İKİ BAŞINA BİR DÜNYA.

10 0 0
                                    

25.kısım

🌹

Bir yazarın kalemiydi: küçük çocukların fikrinde dünya ikiye bölündüğünde, şöyleydi: İnsanlar ve çocuklar, onlar hayatın çoğunu kendi kafasında kurgulayarak yaşardı.

Bir iki kişinin daha yürüdüğü sokakta belki beş adım ötesindeki köpeğe gülümsedi biri. Uyuyordu. Adımlarını yavaşlatırken köpeği rahatsız etmeyecekti. Parmak ucunda yüzünde ki o ifadeyle yürümek isterken sevimliydi.

Aynı sokaktan geçen o bir iki kişiden, bir adam ve yanındaki kadın ters yönden yavaşça  yürüyorlardı. Kadın, kulağındaki kulaklıktan gelen kimsenin bilemeyeceği bir müziğe kapılmış olmalıydı. Biraz bilinçsizce, sanki birazda bir bilinçle yavaş yavaş tempo tutuyordu bedeni. Kulaklıklarının ucu yanında duran adamın elindeki telefona aitti. Adam müziğin şairi, kadın şiiriydi.

Yanlarından hızla geçen aracı fark bile etmediler.

Adam bu güzel kadına gülümserken, kaldırımın ötesinden başka birisi kaybetme korkusuyla yanından araçla geçip gitmişti. 

...

Ahsen,
Araba durduğunda sımsıkı kapalı olan gözlerini araladı. Birileri göğsündeki kızı almaya ona doğru uzanmıştı. Gelmişler miydi? Yoksa birisi onu uyandırmak için mi uzanmıştı? Rüyaydı! Rüya mıydı? Öyle olması için Allaha yalvardı. Zaman onun göğsünde şıkışıp, patladı. Adam bu aciz duyguların dışınca, ayakta duran öteki hislerine tutundu. Adlarını bilmiyordu ama hislerini bambaşka yaşıyordu. Biri korkuydu, biri acı, biri hüzün... ya ötekiler... Nefes almak için göğsünü  hazırladığında, yıllardır sekteye uğramadan içine hava alan bu göğsü havayla dolmadı. Nefe ihtiyacı yoktu. Bu kadın için hızla indi araçtan. Onu sarsmadan, ince belinden dolanıp yarayı saran elini milim oynatmayarak kucağına aldı.

Ahsen sedyeye yatırdı kadını.

Hemşirelerden biri ilk kez bir kadının yatırıldığı sedyeyi sıkıca tuttu. Bir asker değildi hasta, nasıl yani? Ne oluyordu? Böyle bir şeye yetkileri var mıydı? Hayır ya yetkileri yoktu, sivildi bu kadın. Kaşları çatılmıştı çokta şaşkındı. Onu getiren bu adamlarıda gayet iyi tanırdı. Bu efsane ekip hariç kimse gelemezdi ki bu tesise. Peki en çok Ahsen bey neden bu haldeydi? Korkunçtu yüz ifedesi, inanılmazdı. Bu adam kendisi bir zamanlar sedyede yatarken bile bu kadar kötü olmamıştı. Kendi ölürken bile, şimdi bu kadının ölümünde olandan daha iyiydi. Sedyedeki kadına dikkatle baktı. Kimdi bu kadın?

Aniden sedyeyi o kadar hızlı ittiler ki Ahsen baskı yaptığı yarayı bırakmamak için savaş verdi, ayakları hayatında ilk kez birbirine dolandı. Birden olanlara hiç ayak uyduramazken buldu kendini. Kanın sıcaklığı elini yakıyordu, sonra kolundan yukarıya tırmanıp göğsündeki bir yerleri. Algısı daima yön değiştirip onu bir aptala çeviriyordu. Zihni ölüyordu, fikirleri.

O yoğun ışıkların olduğu koridor boyunca gittiler. Bir sessizlik hakimdi tesiste. Kocaman binanın beş katıda boştu. Bir avm yi andıran yuvarlak balkonların hepsi risk gurubuna göre renklendirilmiş bir çocuk parkıydı. Bu görüntüsüyle hastane olması imkansızdı. En garibi İlk katta koşuşturan bu insanlar hariç kimsenin ayak sesi yoktu, başka birine dair bir izde yoktu. Çok sessizdi. İki asansörün yan yan durduğu alanda sarmal tek bir merdiven gökyüzüne doğru gidiyor her kata uğruyordu. Sapsade olmasının yanı sıra sıcacıktı. İlk kat mavi renge boyanmıştı, bir sonraki sarı, sonra turuncu, hemen peşine kırmızı. Ve son kat bembeyazdı, istisnasız bembeyaz...

SENVERENİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin