Özel bölüm

3.9K 202 109
                                    

Herkese iyi akşamlar! Nasılsınız?

Özel bölüm galiba biraz gecikti. Ama elimde olan nedenlerden değildi. Bir kaç mesaj aldım. Çok mutlu oldum.

Yeni kitabımın ismini de buldum😚

Ama siz benimle düşüncelerinizi paylaşmadığınız sürece ne zaman yayınlarım bilmiyorum açıkcası😅 çünkü kendi kendimle konuşmak gibi bir özelliğim genelde yok. Ne kadar yorum ve oy çok olursa ona göre davranacağım artık:) Zalım yazar mood on:)

Diğer hikaye Kırık ile bağlantılı olduğu için bence tek özel bölüm sadece bu olacak. Ama yine de sizin belirleye bilirsiniz🥰 neyse çok konuştum. Galiba kendi kendime konuşmayı da özlemişim asdhdhdhdh😂

Özel bölüm hakkında yorumlarınızı bekliyorum😻











••••






Uçaktan indiği gibi koşar adımlarla çıktı havaalanından. Onu geri çağırdıklarında bulduğu ilk biletle dönmüştü Türkiye'ye.

İçindeki sıkıntı gittikçe büyürken nereye gideceğini bilmiyordu. Etrafında koşuşturan insanlara rağmen sanko bir kaç saniyelik zaman durmuştu. Hızla haraket eden insanlar yavaşlarken sesler uğultu olarak doluyordu kulaklarına. Yüzüne çarpan rüzgar bile bir garip hissettirmişti. Silkelendi. Aklına kötü şeyler getirmemeye çalıştı.

Mert'in arabasını fark edince duraksadı.

Kötü bir şey olmadığını düşünmeye çalışmasına rağmen göğüs kafesi sıkışıyordu. Yoksa neden apar topar dönmesini isterlerdi?

Aklına cebinde duran zarf gelince elini ceketinin cebine soktu.  Derya'nın söyledikleri aklındaki kötü düşüncelerin olma ihtimalini güçlendirirken Mert'e baktı. Yüzünde rahatlaması için hiç bir ifade yoktu.

Nedense aklına gelen ilk şey mektup olmuştu. Bu kadar tesadüf hayra alamet değildi.

Mert arabadan inip ona doğru gelirken iyi gözükmüyordu.

"Derya iyi mi?" diye sorarken göğüs kafesinin sıkışması nefes almasını zorlaştırıyordu.

Mert dolan gözlerini kaçırıp başını olumsuz anlamına gelecek bir şekilde kıpırdatıp yüzünü başka bir yöne çevirdi.

"Arabaya geç. Konuşacağız."

"Ne oldu Mert?"

 
                                  ***

Sadece bir kaç dakika içinde almıştı o haberi.
Anlamakta zorluk çekiyordu. Bu zamana kadar hayatında çok kayıp yaşamıştı ama şimdiki gibi hissettiğini hatırlamıyordu.

Hem pişmanlık, hem acı hem de kafese kapatılmış gibi hissetmemişti daha önceleri. Sanki Derya yakasına yapışıp ölümüm senin eserin diye bağırıyordu.

Kızının yüzüne nasıl bakacaktı hiç bilmiyordu.

Başka bir mevsimdeyken sonbaharı yaşıyordu adeta. Belki yapraklar dallarından görünürde dökülmüyordu ama içindeki tüm ağaçlar yapraklarını dökmüştü.

Aklına Mert'in ona Derya'nın öldüğünü söylediği an geldi.

"Çok üzgünüm. Derya'yı kaybettik."

KırıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin