~23~

764 68 20
                                    

Bölüm şarkısı: Boyz With Fun

23. Bölüm (Kovalamaca)

Jin: bu arada uyanıktım.

Ben: ne?

Jin: o gün beni yanağımdan öperken uyanıktım.

Ben: ciddi misin?

İşte şimdi yerin dibine girmemek için hiçbir sebebim kalmamıştı...
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Jin: ciddiyim...

Yerimden kalkıp ona doğru bir adım attım.

Ben: yaa neden daha önceden söylemiyorsun bende o zamandan beri... aishh! seni öldüreceğim!!!

Annesinin söylediği yalanı yeni öğrenen çocuklar gibi bağırmıştım.

Ben: gel buraya!

Küçük çocuklar gibi onu kovalamaya başladım. Kanepenin arkasında olduğu için bir türlü yaklayamıyordum.

Ben: gelsene buraya!

Jin: geleyim de yakala dimi salak mıyım ben?

Ben: salak değil de odun olduğun çok belli.

*ne söylediğinin farkında mısın?*
Şimdi mi uyarılır?

Jin: sen bana odun mu dedin?

Ben: y-yok

O anda herşey 360 derece değişti. Bu sefer ben değil o beni kovalıyordu.
Salonda kalmak oldukça tehlikeli olduğu için odama doğru koştum. Tam arkamdaydı benden hızlı koştuğu için bana yetişmek üzereydi. Son koridordan dönüp odama girdim. Bende nefes darlığı olduğu için daha fazla koşamazdım. Kapının kolunu tutup hızla kapatacağım sırada jin ayağıyla engel olup içeri girdi.

*benim işim çıktı sana iyi şanslar*
Ne çıktı acaba gel buraya sana ihtiyacım var!

İç sesim resmen beni bırakıp gitti ya.
Jin beni odada bi güzel kıstırdıktan sonra kapıyı kapattı. Bana doğru yürümeye başladığında kesinlikle bir şey yapacağını anladım. Aramızdaki mesafeyi kapatıp yüzüme yaklaştı. Nefesini yüzüme narince verdikten sonra kaldırdığı sağ eliyle çenemi tuttu. Ben 'ne yapıyor lan bu?!' Diye geçirirken kaldırdığı sol eliyle alnıma sert bir fiske vurdu.

Ben: acıdı hayvan!

Beni takmadı ve yorulduğunu belli edercesine yatağıma oturdu. Ayakları bir ileri bir geri gidiyordu.

Bende yanına oturdum. Yüzüme bakmıyordu sadece sallandırmaya başladığı ayaklarını izliyordu. Onu oradan kaldırmazsam gitarımı farkedebilirdi. Sıkıca kolundan tutup çekmeye başladım.

Ben: jin hadi kalk.

Jin: neden?

Ben: gel işte.

Ne kadar çekmeye çalışsamda yerinden oynamıyordu. Kilo mu almış bu?

Ben: sen kilo mu aldın?

Jin: senin bana yedirdiğin yemekler yüzünden olabilir.

Laf soktuğu açıkça farkediliyordu. İyide bana özel bir istekte bulunmadığı sürece istediğimi pişiririm... pişiremez miyim?

Ben: kalk hadi!

Jin: kalkmazsam nolur? O günkü gibi yine beni öper misin yoksa?

Bu kendini ne sanıyordu acaba?

Ben: kalkmazsan onu da yaparım.

Sırf kaldırmak için böyle bir yalana başvurmak bana göre değildi.

Jin: yap hadi! Yiyorsa yap.

Elbetteki yapamazdım bunu çok iyi biliyordu.

*ses*

O ayakları o kadar sallarsa olacağı buydu. Al işte jin in ayakları yatağımın altındaki gitara çarpıp tok bir ses çıkarmıştı.

Jin ilk önce bana sonra da eğilip yatağımın altındaki gitara baktı. Tek eliyle çıkarıp gözlerini gözlerime dikti.

Bir açıklama istediği çok belliydi.

Ben: neden öyle bakıyorsun?

Jin: ben buraya ilk geldiğinde yanında gitar olduğunu hatırlamıyorum.

Ben: evet çünkü onu yeni aldım.

Ne var? Eninde sonunda öğrenecekti zaten.

Jin: ben bir şey demiyorum... diyemiyorum artık.

Boğazıma birşey takıldığı için bende bir şey diyemiyordum. İtirafta bulunmam gerekirse utanmıştım...

Gitarı yavaşça yatağımın üzerine bırakıp fabrika modlarına geri dönmüştü.

Yine o korkutucu adımlarıyla bana doğru yürümeye başlamıştı. Sırf korkutmak için yaptığını bildiğimden korkmamış gibi geriye çekilmemiştim. 2 adımda aramızdaki farkı kapatmıştı. Boyu benden uzun olduğu için kafamı kaldırıp gözlerimi gözlerine kenetledim. Bunun sonu hiç iyi değildi.

Ben: gitar çalmayı biliyor musun?

Bu saçma soruyu sırf konu dağılsın diye sormuştum. Bana aptal demeyin çünkü sizde yapardınız

Jin: sanane

Ben: ne kadardır biliyorsun?

Jin: sanane

Ben: bana da bir gün çalar mısın?

Yalancı bir umutla gözlerine baktım. Yüz ifadesini değiştirmeden:

Jin: hayır. Bu arada sen bana hayvan mı demiştin?

İçimdeki ses her ne kadar 'evet. Hemde alası' demek istese de dilim farklı şeyler söyledi.

Ben: H-hayır

Jin: inanayım mı acaba? Bence hayır.

Ben ne kadar konuyu değiştirmeye çalışsamda o yine başa sarıyordu.
Aynı şekilde bir adım daha üzerime attı. Ve bir tane daha... geriye gitmekten başka şansım yoktu.

*zil sesi*

Nefes dahi almadan koşarak Jin'in yanından geçtim ve odamdan ayrıldım. Kim kapıyı çalmışsa beni kurtarmıştı. O kişiye bu iyiliği için sarılabilirim...

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

Saçma bir bölümdü sonuna kadar kabul ediyorum. Fikir kıtlığı yaşadığım için affedin... yine de oy verir misin?

İki Yüzlü ※ Kim Seok Jin  ✅(Düzenlemede)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin