Bölüm şarkısı: Dead Leaves
36. Bölüm (baskın)
Hs: kaçırılmış olabilir. Kaldığı yere baskın yapalım.
Sg: en doğrusu bu sanırım
Jk: burası!Jm: inin arabadan, silahlarınızı hazırlayın...
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Berre ile filmin en heyecanlı yerindeydik. Berre bir yandan filmi izliyor bir yandan da kucağındaki tavşanın başını okşuyordu.Kıskanmıyor değildim çünkü o tavşanı benden daha çok severse gerçekten kırılırdım. Filmde adamlar tamda kapıyı kırıp içeri dalacaktı ki bizim kapımız büyük bir gürültü ile kırıldı.
Berre: noluyo ya?!
Ben ondan daha çok korkmuş olmalıyım ki kulaklarımı ellerim ile kapatıp yere çömeldim.
Nmj: sen misin o?!!!
Berre: anlamadım?!
Nmj: (adın)'ı kaçıran sen misin?
Berre: (adın)!!!
Yerimden kalkıp ona sevimli olduğunu düşündüğüm bir gülümseme ile baktım. Kızmış idi.
Berre: bir açıklama bekliyorum.
Ben: bi dakika berre...
Gözlerimi ondan çekip bizimkilere diktim.
Ben: mankafalılar bu hanginizin fikriydi?!!!
Tae: hoseok
Hs: bu kızın kaçırmadığı ne belli?
Berre: ben mi?!
Jk: o yapmış olamaz
Hs: nereden biliyorsun?
Berre ye kısa bir bakış atıp başını öne eğdi. Utanmış mıydı o? Yok canım daha neler?
Berre: ya tavşanım nerede?! Benim tavşanım yok.
Ben: daha demin buradaydı
Berre kızgın bakışlar ile Jungkook a doğru yürüdü. Tam dibinde durup bakışlarını onun gözlerine dikti.
Berre: hepsi sizin yüzünüzden!
İşaret parmağını kaldırıp onu omzundan geriye itti.
Ben: kanka gel arayalım takma sen kafaya!
Alev çıkardıklarını düşündüğüm bakışlarımı hepsinde gezdirdim. Gerçekten gözlerim alev çıkarsaydı hepsi şimdiye kadar kül olmuştu.
Ben: siz oturun,gel berre
Berre ile neredeyse tüm evi aradık. Yatak odalarımızı, mutfağı, bahçeyi ve hatta banyoyu bile ama bulamadık.
Ümidimizi kaybetmiştik ki salondan gelen kahkaha sesleri kulağımıza ulaştı.
Berre: bulmuş olabilirler o yüzden geri dönelim.
Salona döndüğümüzde gözlerimize inanamadık çünkü gerçekten bulmuşlardı. Tavşan Jungkookun elindeydi ve oldukça eğleniyor gibiydiler.
Berre: sen mi buldun?
Jk: evet~ öhöm yani evet.
Berre: nasıl?
Jm: çünkü o da bir tavşan
Berre ile ilk önce birbirimize sonra üyelere baktık. Anlamamış olduğumuzu belli ettirdiğimizi umuyorduk.
Tae: Jungkook'u biz tavşana benzetiriz de...
Jm: tavşanı kolaylıkla bulabilmesinin nedeni bu.
İnanmamış gibi yaparak yanlarına oturduk. Çünkü gerçekten inanmamıştık.
Ben: neden geldiniz?
Nmj: evet şimdi gelelim asıl konumuza...
Hs: söylemek zorunda mıyız ya? Ortamı bozmasak?
Sg: öldükten sonra da böyle diyebilecek misin bakalım.
Ben: anlatın hemen
Berre: ben içecek bir şeyler hazırlayayım. Sonuçta benimle alakalı değil.
Jk: bende gideyim zaten konuyu biliyorum.
Berre ile Jungkook tavşan ile birlikte mutfağa gittikten sonra bakmaktan yorulmuş, emeklilik isteyen gözlerimi onlara çevirdim.
Jm: burada
Ben: what dedin gülüm?
Nmj: ne güzel açıkladın (!) jimin!
Tae: (adın) gözlerimin içine bakar mısın?
Dediği gibi gözlerinin içine baktım. Bir süre bakıştıktan sonra gözlerini kaçırdı.
Tae: vazgeçtim, bende söyleyemeyeceğim.
"Artık söyleyin!!!" Diye bağırmak için dudaklarımı araladığımda sırada suga konuştu.
Sg: (adın) baban şu an Korede.
Ben: ne?!
Nmj: sana zarar verebilir. Bu yüzden emniyetli bir yerde olmalısın. Hatta Berre de senle gelsin.
Dediği anda Berre ile Jungkook gülüşerek içeri girdi. Tüm dikkatler onlara verilince bir anda sustular. Berre'ye "hayırdır?" Anlamını taşıyan bakışlarımı gülerek yolladım.
Jk: noldu?
Jm: asıl size noldu? Az önceki ile şimdiki haliniz bir değil.
Berre: neden öyle baktın kanka?
Ben: *sırıtarak*sen söyle.
Berre: Jungkook ile içecekleri hazırlarken biraz konuştuk o kadar.
Ben: aranızdaki buzlar eridiğinde göre...
Berre: ya ne var? O gerçekten iyi biri, hatta tavşanıma isim koymamda yardımcı oldu.
Hs: ne koydunuz?
Berre&Jungkook: Kookie
Hepimiz gülmemek için birbirimize baktık. Ben yastığı başıma gömdüm. Suga bile gülmemek için Namjoonun arkasına girmişti. Namjoon kendini sıkıyordu. Jimin elleri ile yüzünü kapattı. Tae ve Haseok ise gülmemeleri için birbirlerinin ağızlarını kapattılar. Jungkook gerçekten de bencil bir çocuktu. Tavşana bile kendi lakabını koymuştu. Söylesek mi acaba?
Berre: noldu ya?
Jungkook a baktığım zaman yalvarır gözlerle bize bakıyordu. Yanımdaki konuşmaya hazır Tae'nin ağzını elimle kapatıp ben konuştum.
Ben: yok bir şey kanka
2 saatin sonunda gittiler. Evde kimse yoktu ama ben yine de berre'yi bir köşeye çektim.
Ben: nasıl çocuk sence?
Berre: açık konuş
Ben: Jungkook diyorum iyi anlaşabildiniz mi?
Berre: öf saçmalama (Adın) hadi filmi bitirelim.
Berre'den emin değildim ama Jungkook'ta kesin bir şeyler vardı. Bunu berre ye olan bakışlarından anlamıştım... Hadi hayırlısı diye iç geçirip filmi tamamlamak üzere salona gittim.
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Hikayeyi beğendin mi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İki Yüzlü ※ Kim Seok Jin ✅(Düzenlemede)
FanfictionKİTABI OKUMA! BÖLÜMLERİ YAYIMDAN KALDIRIP TEKRARDAN ATACAĞIM! Özel bölümler hazırlanacaktır! Beklemede kal~ "Sen tam bir iki yüzlüsün! Hayatımı mahvettin! Artık gitmek istiyorum!" Hayatımı mahvetmiş sayılmazdı çünkü onu babam zaten yıllar öncesinde...