Bölüm 11

200 55 24
                                    




Gözlerimi gökyüzüne dikerek, sessizce fısıldadım.

"Şöhret kapın bir mezarlığı simgeliyor, Özgün."

"O halde bu gece, medyaya yeni Türkiye gündemini armağan ediyoruz?" dedi tek kaşını kaldırarak Metin bey.

"Evet." dedim ve ekledim;

"Evet, elbette. Bu gece cesetler, katilinin topraklarında yer edinecek... Peki benim bu işte bir vasfım var mı Metin bey?" diye sordum.

Çekingenlikle alnını kırıştırdı ve göz teması kurmadan cevapladı. "Bana yine para gerekiyor, iki adam ile cesetleri taşımaları için anlaştım."

"Yanınızda bilgisayar varsa hesabınıza havale edeyim."

"Var, bekle." dedi ve ayağa kalkarak içeriye girdi. Birkaç dakika sonra elinde gri bir laptop ile geri döndü. Bana uzattıktan sonra tekrar sandalyesine oturdu.

"Sabahleyin ihbar ettikten sonra, muhabirlere haber verin. Anında görüntülensin." dedim yüzüme alçakça duran gülümseme ve bir o kadarda kindar bakışlarımı yerleştirerek.

"Çoktan ayarladım, hepsi aklımda. Merak etme, kurduğum planın her devresini saniyesi saniyesine kurgularım. Yarın, kusursuz bir gün olacak." dedi yüz ifademin aynısını kendi sıfatına yerleştirerek. Havale işlemini gerçekleştirdikten sonra içimde engel olamadığım, kilometrelerce öteden fark edilen kibire dair yürüyüşümle tekneden dışarı çıktım. Telefonumdan bir taksi durağının numarasını tuşlayarak bulunduğum yere bir taksi çağırdım. 20 dakika sonra gelen taksiye binerek eve vardım. Ücreti şoföre ödedikten sonra yavaş adımlarla kapıya ilerleyerek zile bastım. Birkaç saniye sonra genç yardımcımız İdil kapıyı açtı.

"Hoş geldiniz Toprak hanım." dedi gülümseyerek.

"Hoş buldum." dedim ve içeriye girip deri ceketimi astıktan sonra İdil'e döndüm.

"Halam evde mi?"

"Hayır, spor salonuna gideceğini söyledi."

"Pekala o halde." dedim ve odama çıktım. Üstümü değiştirip rahat kıyafetler giyindikten sonra masama oturup birkaç şiir yazdım. Saat 21:00'a geliyordu.

Telefonuma uzanıp Kenan'ı aradım ama meşgule verdi. İrdelemeden telefonu yerine koyduğum sırada zil çaldı. Halamın geldiğini düşünüp aşağıya indim.

"Tam geldim, sen aradın." dedi Kenan.

Gülümsedim. "Hoş geldin, yemek yedikten sonra gel yukarıya."

"Yedim zaten dışarıda." dedi ve merdivenlere yönelerek benimle birlikte yukarıya çıktı. Kısa gülüşmelerimizden sonra odalarımıza geçtik.

Rutin akşam saatlerinde oyalandıktan sonra yatağıma geçtim. Telefonumun alarmı kurup, yatağımın baş ucundaki komodinin üstüne koyduktan sonra yorganımı çekerek gözlerimi kapattım. Birkaç dakika mücadele verdikten sonra uyumayı başarmıştım.

Sabah saat 07:00'da alarm sesi odamda yankılanmaya başladı. Uzanarak alarmı kapattım ve üstümü giyinip kahvaltıya indim.

"Günaydın." dedi halam.

"Günaydın." dedim ve bir sandalye çekip oturduktan sonra ekledim. "Dün kaçta geldin, göremedim seni."

"Baş belasıyla uğraşıyordum, Ateş'le."

Ciddileşerek sordum. "Ne oldu?"

"Sorun yok, ihbar etmeyecek. Fakat ne yaptın ona bilmiyorum ama seni geberteceğini söyledi. Bu yüzden artık korumalarla gezeceksin."

"Ona hiçbir şey yapmadım, ek olarak korunmaya gereksinim duymuyorum."

Halam taklidimi yaptıktan sonra ciddileşerek bana döndü. "Adam kısır artı iktidarsız kalmış, hâlâ istemediğine emin misin?"

"Ne!" Kenan merdivenlerden kahkahayla inerken bende ona eşlik ettim. Ev kahkalarımızın yaydığı titreşimle sallanırken halama cevap verdim cıklayarak.

"Sanırım, değilim."

"Ben varım yanında asilzadem, ben varken  dokunulmazsın." dedi Kenan ve televizyon kumandasını büyük bir keyif ve sırıtışla açtı. Aklıma Metin beyin planı geldikten sonra bir haber kanalı açmam gerektiğini düşündüm. Kenan'ın elinden kumandayı alarak en güncel haber bültenini açtım ve masaya oturdum.

"Sabah, sabah haberi izlenir, aferin Toprak." dedi halam.

"Şahsen üzgünüm, maç izleyecektim." Kenan suratına küçük Emrah ifadesini yerleştirdikten sonra güldüm.

"Ah maç tabii, futbol olmadan Türkiye bir hiç zaten."

"Sen şimdi bana Ronaldinho gol atarken, Sabri uzay ve Dünya arasındaki ilişkiyi sıcak tutarken, Arda top ile ilişkiye girerken heyecanlanmadığını mı ima ediyorsun, Toprak?"

Kenan'ın söylediklerini birkaç dakika ardından idrak edebildikten sonra yanıtladım. "Hayır, kesinlikle hayır Ay parçam. Yanlış anladın, sadece zaten her dakikasını izlemiş olduğun bir maçın özetini izlemek istemenin gereksiz olduğunu düşünüyorum."

"Pekala, az önce söylediklerini göz ardı ediyorum. Duymamış olayım..." dedi Kenan ama biz daha gülemeden spikerin yüksek sesi ile üçümüzde dona kaldık.

"Son dakika! Türkiye yeni bir gündem ile sarsılıyor! Sinan Özgün'ün yeni satın aldığı araziden Funda Özgün ve Olcay Özgün'ün cesedi ortaya çıktı."

Kanalda gösterilen videoda Sinan beye ters kelepçe takılmış, yanında iki polis memuru ile başını eğerek yürüyordu. Ve muhabirlerin kendisine yönelttiği sorulara yanıt vermeden sessiz adımlarla ilerliyordu.

"Polis bu sabah yapılan operasyonda Sinan Özgün'ün kardeşi ve kardeşinin karısının cesetlerini buldu. Bu vahşetin arkasındaki gizem akıllarda soru işareti bıraktı. Yıllarca hayır işleri ile uğraşan Sinan Özgün, bu cinayeti işledi mi? Herşey ve daha fazlası son dakika haberleriyle karşınızda olacak. Bizden ayrılmayın!"

Spiker konuşmasını bitirdikten sonra Kenan'ın ağzında tek bir cümle duyuldu.

"Baba?"

Not: Gerçeklerden esinlenip, satırlara hayal ipliğinden işlenmiştir.

Hayal İpliğiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin