Keyifli okumalar
••
Kimi insanlar boyunduruk altına girmekten hoşlanmazlardı. Emir almak onlar için büyük bir sorundur. Kendilerine emir verilmesinden asla ve asla hoşlanmazlar. Hatta bu onları çıldırtadabilir. Ben de emir almayı sevmezdim doğrusu. Ama az önce hayatımı değiştirecek bir emir almıştım. Pardon da bu kadar kolay mı sanıyordu? Evine geri dön de ne demek? Buraya geldi iki güzel laf söyledi diye beni döndüreceğini mi sanıyordu? Ki söylediği iki güzel laftan sonra zaten milyonlarca zehirli şeyler söylüyordu. Yaptıklarını hatırlamak istemiyorum bile. Şimdi gelmiş evine dön diyordu. Evet bundan sonra onun söyledikleri benim için önemliydi ama bir noktada ben de kendi isteklerimi yerine getirmeliydim.
"Ben... eve dönmem."
Kendimden beklemediğim bir cesaretle tam da gözlerinin içine bakarak söylemiştim bunu. Kasılan bedenini hissettim. Yüzü kendini ele vermiyordu ama şu an kucağındaydım ve o fazlasıyla gerilmişti.
"Ne dedin sen?"
Dediklerimi daha iyi idrak etmek ister gibi gözlerini kıstı ve tek kaşını kaldırdı. Bunu yaparken bileğine doladığı saçlarımı daha da çekti. Ense köküm cayır cayır yanıyordu. Kucağından kalkmak istedim. Ama müsade etmedi.
"Duydun. Eve dönmeyeceğim," dedim yine kendimden emin bir şekilde. Başını aşağı yukarı salladı yavaşça. Daha sonra yana doğru eğip gözlerime alayla baktı.
"Demek dönmeyeceksin. Sözlerime karşı mı çıkıyorsun sen şimdi?"
Neden bu kadar sakin konuştu ki? Bir şeyler ters gidiyordu. Bera böyle sakin olmamalıydı. Şu an bağırsa daha az korkardım.
"Evet öyle."
Yalnızca iki kelime söyleyebildim. Onun karşısında uzun cümleler kurmak zordu. Gözlerine öyle bir bakardı ki sen tam konuşacakken bir anda lâl olurdun.
Bedenimi nazik sayılmayacak şekilde ittirdi kucağından. Ben şaşkın bir şekilde ona bakarken bileğine doladığı saçlarımı da çabucacık ayırdı kendinden. Ona baktığımda bana gözlerinde değişik bir ifade ile baktığını gördüm.
"İn arabadan."
Beni kovuyor muydu yani? Gerçekten mi? Ben hâlâ olayın gerçekliğini kavramak ister gibi ona bakarken ürpertici bir sesle tekrar fısıldadı.
"Arabadan in."
Fısıltısı ancak bu kadar etkili olabilirdi. Neler oluyordu şimdi? Hiçbir şey anlamıyordum. Israrla in diyordu bana. Söylediklerimden sonra benden uzak durmaya mı karar vermişti? Ama hayır benim amacım bu değildi ki. Ben sadece eve dönmek istemiyordum. Bu bir nevi tükürdüğünü yalamak olacaktı. Çağdaş'ı tekrar görmek onunla aynı ortamda nefes almak istemiyordum.
"Neden?" dedim titrek bir sesle. Tanrım! Lütfen şimdi ağlamayayım. Eğer şimdi ağlarsam bu hiç iyi olmazdı.
"Sözlerime karşı çıkanlarla işim olmaz. Şimdi in."
Başımı koltuğa yaslayıp defalarca kez arkaya vurdum. Ben ne yapıyorum böyle? Yıllardır hayalini kurduğum şey gerçekleşebilirdi. Bense bir aptal gibi her fırsatta Bera'yı geri püskürtüyordum. Bana alenen birlikte olacağımızı söylemişti. Takılacaktık yani. O bana karşı bir şey hissetmeden ben onun için bir emir kulu olacaktım. Bunu istiyor muydum? Bunun hayaliyle yaşıyordum yıllardır. Şimdiyse fırsat ayağımdaydı. Ben Bera Arat'ın olacaktım.
"Ben..."
Duraksadım. Ne diyecektim şimdi? Ne demeli de bu durumu toplamalıydım? Düşün Yeşim. Düşün ve Bera'yı memnun edecek bir şeyler bul.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İMKANSIZ
Novela JuvenilHadi şimdi bir dürüstlük oyunu oynayalım. Doğru söyleyin beyler, hiç dostum dediğiniz birine ihanet ettiniz mi? Ya da siz kızlar, abinizden gizli saklı işler çevirdiniz mi? Hatta şöyle söyleyeyim hiç abinizin en yakın arkadaşına aşık oldunuz mu? O...