20.kısım
S.Ş
Karanlık her günüm.°°°
Ona yapılanı aldı, kendine böldü adam.
Hava yavaştan kararıyordu. Güneş inat eder gibi, en güzel bugün batmıştı. Bu günün sonundaki mutlu insan toplamı düne göre daha çoktu.
Adamın onu düşünmekten aklını çeldi kalbi.
Düşünemiyordu, kıpırdayamıyordu.
Nazenin montunu zar zor soktu sırtına. Kapıya attı kendini, ağlayan oğlunu tutan adama baktı. Oğlunun sesine uyanmıştı. "Selçuk ne oluyor?" diyerek seslendi aralarındaki uzaklıktan. Nazenin şaşkın tavrını sürdürerek onlara adımladı. Oğlu babasını bırakıp karnına sarıldı annesinin. Naz ne hissedeceğini bilemezken tedirgindi. Eliyle başını ovdu oğlunun. "Ne oldu?" diyebildi sesizce.
"anne yengemi götürdüler."
Naz ani bir duraksama yaşasada, Selçuk'a kaldırdı bakışlarını. Selçuk ona bakmıyordu. Arkasında tuttuğu silahını saklarken adam. Gözleri, göğsünü yaslayıp kilitli kapıyı aşan boyuyla gördüğü Ahsen'deydi.
Naz adamın koluna dokundu. "Selçuk ne diyor bu çocuk. Ne biçim şaka bu ya! "
Selçuk karısına baktı kısa bir an. Zaten ortalık karışıktı. Şimdi iyice boka saracaktı. Adamın ona bakışı olayın şaka olmadığını bağırdı ona.
"Ahsen?"dedi endişeyle.
Ahsen durmadan ve hızla inip kalkan göğsüne koydu elini. Kalbine toplanan kanın akışını hissettiğine yemin edebilirdi. Teorik olarak koşuyordu az önce ama koşarken geç kalmıştı ona. Şu anda mümkün olmayan şeyler yaşadığına inandırdı kendini. Bunlar doğru değildi, aslında o yanındaydı. Aslında uzansa tutardı elini onun. Değil mi?
Nefes almak için durduğunda, peşinden gelen adımların sesine karıştı kalbinin atış sesi.
Biri omzuna dokundu birden. O an gerçek dünyaya döndü. Bedeni tekrardan koşmak için hareket ettiğinde, araba gözden kaybolmuştu artık. Yetişemezdi, ama koşacaktı yine. Onun omzunu tutan adamın elleri, göğsünün etrafından dolanırken, kollarıyla onu sardı.
"kendine gel Ahsen." dedi kulağının dibinde Selçuk. Onu itmeyi denedi Ahsen. Gücü yok olup gitmişti. Ne oluyordu? Asıl şimdi güçlü olmalıydı.
Ahsen debelendikçe biri daha tuttu onu. Elyasa olayı bilmiyordu ama yanlarına koşmuştu.
"Dur artık, koşarken daha çok geç kalıyorsun."
Ahsen daha çok debelendi şimdi. Geç kalmakta ne demekti? Yakalayabilridi işte onu.
Elyasa kaşlarını çattı. "bu ayıyı neden tutuyoruz? " dedi tutmakta zorlanırken.
Selçuk onu umursamadı.
Ahsen'in önüne geçti zar zor. Yakalarını kavradı. "kendine gel!" diye bağırdı. Elyasa işin ciddi yanını şu an bilmesede onu endişelendirip duraksatacak kadar sezmişti durumu.
Normal, olaysız sakin bir gün, yaşamaz olmuşlardı artık.
Elyasa Ahsen'e daha dikkatli bakıyordu da hiç normal görünmüyordu. "Sakin ol bulacağız onu olum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SENVERENİM
General Fiction"Gerçek olacak olan, sahte başlangıçlar birbirini kovaladı." Memleket meseleleri çığrından çıkmıştı. Uzun zaman önce, türlü askeri görev ve hizmetlerin yapılması amacıyla küçük birliklerden, belli bir kuruluşa bağlı kalmadan geçici olarak oluşturula...