YEDİVEREN ÇİÇEĞİ.

29 2 0
                                    

🕊️

2.kısım

Yediveren : Yılda birkaç kez meyve veren yada çiçek açan ( asma - gül )

🕊️

Birisi hayali olan ev için olan birikimini özenle saymış masasına koymuştu. Bir yandan kahve içiyor diğer yandan internetteki ev ilanlara bakıyordu. Muluydu, belki öyle gibi.

Yüzüne vuran bilgisayarının ışığı gözlerini yaşartsada o durmuyordu.

Bir kaç sokak ötesinde ise hayalperest bir kadın çoğu zaman yaptığı gibi yine öylece durup kafasındaki kurguladıklarıyla yaşıyordu. Hoş insanların çoğu hayatının yarısını kafasında kurgulayarak yaşamıyor muydu? Kendine her yolu o çiziyordu. Her hissi, her hissizliği...insan önce kendine her şey oluyordu. Hemen yanında, ara ara istemeden onu izleyen adam akşam eve gitmek istemiyor, yaşadığı ülkenin tüm dertlerini sırtlanmış gibi hissediyordu. Şimdi düşünüyordu da zaten yaşadığı tüm zorluğu dolaylı ya dolaysız bu ülkeye borçluydu. Yinede bu duruma alışan bünyesi onu hayrete düşürüyordu. Mutsuzluğu, huzursuzluğu, parasızlığı, her şeye korkarak yaşamaya...bunlara alışıyordu. Bir gün düzeltmek istemeyeceği her şeye dönüşüyordu bu hayat. 'Alışmak bu devirde iğrenç bir şey' diyede düşündü. Bazen kendini bile değiştirip geliştiremeyeceği kadar bu toplumdan olduğunu hissediyordu. Yanında dikilen liseli bir kızın yüksek sesle dinlediği akşam haberlerine kulak misafiri oldu birden. Kızın telefonundan ayüzüne vuran ışık ağlamaklı yüz ifadesini netleştiriyordu. Haberin içeriğindeki çocuklar, kadınlar şu anda hayatta yoktu. Oysa hayatı başlatan ilk kişi bir kadın, sonra çocuktu. Genç kız birden silkinip etrafına bakındı. Adamın gözleri önünde, tanımadığı insanlara olan hüznü şimdi kendi başınada gelir mi diye korkuya döndü. Adam yutkunup kızdan uzaklaştı ondan korksun istemiyordu. Yazık... Dedi içinden. İşte bu gün bu dünya buydu.

...Onlara çok uzak bir mahhaledeki çocuklar sesleriyle dolduruyordu sokağını. Bir hikaye yüzyıllardır böyle köşelerde peyda olurdu. Tiz bir çocuk kahkahası doldu penceresi açık odaya. Dışarıda batan güneş, kızıl renginin tonunda gülümsemişti onlara. Bir kadın belirdi sonra sokağın başında. Sivri topuk ayakkabısından çıkan ses durdurdu bir çocuğu. Çocuk ona döndüğünde gülümsüyordu ama gülümsemesi dondu yavaşça. Ona tepeden bakan kadın gözlüklerini düzeltti sol eliyle. Tasvir edilmesi kolay anlaması zordu bu durumu. Çocuk koşarak uzaklaştı kadından. Kadın bunu umursamazken ondan ürken öteki çocuklarada aldırmadan penceresi açık o eve adımladı.

3. Kattaki dairenin kapısı aralıktı. Sağı solu kontrol edip, içeriye süzüldü yavaşça. Bir kaç 'önemli' insan doluydu girişteki oda. Kadın bir baş selam verip, o yuvarlak masaya ilerledi. Dün haberlerde bahsedilen bir vekil, bu gün haberlere çıkacak olan hakimler vardı masada. İhanet önce ihaneti kınayanlardan çıkardı. Yapılan en büyük adaletsizliğin, 'adalet' olduğu bu dünyada her şey boştu, bomboştu.

🕊️

"Nehla?"

Annesi Nehla'ya üçüncü seferdir sesleniyordu. "Nehla dedim!"dedi annesi daha yüksek sesle. Kızın kolunu çimdirip ona doğru eğiliyordu

Nehla irkilerek gözlerini etrafta gezdirirken, gözleri odağına alması gereken annesini odağına alıyordu. Annesi kaşları çatık kızını izlerken, gözlerinin gözlerini bulmasını bekledi. Bu dalgınlıkta neyin nesiydi şimdi? Ne olmuştu bu kıza? Nehla çok geçmeden yanı başında dikilip, hafifçe kendine doğru eğilen annesine baktı."Ne oldu?"dedi annesi, "Aklın nerede senin?"

SENVERENİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin