NP: Chanyeol / Listen to the Letter
EXO-CBX / Cry
"Ben bu yıldızları almak istiyorum. Onları senin iki eline vermek istiyorum."*
Chanyeol'un ağzından
Baekhyun için her şeyin ne kadar zor olduğunu giderek daha iyi anlıyorum. Arkadaşlarıyla birlikte çekildiği fotoğraf karesini gördüğünde kanı çekilmiş hala gelmişti. Hayatından çıkardığı insanları uzun zaman sonra fotoğrafın içinde görmek garip hissettirmiş olmalıydı. Çünkü giden anıların artık geri gelemeyeceğinin kanıtıydı bu. Çünkü bir kere hayatınızdan çıkardığınız insanları geri dönüşünün olması çok zordu. Zaten on binlerce düşünceyle baş edip, acaba hayatımdan çıkardığımda ne olur? diye düşünüp aldığınız kararlardı bunlar. Hiç bir zaman sevdiğiniz insansa karşınızdaki onu öyle kolayca hayatınızın kapısından dışarı çıkarmak kolay değildi. Önce zihniniz gibi sizin düşüncelerinizi karman çorman eden yerin engellerini aşmanız gerekiyordu. Onu anlayabiliyordum. O yüzden oda turuna sonra devam edelim diyerek birlikte balkona çıkıp oturduk. Balkona gayet büyük ve etrafı çiçeklerle kaplıydı. Her taraftan çiçek kokusu doluyordu burnuma. Ciğerlerime çektiğim bu koku rahatlayıp, huzur bulmama yardım ediyordu. Huzurlu olduğum zamanlarda kafamın içindeki ilham fazlasıyla yoğun oluyordu. Onu bir şekilde dışarı akıtmalıydım yoksa rahatsız edici noktaya gelebiliyordu. Eskiz defterimi açıp çizmeye başladım. Zihnimin içinde dönen tek bir isim vardı. O da yanımda oturup beni izleyen adamın ismiydi. İçimden beni neden bu kadar dikkatli incelediğini sormak gelse de kendimi çizdiğim resme odakladım. O ismin bana getirdiklerini, o ismin bana kattıklarını, o isminle birlikte neleri aşabileceğimizi düşünürken ortaya çıkan resim beni mutlu etmişti. Fakat bu resim üzerinden soracağım soruya ne cevap verecekti Baekhyun?
Bir süre sonra bana sorduğu soruları cevaplarken benim sorumun tam sırası olduğuna kanaat getirdim. Çizdiğim resmi ona açıklarken dehlizin içinde gibi hissediyorum. Onun cevabıyla girdiğim bu dehlizden dışarı çıkacağım ve ışığı göreceğim gibiyim. Işığın getirdiği mutluluk duygusunu tatmak istiyorum. Çünkü daha önce ışığın getirdiği mutluluk hissini tadamadım. Bana bunu şuan verecek insan karşımda oturuyordu.
"Birisi sensin biri ben. Dağ hayatlarımızın zorluğunu temsil ediyor. Farklı farklı şeyler yaşamış olsak da hissedilen aynı. İkimizde en tepe de zor kısımdayız. Ama yavaş yavaş aşağı indik. Şimdi de karşımıza deniz çıktı. O denizi aşmamız gerekiyor. Ama karşıya geçerek değil ben karşıya geçersem sen karşıya geçersen sadece yer değiştirmiş oluruz. O yüzden atamamız lazım denizin sonunda buluşabilmek için. Bütün yaşananları aşabilmek için. Birlikte."
Söylediğim cümlelere kendimde şaşırdım. Ben kelimelerle arası iyi olan bir adam değildim. Ben çizmeyi bilirim insanların beni çizdiklerime bakarak anlamasını isterim. Yaşamını çizdiğim resimlerin arasına sıkıştırdım daima. Bazen güneşin bazen insanın içine koydum kendimden parçaları. Dikkatli baktığınızda ve beni anladığınızda sıkıştırdığım parçalar ay gibi orta yerde parıldar daima. Sadece ruhumun içinde olan dalgalanmaların beni nereye sürüklediğini görmek olay ya da içinde yattığım kayığı ellerimle kendimi nereye götürdüğümü görmek. Karman çorman olabilirim ama Baekhyun beni anlıyordu. O çok iyi kullanamadığım kelimelerle, çizdiklerimle beni anlıyordu. O yüzden "Atlar mısın Baekhyun?" diye sorduğumda beklemeden, "Atlarım. Düşünmeden atlarım." Dedi. Cümlesini kurmak için nefeslenmek için beklemedi bile. Nefessiz kalacağını bilse bile bunu söylermiş gibiydi. Uzun zaman sonra, annemden sonra hayatıma böyle birisi girmişti. Benimle atlayacağını söyleyen birisi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ŞAFAK VAKTİ / chanbaek
Fanfic"Atlamamız lazım denizin sonunda buluşabilmek için. Bütün yaşananları aşabilmek için. Birlikte."