10. Bölüm

5.4K 357 8
                                    

Geçmiş denen bir kitabı var her insanın.                                                    

Ve çoğunun acı dolu satırları var

Bazı yapraklarında.

"Hayır" dedi genç adam. Isyankar bir sesle devam etti. "Hiçbir zaman varis olmak istemedim ben. Şirketin başına zorla geçiremezsin beni."

"Ne olacak peki? Sen geçmezsen kim geçecek bu şirketin başına. Ne olacaksın? Yazar, şair falan mı? Nasıl geçineceksin kuş kadar kazandığın parayla? Bak Yekta, sen iste ya da isteme bu şirketin varisi sensin ve bu ihaleye benimle birlikte katılacaksın." Erdem bey sinirlenerek sarfetmişti bu sözleri.

Yekta, içindeki öfkeyi dizginlemeye çalışırken gözlerini babasının gözlerine dikti.

"Pekala bensiz de katılabilirsin bu ihaleye." dedi sakin çıkarmaya çalıştığı sesiyle. Erdem bey oturmak için koltuğuna yöneldiğinde cevapladı oğlunu.

"Bu önemli bir ihale ve senin de varisim olarak katılman gerek. Ayrıca zekan bu işlere oldukça yatkın. Çar çur etmemelisin. Umarım yeterince açıklayıcı olmuştur."

Yekta bir süre sinirlerini yatıştırmaya çalıştı. Daha sonra bir hışımla arkasını döndü ve kapıdan dışarı çıktı.

Tek varisti. Şirketin tek varisi. Ama istemiyordu. Istememişti de hiçbir zaman. Bu şirket yüzünden yaşadıkları değil miydi zaten onu böyle her şeyden soyutlayan.

2 YIL ÖNCE

"Sana bir şey söylemem gerek Irmak."

Genç kız bir tutam saçını kulağının arkasına yerleştirdi ve gülümseyerek Yektaya baktı. Dışarıdaki yağmur damlaları, kenarındaki masada oturdukları cama çarpıyordu sessizce. Bu kafe hep en sevdikleri kafe olmuştu. Hele ki sonbaharda.

"Söyle bakalım. Çok ciddi konuştun." dedi gülerek Irmak.

Yekta kızın kahverengi gözlerinden aldığı rahatlamayla öne çıkarak ellerini tuttu Irmağın.

"Uzun zamandır düşünüyorum aslında. Senin de kabul edeceğini düşünüyorum. Ben hiç varis olmak istemedim. Olmayacağım da. Bırakacağım şirketi. Şirketi, haklarımı her şeyi. Biraz birikmişim var. Onunla uzak sakin bir kasabaya taşınırız he? Sadece ikimiz. Hiç bir derdimiz de olmaz. Sessiz sakin bir hayat süreriz uzaklarda. Benimle böyle bir hayatı tercih eder misin?"

Yekta formalite icabı soruyordu bu soruyu. Irmağın seve seve kabul edeceğini biliyordu zaten.

Irmağın yüzü birden tedirgin bir hal almıştı. Gözlerini kaçırdı bir an. Daha sonra tedirginliğini belli etmemeye çalışarak,

"Neler diyorsun sen Yekta? Şirketi bırakmak mı? Nerden çıktı şimdi bu? Annenle baban ne der? Hem bir daha düşün. Şirketi bırakmak demek bütün bu serveti elinin tersiyle itmek demek." Ikna etmeye çalışarak kelimelerini vurgulamıştı.

"Ben bu hayatı sevmiyorum. Orada huzurlu oluruz. Mutlu oluruz. Sende istemez misin?" dedi Yekta.

"Isterim tabi ama," kelimeleri ağzında geveliyordu genç kız. "Zor bir hayat olur. Hem nasıl geçineceğiz? Şiirlerinle ya da kitaplarınla mı? Bunlar sadece hayalden ibaret. Gerçekleri görmelisin. Bence biraz daha düşün."

Aşkın GökyüzüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin