"Bir karar verdim." dedi umutlu bir sesle genç kız.
Annesi ve babası onun ciddi bakışlarını farkedince dikkatlerini kızlarına verdiler. Masal, büyük bir kararlılıkla karşısında duran meraklı gözleri daha fazla bekletmeden sözlerinin devamını getirdi. "Bir kitapçı açacağım."
Annesinin gözleri şaşkınlıkla sonuna kadar açılmış bir o kadar da tedirgin görünüyordu. Babası ise hafif bir tebessümle kararına destek verdiğini belirtmişcesine gururla kızına baktı. Genç kız babasından aldığı güvenle " Ama size ihtiyacım var. Bilirsiniz, bunlar maddiyat isteyen konular." dedi.
Annesi şaşkınlığını sürdürürken karşılık verdi. " Bu da nereden çıktı Masal ? Olmaz ben izin vermiyorum."
Kadın bunu söylerken sözlerinin bir şeye yaramayacağını gayet iyi biliyordu. Masal ise böyle bir tepki beklermişcesine hafif koyu mavi gözlerini annesininkilere dikti.
"Olmuyor anne. Baksana sınava 2. girişim ama gene olmadı. Üniversite falan okumak istemiyorum. Ben hayatımı kitapların arasında geçirebilirim hem de büyük bir zevkle."
Bu sözlerinden sonra yardım istercesine babasının gözlerinin içine baktı. Ünal Bey kızının içindeki büyük isteği görmüştü.
"Eğer bunu canı gönülden istiyorsan ve kendine inanıyorsan sana her türlü yardımı yapmaya hazırım." dedi genç kızın babası. Buna karşılık Masal'ın yüzünde büyük bir gülümseme belirdi ve babasının boynuna atladı.
Leyla hanım endişeli ve öfkeli görünen gözlerini kocasına çevirerek, "Ünal! Nasıl bu kadar vurdumduymaz olabilirsin? Onu pekala özel bir üniversiteye de gönderebiliriz." dedi.
Gözlerinde olduğu kadar sesindeki öfke de kendini oldukça belli ediyordu. Masal kollarını babasının boynundan çekerek annesine baktı.
" Anne ben neredeyse 20 yaşındayım ve artık benim için endişelenmeyi bırakmanı istiyorum. Üniversite okumak istemediğimi söyledim. Ben kendimi böyle daha huzurlu hissedeceğime inanıyorum. Kendi ayaklarımın üzerinde durabilecek yaşa geldiğimi farketmiyor musun? O kitapçıyı açıp hayatımı huzurlu bir şekilde geçireceğim ve senden sadece bana güvenip inanmanı istiyorum." dedikten sonra annesinin yanağına bir öpücük kondurdu.
Kadın kızının inadı karşısında çaresiz olduğunu biliyordu. Yapacağım demişse yapardı genç kız. Masal içindeki engel olamadığı kıpırtı ve coşkuyla koşarak odasına çıktı. Uzun geceler sonucu almıştı bu kararı. 2. kez girdiği üniversite sınavında da başarısız olunca daha çok mutlu olacağı bir şey yapmaya karar vermişti. İstese özel bir üniversiteye gidebilirdi. Ama kendisi başarmak istemişti. Şimdi de üniversiteden vazgeçip cok farklı denizlere yelken açmaya karar vermişti. Zeki değil miydi? Aksine çok zekiydi. Ama hayatı boyunca ders çalışmaktan nefret etmişti. Öyle sıkıya da gelemiyordu. Ne yaparsa yapsın sınava doğru düzgün çalışamamıştı.
**********
Genç kız gözlerini yavaşça açtığında perdenin arasından sızan sabah güneşi gözlerine vuruyordu. Gözlerini kırpıştırarak yatakta doğruldu ve gerindi. İçindeki engel olamadığı heyecanla bir çırpıda yataktan kalkarak dolabından birkaç parça eşya aldı. Giyindikten sonra aynanın karşısına geçerek açık kahverengi saçlarını at kuyruğu yaptı.
Odanın kapısı çalındığında kız saçlarında son rötuşlarını yapiyordu.Ünal bey yüzündeki tebessüm ve destekleyici bakışlarıyla" Heyecanli misin bakalim?" diye sordu.
Masal gözlerindeki yanıp tututuşan heyecan ateşiyle babasına baktı ve kollarını ona şefkatle sardı.Mavi gözlerinden süzülen minik yaşlar arasından fısıltıyla," Teşekkür ederim baba. Bana güvendiğin ve destek olduğun için. Her şey için." dedi.
Babası güzel kızının çehresini iki avucu içine alıp alnından öptü. "Hiçbir zaman güvenimi boşa çıkarmayacağından eminim meleğim. Olur da tökezlersen hep yanındayım bunu bilmelisin."
Bu sözleri öyle kalpten , öyle içten söylüyordu ki adam, kız babasına bir daha hayranlıkla baktı. Hayatındaki en değer verdiği erkekti babası ve hepte öyle kalacaktı. " E hadi gidelim o zaman unuttun mu kitapların bugün gelecek. A bu arada merak ettiğim bir şey var. Dükkanı neden iki katlı seçtin?"
Masal bilerek iki katlı bir kitapçı dükkanı seçmişti. Aklındaki fikri babasına anlattı.
" Kitap dükkanım biraz farklı olsun istedim. Bahar artık bir barista. Harika kahveler yapıyor. İş arıyordu bende ona teklifimi sundum ve hemen kabul etti. Dükkana mini bir cafe yaptık. Birkaçta masa koyduk. Üst kat daha küçük olduğundan oraya da biraz raf ve biraz masa sığdırdık insanlar isterlerse kitaplarını okurlarken yanında eşsiz kahveler içecekler. Ama sadece kahve içilmeyecek kahve içen kitap okumak zorunda." Son sözlerini söylerken kurnaz bir gülümseme attı babasına.
Ünal Bey fikri beğenmişti. İşlerindeki yoğunluk yüzünden pek ilgilenemediği için nasıl bir dekor yapıldığından da haberi yoktu haliyle.
Dükkanın önüne geldiklerinde sevgiyle baktı genç kız dükkana. Kamyonlar gelmişti ve tabi ki Bahar da öyle. Yıllardan beri birbirlerini tanıyan iki sıkı dost birbirine sarıldılar ve kapıdan içeri girdiler. Kapının sağ çaprazında terasa benzer üst kata çıkan dolambaçlı merdivenler bulunuyordu. Üst kat adeta alt katla bütün gibiydi öyle ki üst katın zemini alt katın üst yarısında başlıyordu.Böylece üst kattakiler alt katı rahatlıkla görebiliyordu. Raflar, kasa, masalar, büfe her şey son iki hafta içerisinde hazırlanmıştı. Sadece küçük dekorlar ve kitapları yerleştirme işi kalmıştı. Raflardaki kategorileri belirleyerek her kitabı tek tek ve özenle dizdiler. Ünal Bey, Masal, Bahar, yanlarında çalışacak olan Burak ve kamyon şoförleri hep birlikte akşama kadar işin çoğunu bitirmişlerdi. Bir aralık Masal caddeye bakan vitrinin hemen yanına koydukları karşılıklı koltukların birine oturdu ve kendini biraz dinlenmeye bıraktı. O sırada vitrinin karşısında içeriyi süzen bir çift yeşil göz gördü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşkın Gökyüzü
Romance"Kimsin sen?" Adam duyduğu soruyla yeşil gözlerini kızın gözleriyle birleştirdi. Masal'ın sesinde meraktan çok öfke ve kırgınlık vardı. Genç adam cürretkar gözleriyle kıza bakmayı sürdürürken "Özür dilerim" diyebildi sadece. Söylenebilecek hiçbir sö...