Bölüm 15

62 26 22
                                    

Medyada Toprak var.

Ek olarak, ilk bölümler kurguda hiçbir değişiklik yapılmadan sadece yazım hataları açısından düzenlenecek, yani tekrar dönüp okumanıza gerek yok. Ancak bu bölüm kurgu değiştirilerek düzenlenmiştir, daha önce okuyanlar mutlaka tekrar okusunlar.

Yorumda bulunursanız çok sevinirim, iyi okumalar ve teşekkürler.

Zaman silsilesinde birçok şey değişti.

Mesela polis olma hayalim bir anda kendimi avukat olup bir mafya babasının yanında köstebek olarak bulmamla son buldu.

Ardından o mafya babasını öldürtmeye çalıştım. İşler karışınca ölmesi gereken kişi yerine, tuttuğum adamı, Hakan'ı öldürdüm.

Sırf biri, sevdiğim birini öldürdü diye ona nefret, kin besledim, intikam almak istedim.

Ama bende birini öldürdüm ve her şey eşitlendi, doğa ana dengesini kurmayı yine başardı.

Öldürdüğüm adamsa bana, katiline, kardeşini emanet etti. Ve benden intikam almak isteyen bir ahmaktan dolayı ona yardım bile edemiyorum. Çünkü bana düşman olarak Ateş tarafından dolduruldu mu, doldurulmadı mı, bunu anlamak için zamana ihtiyacım var. Aksi taktirde doğa ana yine dengeyi sağlar ve bu sefer köstebek, Hakan'ın ikizi Serkan olur. Ki bu durumda ona zarar vermem gerekir ve bunu asla istemem, bu yüzden zaman gerekliydi.

Değişen tek şey bu değil. İntikam almak istediğim kişiyi, Sinan Özgün'ü müebbet hapse mahkum etmiştim ama gel görelimki o adamın oğlu, sevdiğim insanı öldüren adamın oğlu beni sevdi.

Sevgi yücedir. Sizi seven bir insanı üzemezsiniz, onu incitemezsiniz, ona karşı bir şey hissetmeseniz bile.

Oysa Kenan beni sevmişti. Gel görelimki, belki Sinan'a verdiğimden bile daha çok zarar verdim ona. Arkasından iş çevirdim, büyük oyunlar oynadım. Gözlerinin içine bakıp, yalanlar söyledim. Babasını hapse attırdım. Bu, düşüncelerimle tezat bir durumdu.

O ise bunları bile bile sessiz kaldı. Tepkisiz kaldı. Bana neden beni sevdiğini söylediğini bilmiyorum. Bir karşılık beklediği için mi, yoksa sadece içini dökmek için mi?

Ona nasıl baktığımı bilmiyorum. İfadesizce mi, şaşkın mı, yoksa sadece boş mu baktım bilmiyorum. Sadece baktım, çünkü bu kez bakarak ne düşünüğünü, ne hissettiğini anlamak istedim. Çünkü o anlardı, bana bir saniyeliğine bile baksa zihnimi okuyabilirdi.

Hâlâ denizi izliyordu. Masanın üstünde otururken ellerini arkaya dayamış, rüzgar saçlarını okşarken durgun denizi izliyordu. Sanırım benden bir karşılık beklemiyordu.

Ona uyup, denizi seyre daldım. 

Her şey bitmişken hâlâ neden yanındaydım? İstediğim şeyi elde edip, Sinan'dan Cenk'in intikamını almışken hâlâ Kenan'ın yanında durmanın bir anlamı yoktu. Artık Özgün Şirket'ten ayrılabilirdim.

Derken hissetmiş ya da bunu kestirebilmiş olacak, tamda bunu düşünürken bu konuda söze girdi.

"Babam yokken şirketin başına ben geçeceğim. Ama muhtemelen sen gideceksin."

"Evet." dedim. Başka ne yapabilirdimki?

"Ve sana kal desem fikrin değişmeyecek."

"Evet değişmeyecek."

Gözlerini üzerimden çekip tekrar denize doğrulttu. Birkaç saniye baktıktan sonra ayaklandı.

"Belki bir gün başka hayatlarda, başka kimliklerle." dedi.

Hayal İpliğiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin