Callum beni, gözlerden uzak ve minik bir saraya benzeyen evine davet ettiğinde, bu evin hiçbir samimiyet taşımadığını düşünmekten başka bir şey yapmamıştım.
Ancak onun rahat tavırları beni susmaya itiyordu. Oysaki her akşam yaptığımız gibi bir yerlere gidip biralarımızı içerken sohbet edebilirdik."Nasıl ama ? Beğendin değil mi ?" Kendini beyaz koltuktanlardan birine bıraktı.
"Etrafta ki dağınıklık için özür dilerim. Dün gece hiç hoş şeyler olmadı.""Sorun değil," diyebildim kısaca. Kahverengi deri babetlerimin ucunda kalkıp, ceketimi askılığa astım ve ardından, katlanan eteğimi hızla düzelttim. Çünkü Callum'un keskin bakışları, eteğin hafifçe dalgalandığı bacaklarımdan öteye gitmiyordu.
"Neden beni buraya çağırdın ?"
Kollarını kafasının arkasında birleştirdi. "Birbirimizi tanıyalı henüz çok olmadı, Anthea ama sen sanırım," sözünün ortasında ayağa kalktı, hemen yanında durduğum, mutfakla oturma odasını ayıran masaya ilerledi. Bakışları keskindi. Grileşen gözlerinin hedefi ise direk ben ve benim ona göre daha küçük kalan korkak bedenimdi. "İlgimi çekiyorsun."
Onunla geçen birkaç gün kendimi gerçekten çok iyi hissetmiştim. Ancak şimdi, bana yaklaşan bedenini kesinlikle istemiyordum. Dudaklarımın üzerinde gezinen nane kokulu nefesini, belimde daireler çizen elini...
Bir şey, herhangi bir şey bu ana engel olmalıydı-
"Lanet olsun !" Callum geri çekildi. Pantolonunun arka cebine sıkıştırdığı son model telefonu çalıyordu.
"Ne var Agusto?"
İstemeden telefon konuşmasına kulak misafiri oldum.
"Dostum, orada ne işin var ? Bekle beni hemen geliyorum !"
Telefonu yine aynı hızla kapatıp arka cebine attı. Az önce benim ceketimi koyduğum askılığa ilerledi ve deri ceketini giydi.
"Benim çıkmam gerekiyor, Anthea. Saat geç oldu, sen burada bekle. Gelince seni eve bırakacağım.""T-tamam."
•••
Kolumda ki eski kayışlı saat, 2:30'u gösterirken, telefonum mesaj sesiyle koltuğun üzerinde titredi.
Hala bu saraydan bozma evde Callum'u bekliyordum.Onun mesaj atmış olabileceği umuduyla telefonun ekranını açtım ve parlaklığın gözlerimi kamaştırmasına izin verdim.
Bill: Başka birinin sana dokunmasına izin verdin.
Anthea: Ne ?!
Birden ışıklar kapandı.
Artık tek ışık kaynağım, arkabahçeyi gösteren uzun camlardan yansıyan havuzun aydınlatıcılarıydı.
Ancak Bill olduğunu düşünmek istediğim kişi, saniyeler içerisinde onlarında etkisiz kalmasını sağladı ve beni bu kocaman evde karanlıkta bıraktı.
Korktuğum şey hem o, hem de karanlıktı. Ve ikisinin birbirine ait olduklarını geç olsada öğrenmiştim."Neden bunu yapıyorsun, Bill ?Bu bir tür şakaysa gerçekten komik değil. "
Telefon bir kez daha titredi.
Bill: Hissettiklerimi yaşamanı istiyorum.
Mutfakta bir şeylerin düştüğünü duydum. Sonra yürüme sesleri bulunduğum salona doğru yöneldi. Her adım atışında, kalbim derimi yırtıp dışarı fırlayacakmış gibi hissediyordum.
Odanın havası bir anda değişti. Klimayı açmış olmalıydı çünkü kolumun üzerinde ki tüyler bir anda dikleşmiş ve titreyen dişlerim birbirine çarpmaya başlamıştı.Bill: Sen başkasına onu seviyormuş gibi gülümsediğinde, kendimi böyle hissediyorum. Karanlıkta kalmış, üşümüş.
"Sen beni sevmiyorsun !" Sesim tıslarcasına çıktı. "Kimse sevdiği insana işkence etmez-"
Bugün fazlasıyla sözümün kesildiğini biliyordum ancak bu müzik, sözümün kesilmesine değmişti.
Oda ısındı.
Işıklar bir anda tüm evi kapladı.
Ve O, beni bu odada daha önce hiç dinlemediğim bir şarkıyla baş başa bıraktı. Ne düşüneceğimi bilmiyordum ama şu an ağlamak en mantıklı hareketti. Çünkü dün, dirseklerim dizlerine değerken çok masum olan çocuk, bugün yaptığım bir şeyden dolayı canavara dönüşmüştü ve bunun tek sorumlusu bendim.
Onu başkalarıyla düşündüğüm zaman bedenim acıyla kıvranıyordu çünkü ondan hoşlandığımı kendime itiraf edemiyordum. Ancak o... Bana karşı bir şeyler hissettiğini sezsemde, bunun arkadaşlıktan öteye gidip kıskançlığa yol açabileceğini hiç düşünmemiştim.
Şimdi nefesimi her içime çektiğimde iğne yutmuş gibi hissediyordum.Bill, artık canavardı.
"Ama seni asla kimse benden fazla sevmeyecek
Kimse seni benden fazla sevmeyecek"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
thin.|Bill Skarsgard.
Mystery / Thriller"Çünkü sen olmadığın zaman gerçekten aklımı kaybediyorum."