin?"
"Bindik hepsine, dönme dolap kaldı bir tek." Ofladım. "Ben yanında olacağım, bana sarılırsın." dedi yüzüne çapkın bir gülüş yerleştirirken.
"Yankı, lütfen zorlama. Binmeyeceğim." Bir şey demedi ve etrafı izlemeye başladı. Ben de cebimden telefonumu çıkartıp Oğuz'dan mesaj olup olmadığını kontrol ettim.
"Kumsala inelim mi o zaman?" Başımı salladım. Ayağa kalktık ve lunaparktan çıktık. Yürümeye başladık. "Yüksekten niye bu kadar korkuyorsun?"
"Sekiz yaşındayken biz başka bir yerde oturuyorduk. Ev yedinci kattaydı. Annem bir gün cam silerken dışarı çıkmıştı ve ben de o yaparsa ben de yaparım demiştim. O salondayken ben kendi odama geçmiştim ve camı açıp dışarı çıkmıştım. Sonra dengemi kaybettim. Düşmek üzereyken yokluğumu fark edip beni kontrol etmeye gelen annem yakaladı beni. O an nasıl işlediyse içime yüksekten korkmaya başladım. Şu an üçüncü katta oturmama rağmen camdan bakarken zorlanıyorum." Gülümsedi ve kolunu omzuma koyarak beni kendine çekti. Bu sefer bir şey demedim.
"Deniz." Kumsala kadar olan sessizliğimizi Yankı bozdu. Bakışlarımı ona çevirdim. "Yarın seninle gelsem olur mu?"
"Tatilini yapacaksın, sonra döneceksin." dedim. Ofladı. "Eğer yarın benimle dönmeye kalkarsa seninle bir ay konuşmam."
"Sensiz ne yapacağım burada? Sıkılırım." Omuz silktim. O kadar arkadaşı vardı, onlarla vakit geçirirdi. Gezerdi. Güzelce tatilini yapacakken neden benimle dönmek istiyordu ki?
"Bulursun bir şeyler." Tam bir şey diyeceği sırada telefonum çaldı. Oğuz'un aradığını gördüğümde kapattım ve birazdan orada olacağımı belirten bir mesaj attıktan sonra ayağa kalktım. "Ben gidiyorum, görüşürüz."
"Ben bıraksaydım." diyerek ayağa kalktı. Bana sarılmak için uzandığında bir adım yaklaşıp ben de sarıldım. Geri çekildik. "Yarın seni uğurlamaya geleceğim."
"Yarın görüşürüz." dedim ve parmak ucumda yükselip yanağını öptüm. "Ve bugün için teşekkür ederim." Hiçbir şey demesine izin vermeden hızla yanından ayrıldım.
***
Sonunda üaşfğcofşdo
Artık mutlu mutlu gidip ders çalışabilirim. Ya da çalışmamak için kardeşimi gezmeye çıkarırım. Bilemedim ofidpfşspdis