Genç kız eve girdiğinde çok yorgun hissediyordu. Anne ve babasının yanına geçerek "Sandığım kadar kolay olmayacak heralde" dedi ve koltuğa gömüldü.
"Ben demiştim demeyeceğim" dedi annesi.
Masal da "Hayır ben gayet idare edebilirim ama bir yardımcı daha lazım. Bahar baristalığı zaten tek başına idare ediyor. Ben kasaya bakıyorum ama kitapların düzenlenmesine de yardım etmem gerekiyor. Çünkü Burak hem raflarla uğraşmaya hem de masa temizliğine yetişemiyor. Şu anlık baya da kazanıyoruz gibi çok ilgi gördük. Birini daha almaya karar verdim. İlan vericem sanırım." diye karşılık verdi ve daha sonra gömüldüğü koltuktan gönülsüzce kalkarak odasına çıktı.
Yatağın üzerinde sırt üstü yatmış bir kolunu katlayarak başının altına koymuştu.
Bir an aklına, gördüğü anda olduğu yerde kalakaldığı yeşil gözler geldi. Çok derin bakıyorladı. "Hadi ama Masal. Öyle birini düşünerek ne yaptığını sanıyorsun" dedi kendi kendine.
Yine de düşünmeden edemiyordu. Ne olmuştu bilmiyordu ama o adam da kendisini düşündürecek bir şeyler olmalıydı. Gözleri yeşilin hayatında gördüğü en güzel tonuydu belki de. Bir o kadar da en derin bakan gözlerdi. Kafasını iki yana savrulan kumral saçlarıyla sertçe sağa sola salladı ve sağına dönerek kendini uykunun rahat kollarına bıraktı.
######
"Çok teşekkür ederim, buna gerçekten çok ihtiyacım vardı. Bir tecrübem olmamasına rağmen beni işe aldınız ama emin olun bir profesyonel gibi çalışacağım."
Oldukça sevecen ve bir o kadar da hayat enerjisi yerinde olan güzel kız Masalın onu işe almasına çok sevinmiş bir şekilde minnet gösterileri yapıyordu.
Masal da bir haftanın sonunda adam akıllı birini bulduğu için sevinmişti. Kanı kaynamıştı bu kıza. Üstelik 18 yaşında olmasına rağmen Masala oldukça saygı duyuyordu. Başta daha saygılı ifadeler kullanmıştı ama Masal ona daha rahat davranabileceğini söylemişti.
O da sınava girmişti ama kazanamamıştı. Erken pes ederek maddi durumu pek iyi olmayan ailesine yardım etmek istemiş ve bu işe girmişti. Hemencecik çalışmaya başlamıştı da.
Beste rafları düzenleyerek masalara yardım ederken Masal da biraz rahatlamıştı. O sırada kapıdan içeri hala ismini öğrenemediği yeşil gözlü adam girdi. Son bir haftadır her gün gelip aynı masaya oturuyor, aynı kitabı okuyor ve aynı kahveyi içiyordu ve her gün okuduğu kitabı değil de başka bir kitabı satın alıyordu.Yine aynı şeyleri yaptı Yekta.
Masal kısarak adama baktığı gözlerini kararlılıkla açmış ve adamın olduğu masaya yönelmişti. En azından bu sürekli müşterisiyle tanışmak istiyordu. Aslında bu büyük bir bahaneydi. Kızın tek isteği merakını gidermek ve bu gizemli adamın gizemiyle tanışmaktı. Yani en azından neden sürekli aynı kitabı okuduğunu sormak istiyordu. Onda, kendini ona çeken bir şey vardı.Bu biraz saçma görünebilirdi ama merakına yenik düşmüştü işte. Masaya geldiğinde kalbi minik ve korkmuş bir ceylan kadar hızlı atıyordu.
"Merhaba" dedi Masal sesine katmaya çalıştığı sakin bir tonla.
Yekta masasının yanıbaşında kendisine selam veren kıza kısa bir süre baktı ve tepki vermeden tekrar kitabına döndü.
Masal bu tepkiyi beklemiyordu. Adamın bir zümrüt kadar yeşil olan gözleri her zamanki gibi parlıyordu. Genç kız bu tepkisizliğe karşı, "Sen sana selam verenlere böyle mi karşılık verirsin?" dedi sitemle.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşkın Gökyüzü
Romance"Kimsin sen?" Adam duyduğu soruyla yeşil gözlerini kızın gözleriyle birleştirdi. Masal'ın sesinde meraktan çok öfke ve kırgınlık vardı. Genç adam cürretkar gözleriyle kıza bakmayı sürdürürken "Özür dilerim" diyebildi sadece. Söylenebilecek hiçbir sö...