NP: BIGBANG / Let's Not Fall In Love
"Ben en başından göze almıştım, pişman değilim."
Onunla birlikte yan yana uzanmış yıldızları izliyorduk. Hayatımla ilk defa birisiyle birlikte yıldızları izliyordum.
"Ailemin evindeyken çatı katındaydı odam, balkonum kocamandı. Ve ben yaz geceleri yere örtü serer orada uyurdum. Orada çok fazla ışık olmadığı için yıldızlar daha parlak görünürdü. Her zaman yıldızları izleyerek kapatırdım gözlerimi. Şimdi de sanki o zamanlara dönmüş gibi hissettim. Ama şimdi yanımda sen varsın, tek fark bu."
Benden yana doğru döndü. Bende ona bakabilmek için yan döndüm. Şimdi yıldızları izlemek yerine birbirimizi izliyorduk.
"Güzel bir çocukluk geçirmişsin galiba?"
"Güzelden ziyade normaldi."
"Nasıldı orada hayatın?" Bu konuda sesi meraklıydı.
"Monoton bir hayatım vardı hala öyle ama. Sokaklarda çocuk döverdim genel olarak" Dediğime kıkırdadı. "Ve orada her şey daha kısıtlıydı. Daima sporcu olup başka ülkelere gitmenin hayalini kurardım. Şimdi başka ülkeler o kadar çekici gelmiyor. Rahat, huzurlu hayatım olsun istiyorum."
"Büyüdükçe çok şeyden şeyden soğuyor insan. Bende dünyayı gezip öyle resim çizmeyi isterdim ama şimdi evimden dışarı çıkmak istemiyorum."
"Ama buraya gelmeyi seviyorsun?"
"Burası başka." Bunu içli içli söylemişti. Gözlerini anlık olarak gökyüzüne çevirmiş sonra yeniden bana dönmüştü.
*
Gece boyu birbirimize bakarak bir sürü konu hakkında konuştuk. En son basketbol hakkında konuşurken sızmak üzereydim ama bana anlatmaya devam ediyordu. Sonra aniden konuyu değiştirip tam uyuyacakken bambaşka bir soru sordu.
"Ben senin hakkında neler düşündüğümü anlattım. Peki sen benim hakkımda ne düşünüyorsun?" Cidden bu adamda zamanlama diye kavram yoktu burada neredeyse uyuyacaktım sorduğu soruya bakın. Önce sesimi çıkarmadım çünkü ne diyeceğim hakkında fikrim yoktu. Ya söylediklerim yanlış anlaşılırsa?
"Hadi, Baek söyle lütfen." Israrları üzerine yattığım yerden doğrulup oturur hale geldim. Vakit ilerledikçe güneşin doğuşu yaklaşıyordu. O arkamda uzanırken onun hakkında düşüncelerim zihnimin içinde dolaşıp duruyordu. En normal olabilecekleri içinden seçip konuşmaya başladım.
"Birlikte aynı evde yaşamaya başladıktan sonra senin sessiz, pek eğlenceli değil, sözünde durmayan biri olduğunu düşünmüştüm. Biraz da bencildin bana kalırsa. Ama yavaş yavaş yakınlaştığımız da hala sessiz olduğunu düşünmeye devam ettim." Kıkırdadım. O da güldü.
"Sonraları aslında gayette eğlenceli olduğunu fark ettim. Sadece yanında birilerinin olması gerekiyor ve Tanrı da eğlen diye Byun Baekhyun'u yolladı sana." Hala içimde saklı kalmasını istediğim duyguları en iyi bu şekilde saklayabilirdim, dalgaya vurarak.
"Ve bencil birisi değilsin, baban için yaptıklarından sonra asla bencil olamazsın. Geride insanları bırakmak istemiyorsun onlar sana ne yapmış olursa olsun bu da kötü biri olmadığı gösterir. Sen kendini fanusun içinde saklayan bir adamsın. Fanusun dışında soğuk, duvarları yıkılmaz görünüyorsun ama kafanı fanustan içeri uzattığında o soğukluğun hiç var olmadığı o duvarların sadece yanılsamadan ibaret olduğunu görüyorsun. Ben sende bunları gördüm. Daha yeni tanışıyoruz o yüzden giderek senin hakkında daha fazla şey öğreneceğim o zaman yeniden konuşalım." Yeniden konuşacağımız o gün gelecek miydi? Geleceğine inanmak istiyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ŞAFAK VAKTİ / chanbaek
Fanfiction"Atlamamız lazım denizin sonunda buluşabilmek için. Bütün yaşananları aşabilmek için. Birlikte."