Birisi sinir krizi geçirer ya da ruhsal sorunlar yaşar cerimesini bir çok insanın çektiği gibi bu sefer de hem ruhsal hem de fiziksel açıdan acı çeken Derya olmuştu .
Silah patlarken kolunda hissettiği acı ve vücudunun beklenmedik sarsılma karşısında güçsüzleşip yere yığılmıştı. Kolunda hissettiği ağrı sonucunda gözlerinden yaşlar firar ederken kesik kesik inliyordu.
Acıdan dişlerini sıkarken, Jülide hanımın bu sefer silahı kafasına dayamasını görünce "Yapmayın lütfen.. Can yıkılır.." dedi fısıldar gibi. Tüm her şey gittikçe silikleşiyordu. "Kızım.."
O kadın bu intikam ve intihar planını çoktan kafasına koymuştu. Bundan sonra yapacağı ya da söyleyeceği her kelime nafileydi. Kocaman açılmış gözleri ve gözündeki kararlılık onu dehşete düşürmüştü. Tetiği çekmezden önce son kez bakışları buluştuğunda Derya kadının gülümsediğini görüp irkildi. Tam yeniden ağzını açıp her şeye rağmen yalvaracakken onu silah sesi susturdu.
"Hayır..." derken artık yaşadığı olayların yoğunluğundan dolayı kendini siyah boşluğa bırakmıştı bile..
***Doktor Can'a Derya'nın odasının önünde rastlayınca annesinin son durumu hakkında bilgi veriyordu.
"Can oğlum senin baban benim en yakın dostumdu. Şimdi bu durumdayken yapılacak en iyi şeyi söylüyorum sana. Bir evet demene bakar, arar her şeyi ayarlarım."
"Yani burada kalırsa iyileşemez onu mu demek istiyorsunuz?"
"Hayır oğlum. İyileşmesi için en iyi adresi söylüyorum. Kurşunu çıkaramadık. Yeniden ameliyyat etmemiz gereke bilir. Ama orada ameliyyat olursa sonraki süreçi daha kolay atlatır. Tabii uyandıktan sonra daha net bir şekilde konuşa bilirim."
"Tamam Sinan amca. Sen her şeyi ayarla. En kısa zamanda annemi götürürüm."
Doktorla konuşmasını bitirince Can sessizce kapıyı açıp içeriye girdi. Derya yatağın kenarında oturup hemşirenin son kez yarasına uyguladığı pansuman işlemini bitirmesini bekliyordu. O kadına ne yapmıştı? Hayatını yeniden başına yıkmıştı. Kendinden daha önce bu kadar tiksindiği bir anı hatırlamıyordu.
Hemşire gülümseyip eldivenlerini çıkardı. "Tamam Derya hanım. Bu kadar."
"Teşekkür ederim."
Can'ı görünce yüzünün ifadesi donuklaştı.
"Çıka bilir mi artık?" Can yorgunluğuna, üzüntüsüne rağmen dimdik ayaktaydı.
"Evet."
Hemşire odadan çıkınca Derya ayağa kalkıp Can'ın önüne dikildi.
"İyi misin? Annenden bir haber var mı?"
"Dönmem gerekiyor. Aklım sende kalmıştı, kontrol etmek için geldim."
Derya Can'la aralarındaki mesafenin ve soğuk rüzgarların farkındaydı. Ama Can bu haldeyken kırgınlığını belli edecek kadar düşüncesizlik yapamazdı.
Jülide hanım komadaydı ve durumu kritikti. Derya ise kolundan yaralanmıştı. Kurşun sıyırıp geçmişti.
Ama onların yarası görünmezdi.
Can'ın bakışları yabancılaşmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kırık
RomansaOna dolu dolu bakan bir çift göze bakmamaya çalıştı.. Küçüğünden farklı olarak karşısında dikilen kaşlarını çatmış, bakışlarının soğukluğu ve öfkesi ile hem yaralı hem öfkeli dişi aslanı andıran kadının üzerine çevirdi bakışlarını.. "Gidiyorum.." "G...