NP: 10cm / Help
Dönüşü olmayan yolda seninle ben ilerliyoruz.
Kiraz çiçekleri üzerimize düşerken mutlu değiliz.
Kiraz çiçekleri de neden mutsuz böyle?
Üzerimize düştüklerinde hissettiler mi bitmişliğimizi?
Tamamen hüzün kaplıyız.
Aramızda dağlar var. İkimizde aşağı inemiyoruz.
Ama hani demiştin ya; İkimizde en tepe de zor kısımdayız. Ama yavaş yavaş aşağı indik.
Aramızda denizler var. İkimizde atlayamıyoruz.
Ama hani demiştin ya; Atlamamız lazım denizin sonunda buluşabilmek için. Bütün yaşananları aşabilmek için. "
Tamamen birbirimizden kopmuşuz.
Ama hani demiştin ya; "Birlikte."
Şimdi söylenen o tüm sözler kara gökyüzüne karışıp gitti mi?
Sonsuzluğa ulaştı mı?
Cennetin bahçesine mi yoksa cehennemin kör kuyusuna mı düştüler?
Senle ben bittik mi?
Başlamadan?
Onca söz sanki bir rüya, kül olmak üzere olan kağıt parçası gibi miydi?
Yoksa yakılan ateşin gökyüzüne karışıp giden dumanı gibi mi?
Bilemiyorum, tek bildiğim yumruğumu sıkıp göğsümün ortasına vurduğum.
Çünkü oraya oturan dağları, denizleri, sözleri ancak böyle sindirebilirim.
Yoksa senin bana armağan ettiğin bu sevgiyi yok etmenin çaresi yok.
Yine de varlığım kaygan zeminin üstüne düşmüş olsa da,
kalbim on parmağın arasında sıkılıyor olsa da,
seni sevdiğim sürece içimden ılık nehir akacak.
Sana daima minnettar olacağım, karşıma çıktığın için.
*
Chanyeol'un ağzından
En son kimin beni sevdiğini düşünüyorum. Annem mi? Dedem ya da anneannem? Bu üç kişi dışında öyle sevgi görmedim pek. Sonra Baekhyun çıktığında karşıma bana değer veren birileri olduğunu görmüştüm. Ama beni koruyup kollamasının nedeninin iş yüzünden mi yoksa arkadaşça yaklaşımı mı yüzünden olduğunu anlamadım. Çünkü o her zaman cana yakındı. İnsanlarla çok çabuk samimi olacak birisiydi. Yani bana özel değil gibiydi. Bu düşüncelerimin zihnime nasıl yerleştiğini bilmiyorum ama beni çok meşgul ettiler. Gece boyunca uyuyamadım. Zaten Baekhyun'a olan sinirim uçup gitse de o Dae denilen herif hala deli ediyordu beni. Aslında onu dans etmek için olsun onunla gelmesi için olsun zorlamıştı. Gözümle görmüştüm fakat sarhoş Baekhyun bunları önemsemedi. Hayatından çıkardığı bir insana bir anda böyle yakın davranamazdı sarhoş olmasa, kaç gündür köşe bucak kaçıyordu. Ayıldığında pişman olmaması gereken şeyler yapmasını engellemek gelse de içimden yapamadım. Buna hakkın yok diyordu iç sesim. Gerçekten de yoktu. Ben kimdim? Onun arkadaşı? Sadece onun işi bir adam? Ya da öylesine unutacağı bir insan? Bunların cevabını istiyordum. Cevabı bilirsem ne yapmam gerektiğini de bilirdim. Onun kalbini kıracak olaylardan korurum. Bunu ona sormam gerekiyor. Üstümdeki pikeyi itekleyip ayağa kalktım. Neredeyse güneş doğacaktı. Büyük ihtimalle uyuyordu ama uyanıncaya kadar yanında beklerdim sonuçta uykum yoktu. Onun odasına girdiğim de göreceğim son şey boş yatak olurdu. Şuan sızmış olması gerekirken nereye girmişti. Banyonun kapısını tıklatsam da yoktu orada. Endişeyle aşağı koşturdum. Aralık bırakılmış kapıdan çıktığım da bahçede de yoktu. Ama demir kapı sonuna kadar açıktı. Ayaklarım hızla oraya ilerlerken duyduğum sesler duraksamamı sağladı. Bu Baekhyun'un sesiydi. Kapıdan çıkıp baktığımda kolunu sımsıkı tutan Dae'yi de fark ettim. İkisi de benim geldiğimi anlamamıştı. Baekhyun'u onun ellerinin arasında çekip almak istesem de karışmak istemedim. Zaten o siyah kuşağı olan kendini gayet de koruyabilecek biriydi. Demek ki bildiği vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ŞAFAK VAKTİ / chanbaek
Fanfic"Atlamamız lazım denizin sonunda buluşabilmek için. Bütün yaşananları aşabilmek için. Birlikte."