Uzun zamandan sonra sevdiği adamın kolları arasında onu uyurken izliyordu.Gülümsedi.
Can tüm yakışıklılığından uyurken bile ödün vermiyordu. Derya parmaklarını sakallarının üzerinde gezindirdi. Arina ne kadar çok babasına benziyordu.
Beyaz pürüzsüz teni, yumuşacık ipek gibi saçları, gözleri aynı babasınınkiler gibiydi.
Can'ı dikkatli bir şekilde izlerken aynı zamanda fısıltıyla "Can." diye seslendi. Ama Can hiç bir tepki vermedi.
Derya ofladı. Yalnız başına konuşmaktan sıkılmış gibiydi. "Hadi ama.. Uyan artık."
Can derin bir uykudaydı.
Can'ı uyandırmanın eğlenceli ama bir o kadar da tehlikeli yolunu biliyordu. Tehlikeliydi çünkü Can uykuya pek düşkündü.
Uyandırılmayı sevmiyordu.
Uzanıp Can'ın dudaklarına öpücük kondurdu. Daha sonra yanaklarına, sırayla gözlerine, sesli bir şekilde kulaklarına, boynuna.. Kıkırdıyordu.
Öpme işine keyifle o kadar dalmıştı ki Can'ın onu kendine çektiğini son anda fark etti.
"Yapma.. Uykum var. Hadi sen de uyu. Yorulmadın mı?"
Derya kaşlarını çatıp Can'a baktı. Can gözleri kapalı bir şekilde gülümsüyordu.
"Sen galiba yaşlandın ya!!hemencecik yoruluyorsun."
Can gözlerini açtı. "Enerji toplamam gerekiyor. Hem karnım çok aç. Bir şeyler hazırla nolur."
"Ne istersin?"
"Bilmem. Doyurucu bir şeyler olsun."
"Sen gerçekten uyuyacak mısın?"
Can Derya'yı kendine çekip dudaklarına resmen gömüldü. Kısa süreli işgencenin sonunda birinden birinin nefessiz kalmaması adına geri çekildi. Kısık sesle "Ya da vazgeçtim. Seni istiyorum." dedi ve dudaklarından boynuna yol çizdi. Eliyle tüm vücudunu okşuyordu.
Derya mantığının bir yerlere saklanmasından hemen önce "Ama kızımız biz bekler." dedi.
"Uyanmamıştır bile."
"Of Can hiç uslanmayacaksın değil mi?"
"Bence beni böyle daha çok seviyorsun."
"Bir de ukalasın."
Derya Can'ın boş anını yakalayıp üzerindeki örtüyü üzerine dolayarak yataktan kalktı ve koşmaya başladı.
"Gel buraya Derya. Yakalarsam fena olur."
Derya kapıyı kapatmazdan önce "Beş dakikaya kahvaltı hazır olacak. Gecikme sevgilim." dedi.
Can yeniden başını yastığa gömüp gözlerini kapattı.
Derya buzdolabını açıp büyük bir yıkım yaşadı. Buzdolabı neredeyse boştu. Bir kaç yumurta, biraz peynir ve zeytin vardı sadece.
Masanın üzerindeyse bir kaç dilim ekmek.Midesi guruldamaya başlamıştı bile. Can'a beş dakikaya kahvaltı hazır olur deyip hava atmak kolaydı ama şimdi gerçekten yaratıcı bir kahvaltı hazırlamalıydı.
"Buldum!" diye zafer çığlıkları attı.
***
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kırık
RomanceOna dolu dolu bakan bir çift göze bakmamaya çalıştı.. Küçüğünden farklı olarak karşısında dikilen kaşlarını çatmış, bakışlarının soğukluğu ve öfkesi ile hem yaralı hem öfkeli dişi aslanı andıran kadının üzerine çevirdi bakışlarını.. "Gidiyorum.." "G...