4.kısım
Kelebek etkisi: bir sistemin başlangıç verilerindeki küçük değişikliklerin büyük ve öngörülemez sonuçlar doğurabilmesine verilen addır.
Kelebek etkisi başlamıştı. İstatistiklere göre büyük bir şey olacaktı. Kader kendince etki yapıp, bir son yazdı.🕊️
Aynı yıldızın altında, aynı ay yıldızla...
***
"Sanki uyuyorum ama hayatımı yaşamaya devam ediyorum doktor hanım. Oysaki ben hareket dahi etmiyorum. Arkamdan itekleyen biri olmalı yani, yoksa mümkün mü bu?"
Aniden durdu. Kendi dediğine inanmış olmalı ki, içgüdüsel olarak arkasını hızla kontrol etmiş ve önüne dünmüştü. Öylece bir süre konuşamadı. Konuşmak istiyor, çabalıyordu buna.
Nehla masasında duran kendi ellerine baktı. Oda çok sesiz diye düşündü. Karşısında duran kadın kendi yalnızlığında olsada bu sesizlikte bir kez daha yalnız kalmış gibi duruyordu. Ona küçük bir ses vermeliydi.
Nehla dudaklarını aralarını. Çıkan o minicik ses kadını tetiklemişti.
"ölüm." dedi Nehla ile ilk kez gerçekten göz teması kurarken. Hatta belkide fazla iyi ve doğru nir temestı, biraz da korkunç. Bazen çok çok doğru olması çok çok kötü olur muydu?
"Dün toprağın üstünde otururken bugün altına gömülü. "
Nehla kadının hasretle çıkan sesine odaklandı. Acısını yaşatmayan binlerce insanla çevrili olduğunu düşünüyordu. Uzun bir süre, belki bir seans boyunca ağlamasına, söylenmesine, kahrolmasına izin verecekti. Ona şimdilik kelimelerle destek olmayacak, izin verdikleriyle destek olacaktı.
***
Nehla, kabanına sıkıca sarılırken titredi. Soğuk yüzüne vurup nefesini kesiyor içine işliyordu. Kafasını yavaşça göğe kaldırırken, gözleri belki bu huzurlu histen, belkide soğuğunda etkisiyle yaşarmıştı. Gözlerini sadece bir iki kez kırpıştırıp geri ittirdi yaşları.
Görüş alanındaki yıldızların çevrelediği yarım ay çok parlaktı. Ayın göbeğine diğer tüm yıldızlardan daha yakın olan bir yıldız ise hepsinden daha parlak ve yakındı ona. Acaba başka biriside ara ara göküzünde oluşan bu görüntüyü görüyor muydu? Kısa bir süre öncede bu ay bu yıldızındı sanki. Bayrağımız gökyüzüne yansıyordu kadına göre. Her zaman görüntünün tek eksiği dikörtgen çerçevesi oluyordu.
Zaman geçtikçe yıldızların parlaklığı gözlerinin yaşarmasınında etkisiyle katbekat parlak görünüp görüşünü bulanıklaştırıyordu. Dayanamayıp kafasını yere eğerken sertçe sildi gözlerini.
Sol gözünü ovup dururken karşı caddede annesinin elinden tutan çocuğa bakıp gülümsedi. Düşünüyordu da üstünden kalkan yük omuzlarına bir hafiflik vermiş, iyi bir şeyler yapmanın, hissiyle dolup taşmıştı. Böyle anlarda, kendini ve doğru olduğuna inandığı bu olayları takdir eden o yanına da hayret ediyordu. Hatta bazen çizgiyi aşıp kendi kendine, kendini beğenmişlik taslıyordu ona göre. İnsanların zaten kendi kendine destek olan bir yanının var oluğuna, 'olması gerektiğine' kendi içsel meselelerinden de inanırdı.
Eylül... O çocuk iyiydi. Ona göre sadece bir çocuğun bile iyi olmasıyla her şey nasılda birden iyileşiyordu. Ona yapılanı aklı almazken bunu o çocuğun yaşamış olmasına kahroluyordu. Ölesiye nefret ediyordu kendi türünden. Çocukları dünyaya getirenler, çocuk öldürüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SENVERENİM
General Fiction"Gerçek olacak olan, sahte başlangıçlar birbirini kovaladı." Memleket meseleleri çığrından çıkmıştı. Uzun zaman önce, türlü askeri görev ve hizmetlerin yapılması amacıyla küçük birliklerden, belli bir kuruluşa bağlı kalmadan geçici olarak oluşturula...