"Vedalarda çok iyiyim
(Vedalarda çok iyiyim)
Biliyorum kalpsiz olduğumu düşünüyorsun
Biliyorum soğuk olduğumu düşünüyorsun
Ben sadece masumiyetimi koruyorum
Ben sadece ruhumu koruyorum."
/Sam Smith|To Good at Goodbyes.Saniyeler geçtikce artan korkum dalından kopmuş bir yaprak misali gecenin karanlığında yol alıyor ve beni uçsuz bucaksız bir endişenin içine sürüklüyordu. Ayak parmaklarım çoktan ayakkabılarımın içinde uyuşmuşlardı ve dışarıdan gelen konuşma sesleri devam ederse, elimdeki parmaklarında bu uyuşukluğa eşlik edeceğine emindim.
Callum imkanı varmış gibi kendini biraz daha aşağı çekti. "Agusto'a mesaj at."
Kolumu yavaşça arkaya doğru uzatıp, koltuğun arkasında duran telefonumu aldım. Parmaklarım asla bana itaat etmediği için telefon elimde sallanıp duruyordu.
Ben:
Agusto, onlara eve gelmelerini söyle.Cevap gecikmedi. Onunda benim gibi bir korku seline kapıldığına emindim.
Agusto:
Bana nerde olduğunu söylersen, başımızı dertten kurtarabilirim.Ben:
Çocukları takip ettim, tamam mı ?
Şimdi başımı bu boktan kurtar !Çok gecikmeden, bize doğru yaklaşmakta olan ayak sesleri tamamiyle kesildi. Yerini Bill'in rüzgara karışan sesine bıraktığında ise derin bir nefes vermiş ve hiç beklemeden arkamıza yaslanmıştık.
"Gittiler," dedim, kısık kısık çıkan sesimle. Sanki üzerinde bulunduğum zemin altımdan kayıyormuş gibi hissediyordum."Şimdi ne yapacağız ?"
"Agusto'a çocukları takip ettiğimi söyledim. Sen eve gideceksin, ben ise yaptığım şey yüzünden Bill'in siniriyle yüzleşeceğim."
*****
Kapı ikinci tıklatmamda açıldı.
Sam, kaşları tek çizgi halinde beni karşıladığında, olacakları az çok tahmin edebilmiştim. İşte bu yüzden, soğuyan kalbim yeniden sıcaklığını kazanmış ve zaten cılızlıktan dert yandığım vücudumu paramparça etmek istercesine çırpınmaya başlamıştı. Ellerimi koyacağım bir yer bulmazsam, bayılacağımı biliyordum.
"Demek geldin," Bill, oturduğu yerden kalkıp yanımıza doğru ilerlerken, Agusto onu tutmaya çalışsada durmadı. Bir boşluğa bakarmışcasına bana bakıyordu. Sanki karşısında etten kemikten ben yokmuşumda, bir duvar varmış gibi. Gözleri çoktan hissizliğin tüm tonlarını toplamış, içinde barındırdığı tüm canlılığı öldürmüştü. Ondan korkuyordum.
Gözlerim, gülümsemesi için bir ara dudağının kenarına iliştiysede, sadece sustu. Cansız bir manken gibi karşımda beklemekten başka hiçbir şey yapmayacaktı.
"Evet. Eşyalarımı toplamaya geldim." Sonunda konuşabildiğimde, saniyelerdir içimde tuttuğum nefesi verdim.
Agusto öne atıldı. "Ne ? Ne saçmalıyorsun sen ?"
"Benden bir şeyler gizlediğinizin farkında olmadığımı sanıyorsunuz. Ancak çocuk değilim. Sam'in adının aslında Paige olduğunu, Agusto'un departmanda çalıştığını ve Helen'i nasıl yasadışı işler için kullandığınızı biliyorum. Hepsinden olmasada, midemi bulandıracak kadarından haberim var ve ben bu yalanlarla daha fazla yaşamak istemiyorum." Gözlerimi Bill'in hayal kırıklığı barından gözlerinden çektiğim an, aslında herkesin bana aynı şekilde baktığını gördüm. Neden bu kadar üzüldüklerini bilmiyordum, onlarla çok kısa bir süre birlikte olabilmiştim ama onların bana alıştıkları kadar benimde onların günlük yaşantılarında olmaya alıştığımı inkar edemezdim. Yine de, yalanlarla dolu bir dünyada yaşamaktansa buradan kaçmak en iyisiydi.
Artık ait olduğum yere dönmem gerekiyordu.
"Agusto, seninle bazı haftasonları görüşebiliriz-"
"Bazı haftasonları mı ? Her hafta görüşeceğiz." Dolu gözlerine rağmen gülümsedi.
Bill ise sadece duruyordu. Sadece durmayı tercih etmesine şaşırmıyordum. Aslında ben ona aşık olurkende, bir şeyler yapmak yerine sadece durmuş ve her şeyi akışına bırakmıştı. En başından beri olamayacağımızı biliyordu, aynı benim onu ilk gördüğümde kalbimin defalarca vücudumdan ayrılma tehlikesine karşın olamayacağımızı bilmem gibi.
Ancak o, ne kadar kaçmak istersem isteyeyim beni hiç bırakmamıştı. Bana ihtiyacı olduğunu düşünüyordu. Pembeleşen gözleri içinde tuttuğu yaşları gün yüzüne çıkarmamak için can verirkende aslında bana ihtiyacı vardı. Ellerini sürekli sıkıyor, tırnaklarını avuç içine batırıp, kendine düşünmek için başka bir acı yaratıyordu. Yüzüme doğru verdiği nefesler ise kuruydu. Aynı benim kalbim gibi."Her şey buraya kadar mıydı ?" Sam, Berry'nin omzunu sıvazlayan elini tutarken sordu.
İç çektim. "Sanırım. Sanırım öyle, Paige."
"Keşke hiç gerçekleri öğrenmeye çalışmasaydın."
"Yani ot mu olsaydım ?"
"Ot olmak bazen iyidir." Agusto kırgın yüz ifadesiyle gülerken söyledi ve bakışlarını benden çekerek, ayakkabılarında sabitlemeyi tercih etti.
"Evet, biliyorum..." Bill'in duvar gibi önümde duran bedenini geçtim, en yakın arkadaşım olduğunu düşündüğüm kişiye sıkıca sarıldım ve saçlarımın arasına sulu öpücüklerini bırakmasına izin verdim.
"Her şey daha güzel olacak, Anthea."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
thin.|Bill Skarsgard.
Mystery / Thriller"Çünkü sen olmadığın zaman gerçekten aklımı kaybediyorum."