Bölüm şarkısı: First love (suga)
15. Bölüm(Geçmiş her zaman hatırlanır)
Evden çıkmamak olmasa neyse ama bu kadarı bana çok ağırdı...
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Odama gittiğim gibi ağlamaya başladım. Neden ha neden? Neden ben?Küçüklüğümden bu yana üzgün veya kızgın olduğumda banyoya gider, moralim düzelene kadar duş alırdım.
Bende tam olarak bunu yaptım. Odamda bana ait banyo olduğu için sıkıntı olmaz sonuçta sadece... kkkk jin e biraz fazladan fatura gelecek.Duşa girdiğimde sıcak suyu açmış, yere düşen damlaları izliyordum. Suyla beraber sıkıntılarımın da akıp gittiğini düşünürdüm hep nedeni ise...
O gün yani annemin öldüğü gün. Her şey o gün olmuştu. Ölmesinin nedeni... aklıma bile gelemeyecek kadar kabus yaşatıyor bana... getirme aklına (adın) yüreğinden her defansında kan akıtıyor biliyorum. Bu yüzden getirme diyorum ya. Sadece ruhum değil bedenimde acı çekiyordu. Annemin öldüğü o gün kendimi banyoya kitlemistim. Kıyafetlerimle duşa girip 3 saat boyunca aralıksız ağlamıştım. O zamandan bugüne hep böyle oldu. Annemden sonra beni sakinleştiren hiç bir suçu olmayan bu damlalar...
Başımı musluğa çevirdim. Başını en sıcaktan en soğuğa çevirerek kendime hep işkence ederdim. Bu sefer de öyle yaptım. Ama altında her zamanki gibi duramayıp suyu kapattım.
Bornozumu falan giyinip saçlarımı kuruttuktan sonra geceliklerimi giyindim. Yatmak üzereyken aklıma valizlerim takıldı. 2 tanesini hala açmamıştım. Bence uygun bir zaman diyerek yerimden kalktım.
İlk valizimde zaten üstlerim falan vardı. 2. Valizin yavaşça fermuarını açtım. Pek şaşırmadım çünkü jangmi nin eşyaları vardı. 3. Valizi araladım içlerinden en garibi ve ağırı buydu. İçinden tuhaf tuhaf sesler geliyordu.
1...2...3... ve açtım!Ben:...
Ağlıyor muydum ben? Yok ya a-alt-alttarafi ailemle çekindiğimiz bir fotoğraf vardı ö-önümde.
Ben: a-anne...
Ağzımdan istemsiz bir hıçkırık çıkınca devamını da getirdim. Nasıl da özledim onu. Valizin kapağında bir not bulunca hemen okudum.
Not: (adın) hanım bu valizi ben size hazırladım. Yoksa kimsenin bu eşyaları koyacağı yoktu. Ailenizi unutmamanızı istedim. Umarım beni de unutmazsınız. Sevgilerimle...
_Ahmet abinAh be ahmet abi... sen bana hem abi hem baba hemde anne oldun. Seni nasıl unutayım?Söz veriyorum seni oradan kurtaracağım.
Aaa sürekli içine şarkı sözü yazdığım defterim... hem kendi yaptığım bestelere, hemde var olan sevdiğim şarkılara ev sahipliği yapıyordu. En baştaki sayfasında da annemin bana her gece söylediği şarkı vardı. Onsuz uyuyamazdım şimdi şu halime bak. Kendimden nefret ediyorum.
Hiç bir zaman ağlama tek başına...
Rüzgar saçlarınla dans ettiği an.
Annen hep yanında olacak~Şimdi neden yoksun anne? Gözlerimdeki yaşlar yavaş yavaş deftere düşmeye başladığında defteri kapattım. Şimdi hatırladım da ben bu şarkıları gitarla çalardım. Ama yine hayallerimi mahveden adam bunu da mahvetmişti. Gitarımla bu şarkıyı çalarken. Sözde rahatsız olduğunu söyleyen o, bağırarak gitarımı alıp yere fırlatmıştı. Zaten kırılmamasını beklemek mucize olurdu. Gitarın başında saatlerce ağladıktan sonra yine banyoya kilitlemiştim kendimi.
Bunları hatırlama (Adın)... sonuçta bir gün yaptıklarının hesabını verecek o!Fotoğrafa tekrardan dönüp psikopat gibi gülmeye başladım.
Ben: ah be Ahmet abi burada bir yanlışlık var.
Fotoğrafı çerçevesinden çıkarıp o adamın olduğu yeri (sözde babası) yırttım.
Ben: hah şimdi tam oldu.
Fotoğrafı komidine her sabah kalktığımda bakmak üzere yerleştirdim. Valizin içerisinde bir iki şey daha vardı. Vay be küçüklüğümden beri en sevdiğim oyuncak bebeğim... insan- tavşan karışımı bir şeydi. O adam bana hiç bir şey almadığı için bundan başka oyuncağım yoktu. Bir gün parkta bankta otururken oyun oynayan çocuklara bakıyordum. Beni aralarına hiç bir zaman almadılar. Kesin o adam (babası olmayı haketmeyen)onları tembihlemiş tir.
Ben onları izlerken yanıma benim yaşlarımda bir kız oturdu. Saçları uzun ve sarıydı. Gözleri de mavi yeşil karışımı bir şeydi. Elinde dondurmasını yerken bana baktı. İşte elinde de o bebek vardı.
_ meyhaba benim adım Mi-Hi...
Koreli olmasına rağmen türkiye de yaşıyordu. Onunla da o zaman tanışmıştık. Bu dostluğumuz okulda da devam etti. Benim koreye geldiğimden haberi olsaydı o da benimle gelirdi kesin. Uzun lafın kısası o bebeği bana o zaman hediye etti. Bende onu hep sakladım. Hatta onunla aynı gün doğmuşuz. Hatta ve hatta ondan yarım saat erken doğduğum için hava atardım. O da bana nine diyip dururdu. Şimdi burada olsa da sarılsam doyasıya...
Kalan önemsiz eşyaları çıkardığımda geriye sadece eski bir kutu kalmıştı. Yine üzerinde bir not vardı.
_(adın) hanım orada yalnız olacaksınız babanızın olsa da size vermek istedim. Kendinize iyi bakın.
Önemli bir şey olsa gerek. Küçük kutunun üzerindeki ipi çözdüm. Ellerim o kadar titriyordu ki kapağı açamamıştım. Yine sayım yapayım belki iyi bir şey çıkar. Ki babamın olan bır şey nasıl iyi oluyorsa...
1...2...3... ve açtım...👉Devam edecek👈
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İki Yüzlü ※ Kim Seok Jin ✅(Düzenlemede)
FanfictionKİTABI OKUMA! BÖLÜMLERİ YAYIMDAN KALDIRIP TEKRARDAN ATACAĞIM! Özel bölümler hazırlanacaktır! Beklemede kal~ "Sen tam bir iki yüzlüsün! Hayatımı mahvettin! Artık gitmek istiyorum!" Hayatımı mahvetmiş sayılmazdı çünkü onu babam zaten yıllar öncesinde...