İyi okumalar.
"Aferin ikinize de. Adamın söylediklerinin doğruluğuna nasıl bu kadar emin olabiliyorsunuz?" dedi, Sinan Bey'in yeğeni Ateş.
Sinirliydi, gözlerinden ismi gibi alevler fışkırıyordu.
"Ölmek üzere olan bir adamın yalan söyleyeceğini sanmıyorum." dedim.
"Emin misin? Şu an sen söylüyorsun ama bilmiş bayan?" Güçlü bir imada bulunup, üstüne alttan alttan beni öldüreceğini dile getiriyordu. Onu ciddiye almıyordum, göz devirdim.
Kenan hışımla onun boğazına sarıldı ve haykırarak, "Kes artık şu sert herif tavırlarını Ateş! Asıl bilmiş olan sensin. Bu işi Sanem Aycı'dan başkası yapmış olamaz. Bir başkasının yaptığını düşünüyorsan git ve kendin bul onu!"
Ve geniş oda ile birlikte kulaklarımızı Sinan Bey'in kadife ama gür sesi doldurdu. "Ateş, Kenan! Didişmeyi bırakın ve o fahişeyi dizimin dibine getirin."
Ardından ağzındaki sigarasından bir nefes çekti ve usulca dışarıya savurdu.
İkisi anlık bir şaşkınlık ve duraksamadan sonra itaat edip gittiler.
Sinan Bey küçük adımlarla bana doğru geldi ve baş parmağını nazikçe yaramda gezdirirken bakışlarıyla inceledi. Ardından diğer parmaklarınıda birleştirerek hafifçe sırtıma dokundu. "Yaptığın büyük bir şeydi. Oğlum bile benim için hayatını riske atmazdı, eminim. Varlığın yüce bir armağan, Toprak. Sen ve rengini kalbinden alan kızıl saçların, ikiniz baş tacımsınız." dedi gülümseyerek. Kabarık ve aralarına beyazların bulamış olduğu sakalları da onunla birlikte ayrı bir gülümse sunuyor gibiydi.
"Sizden bir başkasıda bana böyle babalık yapamazdı. Babamı kaybettikten sonra, size rastlamak güzel."
Gülümsemesi yüzüne yayılmıştı.
Aptaldı.
"Evine git ve dinlen, yarın görüşürüz." dedi. Başımla onayladım ve villanın dışına çıkarak bahçedeki arabama yöneldim.
***
Vardığımda bir keman sesi duydum. Muhtemelen halam çalıyor olmalıydı. Elindeki beyaz kemanının üzerinde yayını gezdiriyordu.
Sonu başlangıca bağlayan yaşamın notaları gibi efsunlu bir sesti, büyük bir yankı uyandırıyordu. Merdivenleri adımlayıp odama çıkarken kulağım hala notalardaydı ve sesi odama kadar ulaşıyordu.
İkili genişçe yuvarlak yatağa kendimi atıp gözlerimi kapattım ve baş parmaklarımla göz kapaklarımı ovaladım.
Kapım iki kez tıklatıldı.
"Gel." dedim.
Gelen, evin yaşını almış yardımcısıydı.
"Toprak Hanım dün size bir zarf bırakıldı. Bir adam size vermemi söyledi." dedi, elindeki siyah zarfı bana uzatarak.
Zifiri siyahı andıran zarfı elime aldım, üzerinde eğik harflerle "Toprak Payza'ya." yazıyordu.
Başımı kaldırınca yardımcı ile göz göze geldim, bana gülümseyip odadan çıktıktan sonra zarfı yırtarak açtım ve içindeki kağıdı okumaya başladım;
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayal İpliği
Mystery / ThrillerUğrunda hayallerimden dahi vazgeçtiğim o intikam hırsı. Diplerde barınan kinim ve gözlerime yansıyan kıvılcım. Benim adım Toprak. Topraktan yaratılmıştır insan. Ve ölüme kucak açtığında; yine özüne, toprağına döner. Ama senin bir mezarın bile olmaya...